F.Ünal Toktaş

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
7 Eyl 2017
Mesajlar
130
Tepki puanı
404
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
"İş Güvenliği Uzmanı Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı"isimli makalem ektedir.


İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI OLMANIN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI (!)
F. Ünal TOKTAŞ
Elek. Y Müh.
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
ÇSGB İş Güvenliği Eski Müfettişi ve Grup Başkanı

1602251176432.png

1972 yılından beri sürdürmekte olduğum ve sonuna geldiğim meslek hayatımda (İş Güvenliği Danışmanlığı ve Uzmanlığı), aşağıda anlatacağım gibi, son dakika golü yemekten zorla kurtuldum.

Şimdiye kadar, bu süre boyunca, çalışanlara ve işverenlere vermiş olduğum İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) eğitimlerinde , iş kazası ve meslek hastalıklarının telafisi imkansız kayıplarından bahsettim. Çalışanların ve işverenlerin genel görev ve sorumluklarını karşılıklı olarak izah ettim. İşverenlere bu konuda uygulanan aşağıda kısaca üç başlık altında toplanan yaptırımlardan, hukuki ve cezai sorumluluklardan bahsettim.

1) Cezai Sorumluluk ve Ceza Davası: İş kazaları ve meslek hastalıkları sonunda kamu davası olarak açılan, mağdur olanların (yaralanan veya ölenlerin) kişisel haklarının korunmasına yönelik açılan ceza davalarıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının, 85 ‘ inci maddesi olan “Taksirle Öldürme” maddesi gereğince ;
“1-1 ) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

1- 2 ) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu kişiler genelde olaya dahli bulunan işveren, işveren vekilleri ve en önemlisi o işletmede görevli olan İş Güvenliği Uzmanı (İGU)’ dır. Bu kapsamda işyerinde çalışan öteki kişiler de olabilir. Bu davalar olayın zabıta kuvveti (polis veya jandarma) tarafından öğrenilmesi üzerine başlar. Bu davalar genelde 3-4 yıl veya daha fazla da sürebilir. Olayda bir kişi ağır yaralanmış veya vefat etmişse, bu davalar Asliye Ceza Mahkemelerinde ve çok sayıda ölüm olayı varsa Ağır Ceza Mahkemelerinde görülür. Bilirkişi marifetiyle konuya dahil olanların kusurları asli ve tali kusurlu olmak üzere tespit edilir. Sonunda mahkeme yukarıda belirtilen sınırlar dahilinde kendi takdir hakkını da kullanarak hapis cezası verebilir. Bu süreçte, daha Savcılık Hazırlık Tahkikatında asli kusurlu olarak görülen kişi veya kişiler deliller kaybolmasın diye tutuklanabilir. Kişilerin en çok canını sıkan süreç, bu süreçtir. Kişide sürekli tutuklanma ve hapis cezası yeme korkusu vardır. Esasen normal koşullarda, taksirli olan (yani istenmeden sebep olunan) bu suçlarda mahkeme sonucunda hapis cezası verilmemekte ve hâkimin takdir edeceği günlük bir para karşılığı bu suçlar para cezasına çevrilebilmektedir. Ancak son zamanlarda yaşadığımız, çok sayıda ölümlü inşaat, tersane ve maden iş kazalarında tutukluluk hali uzun bir süre devam etmekte ve sonucunda da bu cezalar para cezasına çevrilememektedir. Bu davanın sonucu aşağıda belirteceğim öteki iki davanın da sonucu etkiler.

2) Sosyal Sigortalar Kurumu (SGK) Rücu Davası: Bu dava SGK tarafından açılan ve bu olaylar sebebiyle kaybedilen Kurum masraflarının , olayın oluşumunda kusuru bulunan kişi veya İşverenin hükmi şahsiyetinden alınması davasıdır. Yasal dayanağı 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası” ‘ nın 21 maddesidir. Bu madde gereğince “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir”. Burada işveren kendi çalıştırdığı kusurlu olan işçilerinin sorumluluğundan da sorumludur” . Bu kısaca ne demektir. İş kazası incelemesi SGK veya İş Müfettişi (son zamanlarda yapmıyorlar) tarafından yerinde SGK ve İSG mevzuatı açısından incelenir. Örneğin işveren İSG mevzuatı doğrultusunda almakla yükümlü olduğu tedbirleri almamışsa ve kusurlu ise, SGK’ nın yapmış olduğu masrafları (ölüm olmadıysa geçici iş göremezlik ödeneği, sakatlıkta sürekli iş göremezlik geliri, ölüm varsa, ölmeden önce yapılan tedavi ve hastane giderleri, cenaze ödeneği, eşe ölünceye kadar ödenecek olan gelirler…gibi) kusuru oranında işverenden tahsil edilir. Zamanımızda vefat eden bir çalışanın SGK’ na maliyeti 500-600 Bin TL civarındadır. SGK bir tebligatla bu parayı işverenden talep eder, işveren ödemezse hakkında, İş Mahkemesinde rücu davası açar. İşyerinde görevli olan İş Güvenliği Uzmanı ‘ nı ve öteki işveren çalışanlarının da kusuru varsa, SGK işveren ve bu kişiler hakkında müştereken ve müteselsilen bu davayı açar. Genel uygulamada, işverenler çalıştırdıkları kendi elemanlarının kusuruna düşen tazminatı da öderler. Ancak ödemek zorunda değildir. Örneğin bazı Kamu İktisadi Kuruluşlarında ödemez ve onlara rücu ettirir. İş Güvenliği Uzmanı dışardan part-time olarak kendi adına veya OSGB (Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri) üzerinden çalıştığı için, bu kişilere düşen tazminatı ödememek için direnecektir.

