- Katılım
- 31 May 2013
- Mesajlar
- 51
- Tepki puanı
- 42
- Medeni hal
- Evli
- Meslek
- Uzman (A)
2004 yılında çıkarılan iş güvenliği uzmanlarının görev yetki sorumlulukları ve eğitimleri hak. Yönetmelik ile 4857 sayılı İş Kanunu’na uygun istihdam edilecek iş güvenliği uzmanları belirlenmişti.
Neydi şartlar? Bi hatırlayalım ;
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası:
b)Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak en az sekiz yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sınavda başarılı olan mühendis veya teknik elemanlara,
verilir
B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası;
Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş güvenliği ile ilgili olarak en az üç yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sertifika eğitim programına katılan ve sınavda başarılı olmak kaydı ile B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası verilir.
Öncelikle 2006 yılında C sertifikası almış biri olarak şu an eskilere verilen sertifikalar diyenlere o zamanki iş güvenliği uzmanı olma şartını göstermek istedim.
A veya B olabilmek için 8 ve 3 yıl iş güvenliği ile ilgili çalışma yaptığını belgeleyen demek suretiyle uzmanlık şartı tanınmıştı. Tabi o zamanlarda bu şartları sağlayacak en büyük özel sektör çalışanları Maden Mühendisleri idi. Yaptıkları fenni nezaretçi, teknik nezaretçi ve diğer çalışmalarını kayıt altına aldıkları noter onaylı defter ile ispat edebiliyorlardı. Belki neden piyasada bu kadar çok A sınıfı uzmanın Maden Mühendisi olmalarını anlamış oluruz.
B’lerin de durumları bu şekilde idi, yani ya maden mühendisi olacak yada kurumsal bir şirkette kurullarda yada iş güvenliği ile ilgili toplantılarda imza atan arkadaşlar için verilen bir haktı.
Nitekim piyasada 2006 Mayıs ayından sonra iş güvenliği uzmanı çıkmadı.
O zamanlardaki sayılar maalesef yetersiz kaldı. Arkadan destek verecek yeni uzmanlar gelemedi, girdap çok büyüdü ve iş kanunu’nun uzmanlık ile ilgili kısımlarındaki belirsizlik müfettişlere de yansıdı. 2010 da başka bir dava ve sonunda geldik 2012 İş sağlığı ve güvenliği Kanununa.
İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili Fakülte;
Bu zamana kadar yaşanılan süreçlerde yapılan en büyük hata;
Bakanlığın YÖK ile birlikte 4 yıllık bir iş sağlığı ve güvenliği bölümünün açılmamasıydı.
2000 yılında kurulan iş sağlığı ve güvenliği meslek yüksek okulları ile birlikte fakültesi açılmış olsaydı bölüm, şu an hem bilimsel hem de piyasanın da istediği şekilde A B C ne derseniz artık bir çok uzmana sahip olurdu.
Şimdiki yazacaklarıma bir çok kişi kızacak ancak eskiden bu uygulama olsaydı ne olurdu gibi düşünmenizi isteyeceğim.
Teknikerler için;
- Meslek yüksek okulundan mezun olan arkadaşlara da iş güvenliği uzmanlığı hakkı yerine iş güvenliği teknikeri yani mezun oldukları ünvanları ile mesleğe kazandırılmalıydı.
Nedenlerini sıralayacak olursak;
1. iş bulamama kaygılarını ortadan kaldırmak için ; işyeri hekimlerinin yönetmeliğinde olduğu gibi; nasıl doktorun tam zamanlı olmadığı yerde diğer sağlık personeli görevlendiriliyorsa,
iş güvenliği uzmanlarının tam zamanlı çalışmadığı yerlerde de iş güvenliği teknikerleri çalıştırılır şeklinde yapılacak düzenleme ile süre vs. halledilirdi.
Bu sayede hem saha uygulamaları daha güvenli olur hem uzman kişiler arkalarında bu işten anlayan birilerinin varlığı ile sahada olmadıklarında ne olacak korkusu yaşamazlardı. Artı işveren de iş güvenliği konusunda görevlendirme zorunluluğu ile asla iş kaygısı olmazdı bu arkadaşların.
