- Katılım
- 17 Ara 2010
- Mesajlar
- 3,013
- Tepki puanı
- 3,508
- Medeni hal
- Evli
- Meslek
- Uzman (B)
4773 Sayılı ve 4857 Sayılı İş Kanunu ndan önce, işçi bakımından iş güvencesi bulunmamaktaydı, işveren hiçbir geçerli ve haklı neden göstermeden ihbar süresini vererek veya tazminatını ödeyerek iş sözleşmesini feshedebiliyordu. 1994 yılında İLO Sözleşmesini imzalamış olmamıza rağmen, iş güvencesini sağlamaya yönelik kanuni düzenlemenin olmaması veya yetersizliği, devamlı şekilde haklı eleştirilere yol açmış, iş hukukunun en önemli kavramlarından biri olan iş güvencesinin gerekliliği vurgulanmıştır.
Gerek 4773 Sayılı İş Kanunu nun hazırlanmasında gerek 4857 Sayılı İş Kanunu nun hazırlanması safhasında sosyal taraflar arasında, kamuoyunda birçok tartışmalar olmuş, nitekim 4773 Sayılı Kanun 09. 08. 2002 tarihinde kabul edildiği halde 15. 03. 2003 tarihinde yürürlüğe girmiş, 09. 06. 2003 tarihinde yürürlükten kalkmıştır. Bu kanun ile ilk defa iş hukuku alanına iş güvencesi kavramı girmiş, geçerli bir neden olmadan iş sözleşmesinin feshedilemeyeceği kabul edilmiştir. 10. 06. 2003 tarihinden itibaren yürürlüğe gire 4857 Sayılı İş Kanunu ise 1475 Sayılı Kanunu tamamen yürürlükten kaldırmış –14. madde hariç–, iş güvencesi alanında ve feshin geçerli nedene dayandırılması konusunda ayrıntılı bir düzenleme getirmiştir. İş hukukunun böyle önemli bir konusunu teorik ve uygulama boyutu ile bu çalışmamızda ortaya koymaya çalıştık. ş Hukukunun çok önemli bir konusu olan iş güvencesi hukuk sistemimize yeni girmiş olduğu için yüksek lisans konusu olarak inceleme imkanı buldum. Yüksek lisans danışman hocam ve tez jurisinde bulunan hocalarımın tavsiyesi ile yüksek lisans tezimi geliştirerek Yargıtay kararlarına da geniş ölçüde yer vererek kitap olarak bastırarak 2007 yılında hukuk camiasının hizmetine sunma şansını elde ettim.