3) Maddi ve Manevi Tazminat Davası : Bu dava kaza geçiren ve eğer kendisi vefat etmişse varisleri tarafından açılan ve kazalı veya ailesinin maddi ve manevi kayıplarının telafi edilmesine yönelik davalardır. Bu davalar da İş Mahkemesinde açılan davalardandır. Bu dava Türk Borçlar Kanunu’ nun 49, 50 ve 51 ‘ inci maddeleri gereğince açılır. Bu davaların temelinde SGK Müfettişleri tarafından işyerinde veya evraklar üzerinden yapılan inceleme ve bunların düzenleyeceği raporlar yatar. Ancak mahkeme duruşma safhasında bilirkişiler marifetiyle kusur dağılımını yaptırır. Bu davaların açılma amacı, nitelikçe SGK tarafından karşılanmayan zararların karşılanmasıdır. Bu nedenle, maddi tazminatın hesabında, Kurumca bağlanan ödeneklerin veya gelirlerin tazminat miktarından mahsup edilmesi gerekir. Zamanımızda ölen bir kişi için yaklaşık tespit edilen tazminat gene 400-500 Bin TL civarındadır. Bu davada da kusurlu olan İş Güvenliği Uzmanı muhatap olarak alınacaktır.

4) Evet; gelelim esas konumuza, geçtiğimiz 3 yıl içinde yukarıda özetlemiş olduğum durumlara bizzat muhatap oldum. Şöyle ki bir işyerinde 23 yıldan beri, İş Güvenliği Uzmanı olarak değil ve fakat “Teknik Emniyet Müşaviri” olarak görev yaptım. İşyerinde meydana gelen ve bir taşeron işçisinin vefat ettiği iş kazası sonucu açılan ceza davasında asıl kusurlu olan Fabrika Müdürü’ nün kusurunun, uyanık bir avukat tarafından başkasına yönlendirilerek azaltılması maksadıyla, adım bu dava dosyasına Müşavir olarak değil ve fakat İGU olarak karıştırıldı. Bilirkişiler (esasında bilmez kişiler) de Fabrika Müdürü ile şahsıma asli derecede kusur verdiler. Bir deli bir kuyuya bir taş atar ve bin akıllı bunu çıkartamaz misali, kendimi kuyunun dibinde buldum. Bu davaya kendiliğimden müdahil oldum ve kendimi avukat tutmadan karşı tarafın avukatlarına karşı savunmaya başladım. Ceza Davasında, bir duruşmada hakime kendimi ısrarla ve şiddetle savunmamın sebebini şu şekilde izah ettim; “ Hakim bey ben bu davanın sonucundan çekinmiyorum ( Hakim şaşırdı haliyle), en kötü ihtimalle 2 yıl hapis cezası alırım, sonucunda bu para cezasına dönüşür, bu parayı aslanlar gibi öderim, ama bu davadan sonra açılacak SGK rücu ile maddi ve manevi tazminat davalarının sonucunu (yani toplamı yaklaşık 400-500 Bin TL) hiç bir şekilde karşılayamam ve katlanamam. 1989 yılında sanki ileride bu olacakları görmüş gibi, işverenle “ Teknik Emniyet Müşavirlik Sözleşmesi” yapmıştım. Bu sözleşmenin bir maddesinde aynen şunlar yazılı idi; “ İŞYERİNDE PART-TİME OLARAK VE İSTİŞARİ ANLAMDA MÜŞAVİRLİK HİZMETİ YAPACAĞI İÇİN İŞYERİNDE MEYDANA GELEBİLECEK İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI İLE İLGİLİ OLARAK, İŞVEREN ADINA HERHANGİBİR HUKUKSAL VE CEZAİ SORUMLULUĞU ÜZERİNE ALMAYACAKTIR” O zaman ileride böyle bir durumla karşılaşırsam, bu madde işime yarar diye düşünmüştüm. Mahkemeye sürekli olarak Müşavirlik ( Danışmanlık) ile Uzmanlık arasındaki hukuksal farklılıkları izah etmeye çalıştım. Nihayet 17.06.2015 tarihinde yapılan son yapılan ceza davası duruşmasında beraat ederek, karşı tarafın avukatlarına bir hukuk dersi vermiş oldum. Ama bu iş benim 3 yılımı aldı, haksız yere yargılandım ve beni strese soktu. Ayrıca aynı iş kazası sebebiyle, SGK tarafından rücu davası da 2014 yılında açıldı Bu davada da bu sefer SGK tarafından gene davalı olarak, hakkımda diğer davalılarla beraber dava açıldı. Paraya yönelik bu dava da 22.04.2016 tarihinde sonuçlandı ve bana açılan dava Mahkeme tarafından reddedildi

5) Yukarıdan görüldüğü gibi İş Güvenliği Uzmanı topun ağzındadır; Çünkü;

5-1 )İş Güvenliği Uzmanı , ilgili mevzuat gereğince İşverenler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) ve Mahkemeler arasında sıkışmış bir vaziyettedir. Yaptığı iş konusunda işverene karşı sorumludur. Görevini tam yapamazsa ÇSGB’ nin yaptırımına maruzdur. Yukarıda izah etmeye çalıştığım 3 adet mahkeme fazına muhataptır.

