SINIFLARARASI BELGE YÜKSELTME DÜZENLEMESİ DE DANIŞTAY DUVARINA ÇARPTI
Tam 10 yıldır mesele rayına oturtulamadı/oturtulmadı. Muz Cumhuriyetinde bile bir mesele 10 yıl içinde sanırım doğru bir şekilde çözülürdü.
Neydi bu mesele?
Adı: İş Güvenliği
Soyadı: Uzmanlığı
Doğum Tarihi: 22.05.2003
Doğum Yeri: Ankara
Baba Adı: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Ana Adı: İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü
Nüfusa Kayıtlı Olduğu Yer: ÇASGEM
Cinsiyeti: A, B ve C
Medeni Durumu: Nikah yapılmadan boşanmış, dul
Kimlik bilgileri yukarıda belirtilen konu 10 yılda dört kez Kanun, üç kez Anayasa Mahkemesi, altı kez yönetmelik, dört kez tebliğ ve nihayet 198 bireysel ve kurumsal dava neticesinde hala çözüme kavuşmadı. Memleketin cebelleştiği 30 yıllık terör meselesi bile çözüme kavuşmak üzere iken iş güvenliği uzmanlığı meselesi çözülemedi, çözülecek gibi de gözükmüyor. Dolayısı ile iş kazaları da önlenemiyor meslek hastalıkları da.
Piyasada yeteri kadar A ve B sınıfı iş güvenliği uzmanı olmadığı için; 6331 sayılı Kanunun Geçici 4. maddesi Bakanlık, usul ve esaslarını belirlemek kaydıyla, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip olanlara, Sosyal Güvenlik Kurumuna ödenmiş olan prim gün sayısı ile sahip oldukları belge sınıfı gibi hususları dikkate alarak üst sınıflardaki iş güvenliği uzmanlığı belgesi alabilmeleri için fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde kullanılmak şartıyla en fazla iki sınav hakkı verilmesine dair gerekli düzenlemeyi yapmaya yetkilidir. Şeklinde düzenlenmiş idi.
Bakanlık işte bu maddeye istinaden;İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARININ GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK VE EĞİTİMLERİ HAKKINDA YÖNETMELİĞİN GEÇİCİ 2. MADDESİNE göre sınıflar arası yükselme sınavı açtı ve süreci tamamladı. Bu sayede ülkemde nur topu gibi 10.500 A sınıfı, 9.850 de B sınıfı iş güvenliği uzmanı doğdu.
Yüksel sınavının yapıldığı ilk eylem olan 21 Aralık 2013 tarihinden önce 29.11.2013 günü bazı A sınıfı iş güvenliği uzmanları tarafından yönetmeliğin ilgili maddesinin yürürlüğünün durdurulması ve ardından iptali için Danıştaya davalar açıldı.
Danıştay 10. Dairesinde açılan davalardan 2013/7786 ve 2013/7787 Esas No lu dosyalara ilişkin olarak verilen kararla yönetmeliğin ilgili maddesinin yürürlüğü durduruldu. Gerekçesinde ise, ödenmiş primlerin rastgele değil iş sağlığı ve güvenliği alanında olması gerektiği belirtilmiştir.
Şimdi ne olacak? Kafadaki tüm soruların cevabı ise şu şekildedir.
Danıştayın bu kararı ne anlama gelmektedir?
1-Ey, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı !.. Sen yönetmelik yapmasını bilmiyorsun. 2003 yılından veri senin bu alanda çıkardığın bütün yönetmelikler ve tebliğler Kanuna uygun değildir.
2-Yeryüzünde hukuk olduğu sürece, Türkiyede de Danıştay yaşadığı sürece senin çıkardığın tüm yönetmelikler ve tebliğler benim hukuk duvarıma çarpmaya devam edecektir.
3-Ya yönetmelik yapmayı öğreneceksin ya da binlerce insanın mağduriyetine sebep olmaya devam edeceksin.
4-Bunları düzeltmek için de daha önceden olduğu gibi benim görev alanıma girmeyen torba yasalara gece yarısı maddeler koyarak yüce meclisin kararı ile Kanun yolunu deneyeceksin. Kanunu hazırlarken de Anayasa uygunluğu gözden kaçırmayacaksın.
Belge sahibi olanları ne kadar ilgilendiriyor?
1-Yükselme sınavı ile elde edilen A ve B sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgelerinin akibeti davanın esastan sonuçlanması ile ortaya çıkacaktır.
2-Bu konuda bilen bilmeyen herkes yorum yapıyor ama asıl olan şudur: Hukuk aleminde hakimler önüne gelen dosya üzerindeki somut delillere ve davacının ne istediğine bakarak karar verirler. Bu dosyada istenen de şu idi; ödenmiş prim gün sayıları İSG alanında değil, Kanun bu hakkı Bakanlığa vermiyor. Dolayısı ile bu maddenin önce yürütmesinin durdurulması ardından iptali istenmiştir. Aslında Türkçesi yükselme sınavları olmasın demektir.
3-Dava açılıp sonuçlanıncaya ve davalı Bakanlığa karar tebliğ edilinceye kadar üç yükselme sınavı yapıldı ve yasal yetki süresi de 2.8.2014 günü sona erdi. Yani bu saatten sonra Bakanlık istese de yükselme sınavı yapamaz.
4-Danıştayın bu kararı ile yapılan sınavlar ve elde edilen belgeleri ilgilendiren bir husus şimdilik bulunmamaktadır.
Yapılan sınavlar ve verilen belgeler bal gibi iptal edilir.
1-Kararın şimdiki anlamı, yönetmelik maddesi Kanuna uygun değil, prim ödeme gün sayısına göre sınav yapamazsın ve belge veremezsin demektir. Kesin kararımı sonra vereceğim şeklindedir.
2-Dava, eğer yürütmenin durdurulması yönündeki kararı gibi sonuçlanırsa tablo şöyle gelişecektir. Sen yanlış bir düzenleme yaptın ben de onu iptal ettim, dolayısı ile iptal ettiğim bir düzenleme yüzünden verdiğin bütün belgeler de geçersiz demektir. Dikkat ediniz sınavı iptal ettim demez ancak verdiğin belgeleri yok sayıyorum diyecektir.
3-Belge yok hükmünde olursa sınav da kendiliğinden iptal edilmiş anlamına gelmektedir.
4-İdare hukukunda kararlar geriye doğru işler. Sadece Anayasa Mahkemesinin kararları geriye işlemez.
5-Daha önceki eğitimler, sınavlar ve belgeler geriye doğru iptal edilmedi mi? Edildi. Peki nasıl çözüldü? 6331 sayılı Kanunla af getirilerek çözüldü. Bu işin gideceği nokta da bu olacaktır.
Sonuç: Yükselme sınavı ile elde edilen belge sahipleri panik yapmasınlar. Şimdilik onları ilgilendiren bir durum yok. Dava daha iki seneden önce bitmez. Ancak, benim tahminin dava yine bu şekilde Bakanlığın aleyhine sonuçlanacaktır. İşte o zaman ne yapmak gerekir diye sorarsanız, daha önce nasıl oldu ise bundan sonra da öyle olacaktır. Yani 20.000 kişinin mağduriyetini meclis göz ardı edemez, yine bir torba yasa ile bu iş çözüme kavuşturulur.
Öneri: Fırsat bu fırsat. Belge ayrımı ortadan kalkmalıdır. Sektörel iş güvenliği uzmanlığı getirilmelidir. İş sağlığı ve güvenliğini de bilenler yönetmelidir. Yazıktır bu ülkeye, kaybedilecek zamanı yoktur.
ADNAN AĞIR