2. İsg tekniker arkadaşlar ayrıca yüksek lisans yapma hakkına sahip olmadıkları için, onları bir yüksek ile şu anda geçebilecek çok sayıda mühendis ve teknik elemanların arkalarında kalmaktadır. Bu da kendileri açısından bir haksızlık ve adaletsizlik yaratmaktadır.
Bir başka konu ;
İş güvenliği alanında yüksek lisans yapmak;
Bu konuda da mevcut düzenlemeler sadece insanların bir an önce B sınıfına yükselmelerine yardımcı olmak üzere kurulmuştur. Ve bu konuda da özel üniversiteler birkaç yıldır insanları sömürerek iyi rant elde etmişlerdir.
Oysa yüksek lisansın amacı birey için farkındalık yaratarak, yaptığı çalışmalara bilimsellik çerçevesinde hem günümüz hem de ilerde kullanılacak nitelikli bilgi yaratmalıdır. Özünde iş sağlığı ve güvenliği yüksek lisansı bu amaca hizmet etmeli ve mutlaka ve mutlaka tezli olmalıdır.
Bu konuda bakanlığın planlamasını gözden geçirerek, iş güvenliği vizyonuna uygun, gelişme odaklı çalışmalar yapmasını umut ediyorum.
Gelelim son duruma;
Son yönetmelik değişikliği tamamen bir hayal kırıklığı. Herkesin tek derdinin prim gün sayısı olması da iş güvenliğine bakış açımızın ne olduğunu gösteriyor.
Daha önce de bir konuda bu meslek bu kadar aşağılanmamalıydı demiştim. Gerçekten iş güvenliğini ne bakanlık ne işveren ne de bizler düşünüyoruz. Tek dert A veya B olarak büyük paralar kazanma isteği ve hırsı.
Bazı arkadaşlar hemen başka mecralara çekecek yazdıklarımı ancak 2004’ten önce ve sonra uzmanlık belgesi alma şartlarından bugüne gelindiğindeki durum içler acısı. Ben 10 yıldır çalışıyorsam zaten bir sürü şey görmüşümdür mantığı ile peki 10 yıl öncesinde neden eğitime katılmadın diye sorsam ne dersiniz?
Ayrıca bir çok çalışma yapmış olabilirsiniz ancak iş güvenliği gözünden mi yoksa üretim odaklı mı çalışmalar yaptınız? Ayrıca bir iş kazasında illa ki el kol kopması yada ölüm vb. olduğunda seyirci miydiniz yoksa birebir ilgilendiniz kazayı irdelediniz mi? Ya da bir hafif yaralanmalı kazayı iş kazası olarak görüyor muydunuz?
Örnekler çoğaltılabilir, ben kimsenin A veya B olmasına karşı olan biri değilim, sadece bu işin kademe kademe olarak mesleki dolgunluk ile yürütülmesi gerektiğini düşünen biriyim.
Yeni yönetmelikte gördüğüm bir başka saçmalık ise süreler ki biraz hesap yapmamız gerekli ;
Az tehlikeli : 6 dk / kişi X 12 ay : 72 dk eder, yani 1 saat 12 dk kişi başı yıllık süremiz
Tehlikeli : 8 dk / kişi X 12 ay : 96 dk eder , 1 saat 36dk kişi başı yıllık süremiz
Çok Tehlikeli : 12 dk / kişi X 12 ay = 144 dk eder 2 saat 24 dk kişi başı yıllık süremiz
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri hk. Yönetmelikteki süreler ile de kıyaslama yapacak olursak ;
Az tehlikeli : 8 saat
Tehlikeli : 12 saat
Çok tehlikeli : 16 saat
Sadece bu örnek ile bile ne kadar saçma durumla karşı karşıya olduğumuz ortada iken çalışmalarımızı nasıl planlayacağımız, nasıl verim alacağımız tamamen bir muamma.