5-2) Parasını hizmet yaptığı işverenden almaktadır. İş Güvenliği kültürünün oluşmadığı ülkemizde, iş güvenliği tedbirlerini işverene nasıl aldıracaktır.

5-3) 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’ nın 6645 sayılı yasa ile değişik 8 maddesine göre ; İGU alınacak iş güvenliği tedbirlerini imza karşılığı işverene tebliğ eder ve resmi bir defter olan noter tasdikli tebligat defterine yazar veya basılı raporu yapıştırır. Bu tedbirlerin alınmaması halinde, bu durumu ÇSGB Bölge Müdürlüğüne bildirmekle, yani ihbar etmekle yükümlüdür. Bu işlemi yapmayan İGU’ nun sertifikası , ilk tespit edildiğinde 3 ay, tekrarında ise 6 ay askıya alınır. Yani işsiz kalması bahis konusudur. Acaba bu yetkisini kullanan İş Güvenliği Uzmanı Türkiye’ de var mıdır? Ben bile birkaç defa bu işlemi yapmak istememe rağmen, ayıp olur gerekçesi ile yapamamışımdır. Bu işlemi yapan İGU ‘ nun bu işlem üzerine işini bırakması gerekir. Her ne kadar aynı maddede İGU’ nı korunmakta olsa da bu durumda eğer işveren işten çıkarırsa bir yıllık ücretini ödemek zorundadır.

5-4) İşverenler işin ucuzuna kaçmakta, iki haftalık kurslarla İGU olmuş kişileri, OSGB’ den ucuza temin etmekte ve görüntüde İGU çalıştırmış görünerek, 2020 yılı için çok tehlikeli sınıfta ve 50’ den fazla işçi çalıştıran işyerlerinde, her ay ödeyecekleri 35.205 TL idari para cezasından kurtulmaktadır. Bu iş ÇSGB tarafından ticarete dönüştürüldüğü için de, OSGB ‘ ler arasında kıyasıya bir rekabet yaşanmakta ve komik paralara İGU ve İşyeri Hekimi görevlendirilmektedir. Bu tecrübesiz İGU ‘lar ise işveren üzerinde hiçbir otorite sağlayamamakta ve oluşan ölümlü iş kazalarında tutuklanarak hapsi boylamaktadırlar. Şu anda, Türkiye’ de 50 civarında İGU , günah keçisi olarak tutuklu bulunmaktadır.

6) İş Güvenliği Uzmanlarına Öneriler:

6-1) Yetkililerinizi sonuna kadar kullanmaya çalışın. Bunu kullanırken, yaşanmış acı olayları da örnek göstererek, işveren ve vekillerini da ikna etmeye uğraşın.

6-2) İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkındaki Yönetmeliğin 8 ‘ inci maddesinde belirtilen “ İş Sağlığı ve Güvenliği İç Yönergesi” ‘ ni kapsamlı olarak hazırlayın ve bunun işe giren her çalışana imza karşılığı dağıtılmasını temin edin. Bu yönergede belirtilen alınması gereken iş güvenliği tedbirleri, yukarıda bahsettiğim mahkeme safhalarında yardımcınız olacaktır.

6-3) İş kazaları sonucunda yapılan inceleme ve mahkeme tahkikatında, kazalının İSG eğitimlerini alıp almadığı araştırılmakta ve eğer eğitim verilmemişse bu husus İGU ve işveren aleyhine bir faktör olmaktadır. Bu bakımdan eğitim yönetmeliğine uygun olarak bu eğitimleri düzenli olarak veriniz ve bu eğitimleri belgelendiriniz.

6-4) İGU yönetmeliğinde belirtilen görevlerinizi tam ve eksiksiz olarak yerine getiriniz.

6-5) Yapacağınız bütün çalışmaları bıkmadan ve usanmadan yazılı rapor halinde yapın, bu maksatla noter tasdikli tebligat defterini kullanın. Sözlü işlem yapmayın.

6-6) İşyerini her ziyaret ettiğinizde ve eğer tam zamanlı çalışıyor iseniz sık aralıklarla işyerini baştan aşağıya detaylı olarak iş güvenliği noksanları konusunda inceleyiniz. Tespitlerinizi yazılı rapora dökün

