Tarım sektöründeki kaza ortalamaları incelendiğinde en çok kaza PATOZ kullanımı esnasında meydana gelir. Genelde de kayışa kaptırırlar ellerini kollarını. Çok daha kahraman olanlar saçlarını ya da üzerlerindeki bol kıyafetlerini makineye kaptırırlar. İkinci kaza bölümü traktör devrilmeleridir. Bakın bakalım kaç kişinin traktör ehliyeti var. Üçüncüsü Biçerdöver makinesine kendisini kaptırmadır. Dördüncü ise özellikle sulu tarımda Elektrik çarpmalarıdır.
Bu tamamen bilgisizlik ve cehalet ile doğru orantılı bir konu. Fakat, Türkiyede isterse 10 tane daha iş güvenliği yasası olsun, her tarlada bir İSG uzmanı olsun yapılabilecek bir şey yok. Çünkü, şu meşhur katip sistemine göre, İSG uzmanının o tarlada bulunma süresi belli, ya sonra ? Herkes bildiğini okuyor. Ben zaman zaman Türk İSG eğitimlerine katılıyorum öğrenmek için, orada benim hep söylediğim bir şey var "18 Dk.? yani az tehlikeli falan ama orada ben 18 Dk. ne yapabilirim?" Gelen cevap "Ben bakarım, saha gözetimi yaparım, İSG defterine yazarım, Risk Analizini duvara asarım, İş Hijyeni eğitimini veririm, benim işim biter" Ne güzel vallahi

Ancak bunlar İSG uzmanlarını mutlak sorumluluktan kurtaramaz.
Tarım sektöründe o kadar çok tehlike ve risk var ki, şöyle bir düşünün lütfen, büyük ölçekli bir inşaat alanı ya da mekanik montaj yapılan bir fabrika inşaatı ile eşdeğerdir. Neticede, bu Tehlike ve Risk ikilisini insan hayatının korunması bakımından ele alır iseniz, bence Tarım sektöründe o kadar çok kaza oluyor ki, hımm pardon

Tarım sektöründeki ucuz atlatmalar takip altında değil, kimse umursamıyor, ayrıca meydana gelen iş kazaları da ÇSB'ye bildirilmiyor. Neden ? çünkü tarım sektöründe çalışanlar orada çalışmıyorlar ki yani SGK kayıtları bile yok

Kaza olduğunda sadece Polis ya da Jandarmada adli vaka olarak kalıyorlar, savcılığa bildiriliyor ve o kadar.