Öte yandan fizikçi uzman arkadaşlara bakanlığımızın CERN’den bile öle önemli bir görev verdiğini gördüm. IŞINLAMA yöntemi konusunu dünyaya kazandırmanızı bekliyorum.
Çalışma süresinden sayılmayacak yolda geçen sürelerimiz çünkü, lütfen çözüm getirin
Bu çalışma süresi için de yapılacak şey , bakanlığın düzenleme yapmasıdır. Gerçi 2. Düzenleme oldu dikiş tutmadı 3 olur 4 olur bu yönetmelik .
Son olarak;
Çıkan kanun ve yönetmeliklerdeki sorumluluklarımızın bilincinde olmadan, yaşanacak kaza ve ölümlerden, özellikle ihmallerimizden doğabilecek sıkıntılı süreçler bizleri beklemektedir. Hem maddi tazminat davalarının, hem hapis cezası ile karşılacak olmanın, hem de vicdanen yaşanacak belki bir ömür boyu üzerimizde taşıyacağımız yüklerin farkında olmamız gerekli.
İş güvenliğini çok para kazanmak olarak görmeyelim. A ve B bolluğunda da bu paralarda yaşanacak düşüşleri de aklınızın bir köşesine yazmanızı tavsiye ederim.
Yapılması gereken tek düzenleme;
Bu kanunun yürürlük sürelerini ( 50 ve altı tehlikeli – çok tehlikeli) minimum 2014 sonuna kadar ertelemektir. Neden 2014 sonu, kısaca ona da değineyim, 2010 2011 yıllarında C olan arkadaşlar en kötü ihtimalle 2014 sonunda B olacaktır. Ayrıca B lerin A olarak çalışma sürelerini de değiştirerek soruna çözüm getirilebilir.
Şu anki yönetmelikteki düzenlemelerde çalışan kardeşlerimize yapılan haksızlıklar ve adaletsizlikler nedeniyle dava sebebidir. Bayram sonrasında itirazların geleceğini biliniz.
Unutmadan : herkes ders çalışma ve sınava hazırlanma derdinde , madem yüksek primli arkadaşlar B veya A olma konusunda kendine güveniyor , sınav sorusu hazırlığı veya ekstra hazırlık yapmadan girin ve geçin efendim.
Hepinize iyi bayramlar..
Neydi şartlar? Bi hatırlayalım ;
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası:
b)Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak en az sekiz yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sınavda başarılı olan mühendis veya teknik elemanlara,
verilir
B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası;
Kamu kurum ve kuruluşlarında veya özel sektörde iş güvenliği ile ilgili olarak en az üç yıl görev yaptığını belgeleyen ve Bakanlıkça açılacak sertifika eğitim programına katılan ve sınavda başarılı olmak kaydı ile B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası verilir.
Öncelikle 2006 yılında C sertifikası almış biri olarak şu an eskilere verilen sertifikalar diyenlere o zamanki iş güvenliği uzmanı olma şartını göstermek istedim.
A veya B olabilmek için 8 ve 3 yıl iş güvenliği ile ilgili çalışma yaptığını belgeleyen demek suretiyle uzmanlık şartı tanınmıştı. Tabi o zamanlarda bu şartları sağlayacak en büyük özel sektör çalışanları Maden Mühendisleri idi. Yaptıkları fenni nezaretçi, teknik nezaretçi ve diğer çalışmalarını kayıt altına aldıkları noter onaylı defter ile ispat edebiliyorlardı. Belki neden piyasada bu kadar çok A sınıfı uzmanın Maden Mühendisi olmalarını anlamış oluruz.
B’lerin de durumları bu şekilde idi, yani ya maden mühendisi olacak yada kurumsal bir şirkette kurullarda yada iş güvenliği ile ilgili toplantılarda imza atan arkadaşlar için verilen bir haktı.
Nitekim piyasada 2006 Mayıs ayından sonra iş güvenliği uzmanı çıkmadı.
O zamanlardaki sayılar maalesef yetersiz kaldı. Arkadan destek verecek yeni uzmanlar gelemedi, girdap çok büyüdü ve iş kanunu’nun uzmanlık ile ilgili kısımlarındaki belirsizlik müfettişlere de yansıdı. 2010 da başka bir dava ve sonunda geldik 2012 İş sağlığı ve güvenliği Kanununa.
İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili Fakülte;
Bu zamana kadar yaşanılan süreçlerde yapılan en büyük hata;
Bakanlığın YÖK ile birlikte 4 yıllık bir iş sağlığı ve güvenliği bölümünün açılmamasıydı.
2000 yılında kurulan iş sağlığı ve güvenliği meslek yüksek okulları ile birlikte fakültesi açılmış olsaydı bölüm, şu an hem bilimsel hem de piyasanın da istediği şekilde A B C ne derseniz artık bir çok uzmana sahip olurdu.
Şimdiki yazacaklarıma bir çok kişi kızacak ancak eskiden bu uygulama olsaydı ne olurdu gibi düşünmenizi isteyeceğim.
Teknikerler için;
- Meslek yüksek okulundan mezun olan arkadaşlara da iş güvenliği uzmanlığı hakkı yerine iş güvenliği teknikeri yani mezun oldukları ünvanları ile mesleğe kazandırılmalıydı.
Nedenlerini sıralayacak olursak;
1. iş bulamama kaygılarını ortadan kaldırmak için ; işyeri hekimlerinin yönetmeliğinde olduğu gibi; nasıl doktorun tam zamanlı olmadığı yerde diğer sağlık personeli görevlendiriliyorsa,
iş güvenliği uzmanlarının tam zamanlı çalışmadığı yerlerde de iş güvenliği teknikerleri çalıştırılır şeklinde yapılacak düzenleme ile süre vs. halledilirdi.
Bu sayede hem saha uygulamaları daha güvenli olur hem uzman kişiler arkalarında bu işten anlayan birilerinin varlığı ile sahada olmadıklarında ne olacak korkusu yaşamazlardı. Artı işveren de iş güvenliği konusunda görevlendirme zorunluluğu ile asla iş kaygısı olmazdı bu arkadaşların.
2. İsg tekniker arkadaşlar ayrıca yüksek lisans yapma hakkına sahip olmadıkları için, onları bir yüksek ile şu anda geçebilecek çok sayıda mühendis ve teknik elemanların arkalarında kalmaktadır. Bu da kendileri açısından bir haksızlık ve adaletsizlik yaratmaktadır.
Bir başka konu ;
İş güvenliği alanında yüksek lisans yapmak;
Bu konuda da mevcut düzenlemeler sadece insanların bir an önce B sınıfına yükselmelerine yardımcı olmak üzere kurulmuştur. Ve bu konuda da özel üniversiteler birkaç yıldır insanları sömürerek iyi rant elde etmişlerdir.
Oysa yüksek lisansın amacı birey için farkındalık yaratarak, yaptığı çalışmalara bilimsellik çerçevesinde hem günümüz hem de ilerde kullanılacak nitelikli bilgi yaratmalıdır. Özünde iş sağlığı ve güvenliği yüksek lisansı bu amaca hizmet etmeli ve mutlaka ve mutlaka tezli olmalıdır.
Bu konuda bakanlığın planlamasını gözden geçirerek, iş güvenliği vizyonuna uygun, gelişme odaklı çalışmalar yapmasını umut ediyorum.
Gelelim son duruma;
Son yönetmelik değişikliği tamamen bir hayal kırıklığı. Herkesin tek derdinin prim gün sayısı olması da iş güvenliğine bakış açımızın ne olduğunu gösteriyor.
Daha önce de bir konuda bu meslek bu kadar aşağılanmamalıydı demiştim. Gerçekten iş güvenliğini ne bakanlık ne işveren ne de bizler düşünüyoruz. Tek dert A veya B olarak büyük paralar kazanma isteği ve hırsı.
Bazı arkadaşlar hemen başka mecralara çekecek yazdıklarımı ancak 2004’ten önce ve sonra uzmanlık belgesi alma şartlarından bugüne gelindiğindeki durum içler acısı. Ben 10 yıldır çalışıyorsam zaten bir sürü şey görmüşümdür mantığı ile peki 10 yıl öncesinde neden eğitime katılmadın diye sorsam ne dersiniz?