6-7) Eğer münferit olarak çalışıyor ve kendi adınıza anlaşma yapmışsanız, işverenle ÇSGB İSG-KATİP sistemi üzerinden yapmış olduğunuz resmi İGU sözleşmesi yanında bu sözleşmenin eki olan kapsamlı bir sözleşme yapınız. Zira bu resmi sözleşmede ücret, sosyal haklar ve tarafların birbirine karşı yükümlülükleri belirtilmemiştir. Bu sözleşmede iş kazası ve meslek hastalığı olması halinde İGU ‘ nı rahatlatacak bazı maddeler sokulmalıdır. Bu sözleşmeyi notere onaylatmanız ve sözleşmenin damga pulunun işveren tarafından yatırılmasını istemeniz tavsiye edilir. Böylece bu ek sözleşme, hukuken sağlam bir sözleşme olacaktır. Ceza davalarında, muhatap olanlar, olaya dahli olan ve kusurlu bulunan gerçek kişilerdir. Cezai sorumluluk başkasına devredilemez ve sigortalanamaz. Bu sorumluluğu İGU karşılamak zorundadır. Ancak işini belgeleyerek tam olarak yapmışsa mahkemede kendisini savunarak kusurunu azaltabilir. Yukarıda benim de korktuğum SGK rücu davası ile maddi ve manevi tazminat davalarından kurtulabilmek için, aşağıdaki maddenin bu ek sözleşmeye
sokulmasında büyük yarar vardır; “Para İle Ölçülebilen Hukuki Sorumluluk : İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu gündeme gelebilecek olan Sosyal Güvenlik Kurumu rücu davaları ile maddi ve manevi tazminat davalarında, eğer İş Güvenliği Uzmanına kusur verilirse, bu kusurun karşılığı olan her türlü para ile belirlenen ödemeler İşveren tarafından karşılanacak ve Uzman’ a rücu edilmeyecektir.” Eğer bu işi, bir OSGB üzerinden yapıyorsanız, bu maddeyi onlarla yapacağınız sözleşmelere sokmaya çalışınız.

6-8) OSGB’ ler ise görevlendirdikleri İş Güvenliği Uzmanlarının esas işvereni pozisyonundadır. Bunların sebep oldukları iş kazalarındaki hukuksal sorunlar da direkt bunlar üzerine gelecektir. Yani bu konuda OSGB ‘ lere düşen sorumluluk da büyük boyuttadır.

6-9) Her ihtimale karşı, kendi şahsınız için, “İş Güvenliği Uzmanlığı Mali Sorumluluk Sigortası” yaptırınız. Bu sigorta, yukarıda (2) ve (3) maddelerde bahsedilen paraya yönelik zararların karşılanması içindir. Yüksek meblağlar bahis konusu olduğu için de , en az 500.000 TL ‘lık sigorta yaptırılmalıdır. Böyle bir sigortanız varsa, iş kazası durumuna olayı derhal sigorta şirketine bildirmeniz gereklidir. Bu aşamadan sonra bu iki dava ile siz değil ve fakat sigorta şirketinin avukatları muhatap olacaktır. Bu ise size büyük bir rahatlatma sağlayacaktır. Tabii yan gelip yatmak olmayacaktır! Kazadan önce işyerinde yapmış olduğunuz yazılı faaliyetleri belgeleriyle birlikte sigorta şirketine vererek görevinizi yaptığınızı ispatlamanız da gerekecektir.
Artık bu mahkeme safhalarını, ileride yapacağım eğitimlerde çok iyi bir şekilde izah edebilirim, değil mi Efendim?
 

Ekli dosyalar

  • IGU-OlmaninDayanilmazAgirligi(UNAL).pdf
    199.2 KB · Görüntüleme: 153
Moderatör tarafında düzenlendi:

Kaan SAKA

TÜİSAG Kurucusu
Admin
Katılım
17 Ara 2010
Mesajlar
3,013
Tepki puanı
3,508
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Ünal bey merhaba,
Ülkemizde İş sağlığı ve güvenliği kültürünün gelişmesi için vermiş olduğunuz emeklere ve bu konudaki bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim.
 

muratigu

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
4 Şub 2014
Mesajlar
34
Tepki puanı
22
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
::saksak::
 

MEHMET ERTUĞ

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
20 Şub 2015
Mesajlar
81
Tepki puanı
16
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
“Para İle Ölçülebilen Hukuki Sorumluluk : İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu gündeme gelebilecek olan Sosyal Güvenlik Kurumu rücu davaları ile maddi ve manevi tazminat davalarında, eğer İş Güvenliği Uzmanına kusur verilirse, bu kusurun karşılığı olan her türlü para ile belirlenen ödemeler İşveren tarafından karşılanacak ve Uzman’ a rücu edilmeyecektir.” bu maddeyi tespit öneri defterine yazsak geçerli olur mu?
 

F.Ünal Toktaş

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
7 Eyl 2017
Mesajlar
130
Tepki puanı
404
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
“Para İle Ölçülebilen Hukuki Sorumluluk : İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu gündeme gelebilecek olan Sosyal Güvenlik Kurumu rücu davaları ile maddi ve manevi tazminat davalarında, eğer İş Güvenliği Uzmanına kusur verilirse, bu kusurun karşılığı olan her türlü para ile belirlenen ödemeler İşveren tarafından karşılanacak ve Uzman’ a rücu edilmeyecektir.” bu maddeyi tespit öneri defterine yazsak geçerli olur mu?

Hayır. Zira bu konu defterin fonksiyonu içinde değildir. Siz bunu İGU sözleşmesi yaptığınız kendi işvereniniz ( bir işverenin bordrosuna girerek çalışıyorsanız bu işveren, veya bir OSGB üzerinden çalışıyorsanız kendi işvereniz olan OSGB) ile yaptığınız bakanlığın tip sözleşmesi haricinde yapacağınız ek bir sözleşme içine sokabilirsiniz. Ancak bunu yapabilmek için mesleki tecrübe ve ağırlığınızı karşı tarafa kabul ettirmeniz gerekir. Şahsen ben bu maddeyi yaptığım ek sözleşmelerle işverenlere kabul ettirdim ve bu konu benim kırmızı çizgim dedim.
 

