Değerli Meslektaşlarım,
6331 sayılı yasa her yıl yaşanan 50 bin - 100 bin arasındaki iş kazasının sonucunda 1000 - 2000 çalışanımızın yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanıyor.Türkiye'de en büyük problem İş Sağlığı ve Güvenliği kültürünün olmaması ve bu yüzden çok küçük önlemlerle bile bir çok ölümlü iş kazalarının önüne geçilebilir.Ülkemizde işyerlerinde yaşanan iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçebilmek için öncelikle iş kazalarının ve meslek hastalıklarının meydana geldiği işletmeleri mercek altına aldığımızda karşımıza maalesef 50 den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli, işyerleri çıkmaktadır.6331 sayılı yasanın bu işyerlerini kapsamına alması aslında çok büyük bir gelişmedir.Yasanın uygulamaya başlaması ile birlikte yaşanacak bir çok iş kazasının önüne geçildiği gibi meslek hastalıklarınında oluşumuna engel olunacaktır.İSG profesyonelleri gördüğü her olumsuzluğa mutlaka karşı çıkmalıdır ve çıkacaktır ,bu yüzden işyerlerinde kayıt dışının da önüne geçebilecek en önemli denetçi konumda olacaklardır.Yasa sadece işverenlere değil çalışma yaşamı içersindeki herkese yükümlülükler getirmektedir.Amaç yaşanan iş kazalarınınve meslek hastalıklarının önüne geçerek ölümlerin ve yaralanmaların önüne geçmektir.20-45 yaş arasında çalışanlarımızın ölümleri, iş kazalarından meydana gelen ölümlerin yaş aralığıdır ve ülkesinin ,ailesinin ve yakınlarının en çok ihtiyacı olduğu yaşlarda yaşamını sürdürebilmek için ailesini geçindirebilmek için yaptığı işi yüzünden hayata veda etmesi yada sakat kalması ,bu kabul bir şey değildir ve İSG profesyonelleri öncelikle bu k.onuya kutsal bir görev gözüyle bakarak işe başlamalıdır.6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği yasası işyerlerinde tehkile sınıfına göre yani NACE koduna göre bir çok işletmeyi tehlikeli ve çok tehlikeli diye bu sınıfa almaktadır.Son günlerde BASIN sansasyonel haber yapmak adına hamamlarda,saunalarda hemşire diyerek işi sulandırmaya başlamıştır.Bizmi istedik berberi,bakkalı,apartmanları da bu işin içine sokalım diye...Kanun bu şekilde çıktı ,bu demek değildir ki bu yasa berber için kasap için hamam için çıktı.Bu yasanın amacı iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önüne geçmek.Madem 6331 sayılı yasa küçük esnafı zorda bırakıyor, o zaman az tehlikeli sınıfta sayılan ve tehlikeli sınıfa sokulan sanayiden sayılmayan esnafla ilgili tadilat yapılarak yasa üzerinde düzeltmeler yapılabilir.Bu hem işi ana amacına yöneltir hemde işin sulandırılması için kimseye bahane olmaz.Unutmayalım ki ölümlerin yaşandığı işyerlerinde zorunluluklar ertelenebilir ama ölümler ertelenemez.İş Güvenliği Uzmanı ve işyeri hekimi öncelikle yaşanan iş kazalarının ve meslek hastalıklarının en çok yaşandığı sektörler olan sanayiden sayılan işyerlerinde ve özellikle inşaat,maden,metal ve kimya sektörlerinde görev almak için beklerken basın işi hamama,saunaya, berbere kadar dayandırdı. Bundan 1 hafta önce 7 genç kardeşimizi toprağa verdik. O kardeşlerimizin evlerine ateş düştü ama kimse o ateşi görmek istemiyor. Biz Tüisag olarak bu ateşlerin ocaklara düşmemesi için yola çıktık.Amacımız bu işlerden servetler yapmak değil,en büyük servet olan İnsanları hayata tutunmalarında onlara katkıda bulunmak.Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığının yasayı erteleme konusunda düşüncesinin tam olarak ne olduğunu bilemiyoruz.Fakat bildiğimiz bir şey var yasanın yönetmelikleri tam olarak hazır değil,buda erteleme konusuna sıcak bakabileceklerini, düşünüyoruz.Arkadaşlar öncelikle şunu iyi bilmemiz gerekiyor,TÜİSAG olarak biz bu işe ilk başladığımızda bir çok fuara katıldık ve bir çok yerde seminerler verdik.İş adamlarına İSG yasasının önemi anlatırken tek başıma mücadele ederken yanımda 3-5 kardeşim vardı , o kadar duyuru yaptık ama kimse bize katkı vermeyi düşünmedi bile.Çünkü bu günlerin geleceğini göremediler. En son Ankara toplantımıza 600 kişilik yer tuttuk gelen sayısı sadece 250 kişiydi.