Ayrıca bir çok çalışma yapmış olabilirsiniz ancak iş güvenliği gözünden mi yoksa üretim odaklı mı çalışmalar yaptınız? Ayrıca bir iş kazasında illa ki el kol kopması yada ölüm vb. olduğunda seyirci miydiniz yoksa birebir ilgilendiniz kazayı irdelediniz mi? Ya da bir hafif yaralanmalı kazayı iş kazası olarak görüyor muydunuz?
Örnekler çoğaltılabilir, ben kimsenin A veya B olmasına karşı olan biri değilim, sadece bu işin kademe kademe olarak mesleki dolgunluk ile yürütülmesi gerektiğini düşünen biriyim.
Yeni yönetmelikte gördüğüm bir başka saçmalık ise süreler ki biraz hesap yapmamız gerekli ;
Az tehlikeli : 6 dk / kişi X 12 ay : 72 dk eder, yani 1 saat 12 dk kişi başı yıllık süremiz
Tehlikeli : 8 dk / kişi X 12 ay : 96 dk eder , 1 saat 36dk kişi başı yıllık süremiz
Çok Tehlikeli : 12 dk / kişi X 12 ay = 144 dk eder 2 saat 24 dk kişi başı yıllık süremiz
Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri hk. Yönetmelikteki süreler ile de kıyaslama yapacak olursak ;
Az tehlikeli : 8 saat
Tehlikeli : 12 saat
Çok tehlikeli : 16 saat
Sadece bu örnek ile bile ne kadar saçma durumla karşı karşıya olduğumuz ortada iken çalışmalarımızı nasıl planlayacağımız, nasıl verim alacağımız tamamen bir muamma.
Öte yandan fizikçi uzman arkadaşlara bakanlığımızın CERN’den bile öle önemli bir görev verdiğini gördüm. IŞINLAMA yöntemi konusunu dünyaya kazandırmanızı bekliyorum.
Çalışma süresinden sayılmayacak yolda geçen sürelerimiz çünkü, lütfen çözüm getirin

Bu çalışma süresi için de yapılacak şey , bakanlığın düzenleme yapmasıdır. Gerçi 2. Düzenleme oldu dikiş tutmadı 3 olur 4 olur bu yönetmelik .
Son olarak;
Çıkan kanun ve yönetmeliklerdeki sorumluluklarımızın bilincinde olmadan, yaşanacak kaza ve ölümlerden, özellikle ihmallerimizden doğabilecek sıkıntılı süreçler bizleri beklemektedir. Hem maddi tazminat davalarının, hem hapis cezası ile karşılacak olmanın, hem de vicdanen yaşanacak belki bir ömür boyu üzerimizde taşıyacağımız yüklerin farkında olmamız gerekli.
İş güvenliğini çok para kazanmak olarak görmeyelim. A ve B bolluğunda da bu paralarda yaşanacak düşüşleri de aklınızın bir köşesine yazmanızı tavsiye ederim.
Yapılması gereken tek düzenleme;
Bu kanunun yürürlük sürelerini ( 50 ve altı tehlikeli – çok tehlikeli) minimum 2014 sonuna kadar ertelemektir. Neden 2014 sonu, kısaca ona da değineyim, 2010 2011 yıllarında C olan arkadaşlar en kötü ihtimalle 2014 sonunda B olacaktır. Ayrıca B lerin A olarak çalışma sürelerini de değiştirerek soruna çözüm getirilebilir.
Şu anki yönetmelikteki düzenlemelerde çalışan kardeşlerimize yapılan haksızlıklar ve adaletsizlikler nedeniyle dava sebebidir. Bayram sonrasında itirazların geleceğini biliniz.
Unutmadan : herkes ders çalışma ve sınava hazırlanma derdinde , madem yüksek primli arkadaşlar B veya A olma konusunda kendine güveniyor , sınav sorusu hazırlığı veya ekstra hazırlık yapmadan girin ve geçin efendim.
Hepinize iyi bayramlar..