İSG Specialist

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
11 Eyl 2012
Mesajlar
112
Tepki puanı
69
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman Adayı (C)
Sürecin en başından savunduğum İGU sıradan bir çalışan. Eğer işveren görevini yapamadığını düşünüyorsa iş akdini feshetsin. Tıpkı satınalma uzmanı, muhasebe personeli, pazarlama elemanı vs. Bu şekilde bakılsa işveren bütün hukuki süreçle muhattap olacak ki işyerinde tek yetkili güç kendisidir. Kendisi istemediği halde bir şey olması mümkün değildir. Bu şekilde süreç yürütülse inanın süreç şu ankinden çok daha sağlıklı bir hal alacaktır.
 

MEHMET ERTUĞ

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
20 Şub 2015
Mesajlar
81
Tepki puanı
16
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
kamuda bu durum nasıl olur
 

F.Ünal Toktaş

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
7 Eyl 2017
Mesajlar
130
Tepki puanı
404
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Kamu özel sektör farketmez.Kamu işyerinde iş kazası olur, İGU kusurlu bulunursa, cezai sorumluluk İGU nun olur. Ancak SGK rücu davasında (parasal kayıp) İGU +bunu çalıştıran kamu işvereni muhatap alınır. Önemli bir uyarı şudur; bazı kamu kurumları çalıştırdığı İGU’nun kusuru sebebiyle kendisine yönelen parasal kaybı, İGU ya yönlendirebilir yani rücu ettirebilir. Benim hizmet verdiğim bazı Belediye Başkanlıklar böyle yapıyor idi. Ancak genel bir temayül ise özel işverenler bu rücu işlemini yapmazlar. Yani bu konuda özel kurumlar daha insaflıdır.
 

F.Ünal Toktaş

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
7 Eyl 2017
Mesajlar
130
Tepki puanı
404
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Ünal bey merhaba,
Ülkemizde İş sağlığı ve güvenliği kültürünün gelişmesi için vermiş olduğunuz emeklere ve bu konudaki bilgi ve deneyimlerini bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim.
Bu konudaki görüşleriniz için teşekkürlerimi sunar ve hayırlı çalışmalar dilerim
 

MELİKE BAYTAN

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
25 Ocak 2021
Mesajlar
8
Tepki puanı
5
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
"İş Güvenliği Uzmanı Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı"isimli makalem ektedir.


İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI OLMANIN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI (!)
F. Ünal TOKTAŞ
Elek. Y Müh.
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
ÇSGB İş Güvenliği Eski Müfettişi ve Grup Başkanı

Ekli dosyayı görüntüle 46097

1972 yılından beri sürdürmekte olduğum ve sonuna geldiğim meslek hayatımda (İş Güvenliği Danışmanlığı ve Uzmanlığı), aşağıda anlatacağım gibi, son dakika golü yemekten zorla kurtuldum.

Şimdiye kadar, bu süre boyunca, çalışanlara ve işverenlere vermiş olduğum İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) eğitimlerinde , iş kazası ve meslek hastalıklarının telafisi imkansız kayıplarından bahsettim. Çalışanların ve işverenlerin genel görev ve sorumluklarını karşılıklı olarak izah ettim. İşverenlere bu konuda uygulanan aşağıda kısaca üç başlık altında toplanan yaptırımlardan, hukuki ve cezai sorumluluklardan bahsettim.

1) Cezai Sorumluluk ve Ceza Davası: İş kazaları ve meslek hastalıkları sonunda kamu davası olarak açılan, mağdur olanların (yaralanan veya ölenlerin) kişisel haklarının korunmasına yönelik açılan ceza davalarıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının, 85 ‘ inci maddesi olan “Taksirle Öldürme” maddesi gereğince ;
“1-1 ) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

1- 2 ) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu kişiler genelde olaya dahli bulunan işveren, işveren vekilleri ve en önemlisi o işletmede görevli olan İş Güvenliği Uzmanı (İGU)’ dır. Bu kapsamda işyerinde çalışan öteki kişiler de olabilir. Bu davalar olayın zabıta kuvveti (polis veya jandarma) tarafından öğrenilmesi üzerine başlar. Bu davalar genelde 3-4 yıl veya daha fazla da sürebilir. Olayda bir kişi ağır yaralanmış veya vefat etmişse, bu davalar Asliye Ceza Mahkemelerinde ve çok sayıda ölüm olayı varsa Ağır Ceza Mahkemelerinde görülür. Bilirkişi marifetiyle konuya dahil olanların kusurları asli ve tali kusurlu olmak üzere tespit edilir. Sonunda mahkeme yukarıda belirtilen sınırlar dahilinde kendi takdir hakkını da kullanarak hapis cezası verebilir. Bu süreçte, daha Savcılık Hazırlık Tahkikatında asli kusurlu olarak görülen kişi veya kişiler deliller kaybolmasın diye tutuklanabilir. Kişilerin en çok canını sıkan süreç, bu süreçtir. Kişide sürekli tutuklanma ve hapis cezası yeme korkusu vardır. Esasen normal koşullarda, taksirli olan (yani istenmeden sebep olunan) bu suçlarda mahkeme sonucunda hapis cezası verilmemekte ve hâkimin takdir edeceği günlük bir para karşılığı bu suçlar para cezasına çevrilebilmektedir. Ancak son zamanlarda yaşadığımız, çok sayıda ölümlü inşaat, tersane ve maden iş kazalarında tutukluluk hali uzun bir süre devam etmekte ve sonucunda da bu cezalar para cezasına çevrilememektedir. Bu davanın sonucu aşağıda belirteceğim öteki iki davanın da sonucu etkiler.