Şimdi toplantımıza kızılaydan söğütözüne gelebilmek için vaktimiz olmadı diyerek kafelerde arkadaşlarıyla eğlenmeyi seçen kardeşlerimiz kalkıp bize erteleme için ne yapıyorsunuz diyemez. Öncelikle kendimizi eleştirelim. Tüm bunlara rağmen inancımızı asla yitirmeden bir gün bu birliğin önemi anlaşılacak diye mücadeleye devam ettik. Biz bilim topluluğuyuz, bizim siyasi bir duruşumuz yoktur. Biz iştişare ederek, ikna yolunu bilimsel argümanları seçerek yaparız. Zor bir dönemden geçiyoruz ama unutmayalım güzel şeyler zorluklardan ortaya çıkar. TÜİSAG üyeleri geçmişte olduğu gibi umursamazlığın yerine birbirlerine sahip çıkmayı öğrendiler. 6331 sayılı yasa iptal edilmedi, lütfen kimse küsmesin mesleğine sadece İSG profesyonellerinin istihdamı ileri bir tarihe ertelenmeye çalışılıyor. Birbirimize ve mesleğimize sahip çıkalım. Kurumlara,kişilere ya da işverenlere kızıp, küsüp saldırmak yerine haklı nedenlerimizi ana başlıklar altında kendilerine sunuyoruz.Bunu basın yoluyla ve mail yoluyla yapıyoruz.Unutmayalım ki 6331 sayılı yasayı da bu hükumet çok büyük işveren direnişine rağmen çıkartmıştı.Arkadaşlar İSG profesyoneli olarak bindiğimiz gemi daha bir çok fırtınalara yakalanacak ve yakalandığı her fırtınada gemiyi terketmeye kalkacaksak bence şimdiden mesleğe girmeyin derim.Yapacağımız iş öncelikle İNSAN eksenli bir iş ve sadece parasal amaçlarla işe başlarsak asıl hedefi kaçırmış oluruz.İşverenler İSG yasasını ve uygulamalarını sadece ekonomik bir yük olarak görüyor ve bu yüzden aşırı bir tepki gösteriyor.İş kazalarının ve Meslek hastalıklarının gerçekleştiği alanlarda hizmet verecek olan bir çok A ve B sınıfı uzman meslektaşlarımız ,50 den az olan yerlere verdiği fiyat teklifleri maalesef işletmecilerin çok büyük reaksiyonuna sebep olmuştur.Çok Tehlikeli sınıfta olan işyerlerine hizmet vermeleri için tebliğin yayınlanmasıyla birlikte bu ihtiyacın karşılanıp karşılanamayacağı konusunda şayet haklı nedenler var ise İSG profesyonellerinin istihdamı ertelemesi Bakanlıkça desteklenme sebebi olabilir. Öncelikle şapkayı çıkarıp önümüze koyma zamanı gelmiştir.1 ocak 2013 den itibaren yapılan yapılan kopyala yapıştır risk analizleri,aynı yere risk değerlendirmesi için 300 TL dan 3000 tl ya kadar verilen fiyat teklifleri,A,B sınıfı meslektaşların Çok tehlikeli yerlerde niye görev yapayım az tehlikeli yerler varken deyip görevden kaçmaları yada bu yerlere aylık 30 bin tl ya kadar fiyat teklifi vermeleri.Bütün bu oluşumlar önce İNSAN diye çıktığımız yolda önce PARA diyenlerin ön plana çıktığı bir duruma dönüştü.İş Güvenliği Uzmanlığını henüz sınava bile girmemiş yada sınava aday kişilerin yaptığını gözlerimle gördüm.Muhasebecilerin çantalarına risk değerlendirme raporlarını doldurup sadece isim yerlerinin boş bırakıldığı ve tanesi 150 -200 tl dan satıldığına şahit oldu.Bizim amacımız çalışanlarımızı kurtarmaktır.İSG işinden trilyonerler ortaya çıkartmak değildir.Evine 1 ekmek götürmek için akşama kadar çalışan esnaf,1 işçisi var ise onuda kapsama alındığı için ya işten çıkarttı yada kayıt dışına aldı.Bu sürece bu yüzden gelindi.15 günlük eğitim aldıktan sonra büyük paralar için bu işte büyük bir pasta var diye müthiş bir saldırı yapıldı.İşletmeciler korkutuldu.Empati yaparsak ,bu duruma nasıl gelindiğini anlayabiliriz derim.İSG kültürü o yüzden ayak bağı olarak görünüyor.sanmayın ki 15 günlük bir eğitimden sonra bizi çok kolay şeyler bekliyor.Kurumsal olmayan tüm işletmeler bu kültüre yapılan bu parasal hareketlerden dolayı uzun bir süre daha direniş gösterecektir.Ama biz bıkmadan,usanmadan bu işin mutlaka yapılması gereken alanlarda(iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluştuğu sektörlerde) bilimsel tüm çalışmalarımızı yaparak bu işin Türkiye'nin her bir noktasında oturmasına katkı vereceğiz.İSAG derneğimizi Türkiye'nin her bir noktasında büyüterek mesleğimizin önemi her yerde anlatacağız ve bu şekilde saygınlık kazanarak işverenlere madalyonun asıl yüzünü göstererek ikna edeceğiz.Önce İNSAN diyerek yola çıktık,önce PARA diyenler lütfen ticaret yapsın.Dünya'da hiç bir devlet Birileri Çok para kazansın diye işletmelerin soyulmasına izin vermez.Erteleme noktasına nasıl gelindiğini anlatabilmek için uzun bir bir yazı yazdım. Sivil toplum kuruluşu olarak üzerimize düşen görevi yerine getirmek zorundayız.
Saygılarımla
Levent KAVLAK
TÜİSAG-BAŞKAN