2) Sosyal Sigortalar Kurumu (SGK) Rücu Davası: Bu dava SGK tarafından açılan ve bu olaylar sebebiyle kaybedilen Kurum masraflarının , olayın oluşumunda kusuru bulunan kişi veya İşverenin hükmi şahsiyetinden alınması davasıdır. Yasal dayanağı 5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası” ‘ nın 21 maddesidir. Bu madde gereğince “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir”. Burada işveren kendi çalıştırdığı kusurlu olan işçilerinin sorumluluğundan da sorumludur” . Bu kısaca ne demektir. İş kazası incelemesi SGK veya İş Müfettişi (son zamanlarda yapmıyorlar) tarafından yerinde SGK ve İSG mevzuatı açısından incelenir. Örneğin işveren İSG mevzuatı doğrultusunda almakla yükümlü olduğu tedbirleri almamışsa ve kusurlu ise, SGK’ nın yapmış olduğu masrafları (ölüm olmadıysa geçici iş göremezlik ödeneği, sakatlıkta sürekli iş göremezlik geliri, ölüm varsa, ölmeden önce yapılan tedavi ve hastane giderleri, cenaze ödeneği, eşe ölünceye kadar ödenecek olan gelirler…gibi) kusuru oranında işverenden tahsil edilir. Zamanımızda vefat eden bir çalışanın SGK’ na maliyeti 500-600 Bin TL civarındadır. SGK bir tebligatla bu parayı işverenden talep eder, işveren ödemezse hakkında, İş Mahkemesinde rücu davası açar. İşyerinde görevli olan İş Güvenliği Uzmanı ‘ nı ve öteki işveren çalışanlarının da kusuru varsa, SGK işveren ve bu kişiler hakkında müştereken ve müteselsilen bu davayı açar. Genel uygulamada, işverenler çalıştırdıkları kendi elemanlarının kusuruna düşen tazminatı da öderler. Ancak ödemek zorunda değildir. Örneğin bazı Kamu İktisadi Kuruluşlarında ödemez ve onlara rücu ettirir. İş Güvenliği Uzmanı dışardan part-time olarak kendi adına veya OSGB (Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri) üzerinden çalıştığı için, bu kişilere düşen tazminatı ödememek için direnecektir.

3) Maddi ve Manevi Tazminat Davası : Bu dava kaza geçiren ve eğer kendisi vefat etmişse varisleri tarafından açılan ve kazalı veya ailesinin maddi ve manevi kayıplarının telafi edilmesine yönelik davalardır. Bu davalar da İş Mahkemesinde açılan davalardandır. Bu dava Türk Borçlar Kanunu’ nun 49, 50 ve 51 ‘ inci maddeleri gereğince açılır. Bu davaların temelinde SGK Müfettişleri tarafından işyerinde veya evraklar üzerinden yapılan inceleme ve bunların düzenleyeceği raporlar yatar. Ancak mahkeme duruşma safhasında bilirkişiler marifetiyle kusur dağılımını yaptırır. Bu davaların açılma amacı, nitelikçe SGK tarafından karşılanmayan zararların karşılanmasıdır. Bu nedenle, maddi tazminatın hesabında, Kurumca bağlanan ödeneklerin veya gelirlerin tazminat miktarından mahsup edilmesi gerekir. Zamanımızda ölen bir kişi için yaklaşık tespit edilen tazminat gene 400-500 Bin TL civarındadır. Bu davada da kusurlu olan İş Güvenliği Uzmanı muhatap olarak alınacaktır.

4) Evet; gelelim esas konumuza, geçtiğimiz 3 yıl içinde yukarıda özetlemiş olduğum durumlara bizzat muhatap oldum. Şöyle ki bir işyerinde 23 yıldan beri, İş Güvenliği Uzmanı olarak değil ve fakat “Teknik Emniyet Müşaviri” olarak görev yaptım. İşyerinde meydana gelen ve bir taşeron işçisinin vefat ettiği iş kazası sonucu açılan ceza davasında asıl kusurlu olan Fabrika Müdürü’ nün kusurunun, uyanık bir avukat tarafından başkasına yönlendirilerek azaltılması maksadıyla, adım bu dava dosyasına Müşavir olarak değil ve fakat İGU olarak karıştırıldı. Bilirkişiler (esasında bilmez kişiler) de Fabrika Müdürü ile şahsıma asli derecede kusur verdiler. Bir deli bir kuyuya bir taş atar ve bin akıllı bunu çıkartamaz misali, kendimi kuyunun dibinde buldum. Bu davaya kendiliğimden müdahil oldum ve kendimi avukat tutmadan karşı tarafın avukatlarına karşı savunmaya başladım. Ceza Davasında, bir duruşmada hakime kendimi ısrarla ve şiddetle savunmamın sebebini şu şekilde izah ettim; “ Hakim bey ben bu davanın sonucundan çekinmiyorum ( Hakim şaşırdı haliyle), en kötü ihtimalle 2 yıl hapis cezası alırım, sonucunda bu para cezasına dönüşür, bu parayı aslanlar gibi öderim, ama bu davadan sonra açılacak SGK rücu ile maddi ve manevi tazminat davalarının sonucunu (yani toplamı yaklaşık 400-500 Bin TL) hiç bir şekilde karşılayamam ve katlanamam. 1989 yılında sanki ileride bu olacakları görmüş gibi, işverenle “ Teknik Emniyet Müşavirlik Sözleşmesi” yapmıştım. Bu sözleşmenin bir maddesinde aynen şunlar yazılı idi; “ İŞYERİNDE PART-TİME OLARAK VE İSTİŞARİ ANLAMDA MÜŞAVİRLİK HİZMETİ YAPACAĞI İÇİN İŞYERİNDE MEYDANA GELEBİLECEK İŞ KAZALARI VE MESLEK HASTALIKLARI İLE İLGİLİ OLARAK, İŞVEREN ADINA HERHANGİBİR HUKUKSAL VE CEZAİ SORUMLULUĞU ÜZERİNE ALMAYACAKTIR” O zaman ileride böyle bir durumla karşılaşırsam, bu madde işime yarar diye düşünmüştüm. Mahkemeye sürekli olarak Müşavirlik ( Danışmanlık) ile Uzmanlık arasındaki hukuksal farklılıkları izah etmeye çalıştım. Nihayet 17.06.2015 tarihinde yapılan son yapılan ceza davası duruşmasında beraat ederek, karşı tarafın avukatlarına bir hukuk dersi vermiş oldum. Ama bu iş benim 3 yılımı aldı, haksız yere yargılandım ve beni strese soktu. Ayrıca aynı iş kazası sebebiyle, SGK tarafından rücu davası da 2014 yılında açıldı Bu davada da bu sefer SGK tarafından gene davalı olarak, hakkımda diğer davalılarla beraber dava açıldı. Paraya yönelik bu dava da 22.04.2016 tarihinde sonuçlandı ve bana açılan dava Mahkeme tarafından reddedildi

5) Yukarıdan görüldüğü gibi İş Güvenliği Uzmanı topun ağzındadır; Çünkü;

5-1 )İş Güvenliği Uzmanı , ilgili mevzuat gereğince İşverenler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) ve Mahkemeler arasında sıkışmış bir vaziyettedir. Yaptığı iş konusunda işverene karşı sorumludur. Görevini tam yapamazsa ÇSGB’ nin yaptırımına maruzdur. Yukarıda izah etmeye çalıştığım 3 adet mahkeme fazına muhataptır.

5-2) Parasını hizmet yaptığı işverenden almaktadır. İş Güvenliği kültürünün oluşmadığı ülkemizde, iş güvenliği tedbirlerini işverene nasıl aldıracaktır.

5-3) 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’ nın 6645 sayılı yasa ile değişik 8 maddesine göre ; İGU alınacak iş güvenliği tedbirlerini imza karşılığı işverene tebliğ eder ve resmi bir defter olan noter tasdikli tebligat defterine yazar veya basılı raporu yapıştırır. Bu tedbirlerin alınmaması halinde, bu durumu ÇSGB Bölge Müdürlüğüne bildirmekle, yani ihbar etmekle yükümlüdür. Bu işlemi yapmayan İGU’ nun sertifikası , ilk tespit edildiğinde 3 ay, tekrarında ise 6 ay askıya alınır. Yani işsiz kalması bahis konusudur. Acaba bu yetkisini kullanan İş Güvenliği Uzmanı Türkiye’ de var mıdır? Ben bile birkaç defa bu işlemi yapmak istememe rağmen, ayıp olur gerekçesi ile yapamamışımdır. Bu işlemi yapan İGU ‘ nun bu işlem üzerine işini bırakması gerekir. Her ne kadar aynı maddede İGU’ nı korunmakta olsa da bu durumda eğer işveren işten çıkarırsa bir yıllık ücretini ödemek zorundadır.

5-4) İşverenler işin ucuzuna kaçmakta, iki haftalık kurslarla İGU olmuş kişileri, OSGB’ den ucuza temin etmekte ve görüntüde İGU çalıştırmış görünerek, 2020 yılı için çok tehlikeli sınıfta ve 50’ den fazla işçi çalıştıran işyerlerinde, her ay ödeyecekleri 35.205 TL idari para cezasından kurtulmaktadır. Bu iş ÇSGB tarafından ticarete dönüştürüldüğü için de, OSGB ‘ ler arasında kıyasıya bir rekabet yaşanmakta ve komik paralara İGU ve İşyeri Hekimi görevlendirilmektedir. Bu tecrübesiz İGU ‘lar ise işveren üzerinde hiçbir otorite sağlayamamakta ve oluşan ölümlü iş kazalarında tutuklanarak hapsi boylamaktadırlar. Şu anda, Türkiye’ de 50 civarında İGU , günah keçisi olarak tutuklu bulunmaktadır.

6) İş Güvenliği Uzmanlarına Öneriler:

6-1) Yetkililerinizi sonuna kadar kullanmaya çalışın. Bunu kullanırken, yaşanmış acı olayları da örnek göstererek, işveren ve vekillerini da ikna etmeye uğraşın.

6-2) İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları Hakkındaki Yönetmeliğin 8 ‘ inci maddesinde belirtilen “ İş Sağlığı ve Güvenliği İç Yönergesi” ‘ ni kapsamlı olarak hazırlayın ve bunun işe giren her çalışana imza karşılığı dağıtılmasını temin edin. Bu yönergede belirtilen alınması gereken iş güvenliği tedbirleri, yukarıda bahsettiğim mahkeme safhalarında yardımcınız olacaktır.

6-3) İş kazaları sonucunda yapılan inceleme ve mahkeme tahkikatında, kazalının İSG eğitimlerini alıp almadığı araştırılmakta ve eğer eğitim verilmemişse bu husus İGU ve işveren aleyhine bir faktör olmaktadır. Bu bakımdan eğitim yönetmeliğine uygun olarak bu eğitimleri düzenli olarak veriniz ve bu eğitimleri belgelendiriniz.

6-4) İGU yönetmeliğinde belirtilen görevlerinizi tam ve eksiksiz olarak yerine getiriniz.

6-5) Yapacağınız bütün çalışmaları bıkmadan ve usanmadan yazılı rapor halinde yapın, bu maksatla noter tasdikli tebligat defterini kullanın. Sözlü işlem yapmayın.

6-6) İşyerini her ziyaret ettiğinizde ve eğer tam zamanlı çalışıyor iseniz sık aralıklarla işyerini baştan aşağıya detaylı olarak iş güvenliği noksanları konusunda inceleyiniz. Tespitlerinizi yazılı rapora dökün

6-7) Eğer münferit olarak çalışıyor ve kendi adınıza anlaşma yapmışsanız, işverenle ÇSGB İSG-KATİP sistemi üzerinden yapmış olduğunuz resmi İGU sözleşmesi yanında bu sözleşmenin eki olan kapsamlı bir sözleşme yapınız. Zira bu resmi sözleşmede ücret, sosyal haklar ve tarafların birbirine karşı yükümlülükleri belirtilmemiştir. Bu sözleşmede iş kazası ve meslek hastalığı olması halinde İGU ‘ nı rahatlatacak bazı maddeler sokulmalıdır. Bu sözleşmeyi notere onaylatmanız ve sözleşmenin damga pulunun işveren tarafından yatırılmasını istemeniz tavsiye edilir. Böylece bu ek sözleşme, hukuken sağlam bir sözleşme olacaktır. Ceza davalarında, muhatap olanlar, olaya dahli olan ve kusurlu bulunan gerçek kişilerdir. Cezai sorumluluk başkasına devredilemez ve sigortalanamaz. Bu sorumluluğu İGU karşılamak zorundadır. Ancak işini belgeleyerek tam olarak yapmışsa mahkemede kendisini savunarak kusurunu azaltabilir. Yukarıda benim de korktuğum SGK rücu davası ile maddi ve manevi tazminat davalarından kurtulabilmek için, aşağıdaki maddenin bu ek sözleşmeye
sokulmasında büyük yarar vardır; “Para İle Ölçülebilen Hukuki Sorumluluk : İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu gündeme gelebilecek olan Sosyal Güvenlik Kurumu rücu davaları ile maddi ve manevi tazminat davalarında, eğer İş Güvenliği Uzmanına kusur verilirse, bu kusurun karşılığı olan her türlü para ile belirlenen ödemeler İşveren tarafından karşılanacak ve Uzman’ a rücu edilmeyecektir.” Eğer bu işi, bir OSGB üzerinden yapıyorsanız, bu maddeyi onlarla yapacağınız sözleşmelere sokmaya çalışınız.

6-8) OSGB’ ler ise görevlendirdikleri İş Güvenliği Uzmanlarının esas işvereni pozisyonundadır. Bunların sebep oldukları iş kazalarındaki hukuksal sorunlar da direkt bunlar üzerine gelecektir. Yani bu konuda OSGB ‘ lere düşen sorumluluk da büyük boyuttadır.

6-9) Her ihtimale karşı, kendi şahsınız için, “İş Güvenliği Uzmanlığı Mali Sorumluluk Sigortası” yaptırınız. Bu sigorta, yukarıda (2) ve (3) maddelerde bahsedilen paraya yönelik zararların karşılanması içindir. Yüksek meblağlar bahis konusu olduğu için de , en az 500.000 TL ‘lık sigorta yaptırılmalıdır. Böyle bir sigortanız varsa, iş kazası durumuna olayı derhal sigorta şirketine bildirmeniz gereklidir. Bu aşamadan sonra bu iki dava ile siz değil ve fakat sigorta şirketinin avukatları muhatap olacaktır. Bu ise size büyük bir rahatlatma sağlayacaktır. Tabii yan gelip yatmak olmayacaktır! Kazadan önce işyerinde yapmış olduğunuz yazılı faaliyetleri belgeleriyle birlikte sigorta şirketine vererek görevinizi yaptığınızı ispatlamanız da gerekecektir.
Artık bu mahkeme safhalarını, ileride yapacağım eğitimlerde çok iyi bir şekilde izah edebilirim, değil mi Efendim?
Merhaba, ben yaklaşık 1 yıllık bir igu uzmanıyım size şunu sormak istiyorum ; Hapis cezası bir şekilde maddi tazminata dönüyor mu ?
 
Üst
!!! Reklam Engelleyici Tespit Edildi !!!

Reklam Engelleyici Kulladığınız Tespit Edildi !

Sitemiz geçimini reklam gelirlerinden kazanmaktadır. Bundan dolayı Ad Block gibi reklam engelleyicilerin kullanılmasına izin verilmemektedir. Anlayış göstererek bu site için reklam engelleyicinizi devredışı bıraktığınız için şimdiden teşekkür ederiz.

Devredışı bıraktım, siteyi gezmeye devam edebilirim.