İş Kazası, Bilirkişi Raporu, Mahkeme Süreci

ozan erkarakaş

Acemi Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
27 Ocak 2014
Mesajlar
3
Tepki puanı
1
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (C)
Merhabalar,
OSGB olarak hizmet verdiğimiz firmada;
Ocak 2019; Abkant Preste yaşanan iş kazası sonucu çalışan ayar yaparken ayak pedalına basarak kollarını prese sıkıştırarak iki kolunda da kırıklar oluşmuştur.

Bilirkişi Raporuna göre ise;
- İmzalı İş sağlığı ve güvenliği talimat ve taahhütnamenin olduğu,
- Çalışanın eğitim alıp almadığının tespit edilemediği (Halbuki imzalı tutanak var 6 ay içerisinde 2 eğitim verildiğine dair)
- Risk analiz Raporu olmadığı (Halbuki İmzalı Risk Analiz Raporu mevcut)
-Gerekli uyarı levhalarının bulunduğu,
- Makineye ait koruyucu muhafaza kapaklarının olduğu,
- Emniyet Switchlerinin bulunduğu ancak ayar sırasında çalışmadığı belirtilmiş, (Kalıp değişim işleminde sensör boyutlarını operatör kendisi ayarlamaktadır)
-Kazanın makine kaynaklı ve dikkatsizlik yüzünden olduğu anlaşılmıştır olarak yazmıştır.

Sonuç ise İşveren ve İGU' nun %90 kusurlu olduğu kanaatine varmıştır.

Şubat 2021 tarihinde Mahkeme vardır. Bundaki sonraki süreçle ilgili neler yapılabilir? Öncelikle Bilirkişi raporuna itiraz mı edilmelidir. Ya da mahkeme süreci beklenilmeli imzalı eğitim evrakları, RD Raporu, Tespit Öneri nüshaları ile mahkemede açıklama mı yapılmalıdır?

Daha önce böyle bir olayla karşılaşanlar yardımcı olursa sevinirim.
 

ugurcanbayer

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
8 Kas 2012
Mesajlar
12
Tepki puanı
11
Medeni hal
Belirtilmedi
Meslek
Uzman (B)
Islak imzalı belgelere yok demek de acayip. Çok duymaya başladım bunu bu aralar.

Yani mesela eğitim. Tutanağa bakarsın, güvenmiyorsan işçinin ifadesine bakarsın, beyanını alırsın. Bu tespit edilmesi çok güç birşey midir?
 

bumerang

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
2 Mar 2013
Mesajlar
24
Tepki puanı
11
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Benzer bir durumla ben 2 yıldır mahkemesi ile uğraşıyorum, uzmanı olduğum bir inşaatta ölümlü iş kazası oldu, işçi sigortasız benim olmadığım bir gün gelip çalışırken göçük altında kalarak vefat etti. yaptığım aynı şekilde risk analizi( göçük ile ilgili riskler olmasına rağmen), sgklı çalışanların eğitimleri, tespit öneri defterine yazdıklarım ( göçük ile ilgili risklerden bahsedilmiş ) v.b olay kamu davasına dönüştü ve bilirkişinin rapurana göre tali kusurlu bulundum. bilir kişinin raporuna itiraz ettim , yeni bilirkişi istedik nitekim oda aynı şeyleri yazmış. yani elimden geleni yapmama rağmen günah keçiliğini bana yaptırıyorlar. 2 yıldır hükmüm açıklanamasına geri bırakılmasına dair karar istiyoruz, karar açıklanmak üzere olayla ilgili bir yaptırım uygulanmayacak. Ama banada söylenen şu 5 yıl boyunca hiç bir suça karışma yoksa hükmün açıklanır dediler. sanki azılı suçluyum gibi 5 yıl suç işleme deniliyor.yani baktığın yerlerde davalık işkazası olmayacak.Allah kolaylık versin hepimize
 

İşGüvUzman

Deneyimli Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
5 Ara 2012
Mesajlar
675
Tepki puanı
865
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Değerli meslektaşlarım,

Maalesef, İş Kazalarında hukuk ve yargı boyutu bambaşka yönlere kaymaya devam ediyor. Yapılması gerekenleri bende dilimin döndüğünce izah etmeye gayret edeyim.

Bu tür olaylarda ilk adım ifadeler çok önemlidir. Çünkü İlk ifadeler alındığında tüm bilgi ve belgeler savcının önüne gider. Bu aşamada savcı bilirkişi tayin eder. Bilirkişilerin maalesef %99' u da keşife bile gerek görmeden sadece bu dosyadaki evraklara göre kararını yazar. Bilirkişi de dosyada olanlara göre hüküm verebileceğinden dolayı var olan bir sürü detayı göremeyecek ve yok sayacaktır. Dostlarımızın yaşadıkları bu kısımdır. Bu aşamada bilirkişi raporuna itiraz edebilirsiniz. Lakin bilirkişi camiasında görülmemişte bir dayanışma vardır. Yeni yazılacak bir rapor kesinlikle eskisini çürütmez bu olsa da çok nadirdir. Adliye kalemlerinde, dosya peşinde koşan avcıları (bilir kişileri) görebilirsiniz. Önerim ise; İlk ifadeye gidildiğine geriye dönük ne varsa ekleyin. Eğitim kayıtları, olay yeri resimleri, ifadeler, kanaat raporu, risk analizi, çalışma talimatları, KKD teslim tutanakları vb.

İlk adım ifadelerde dosya ne kadar güçlü olursa ortaya çıkacak durumda o kadar real olacaktır.

Saygılar..
 

İşGüvUzman

Deneyimli Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
5 Ara 2012
Mesajlar
675
Tepki puanı
865
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Benzer bir durumla ben 2 yıldır mahkemesi ile uğraşıyorum, uzmanı olduğum bir inşaatta ölümlü iş kazası oldu, işçi sigortasız benim olmadığım bir gün gelip çalışırken göçük altında kalarak vefat etti. yaptığım aynı şekilde risk analizi( göçük ile ilgili riskler olmasına rağmen), sgklı çalışanların eğitimleri, tespit öneri defterine yazdıklarım ( göçük ile ilgili risklerden bahsedilmiş ) v.b olay kamu davasına dönüştü ve bilirkişinin rapurana göre tali kusurlu bulundum. bilir kişinin raporuna itiraz ettim , yeni bilirkişi istedik nitekim oda aynı şeyleri yazmış. yani elimden geleni yapmama rağmen günah keçiliğini bana yaptırıyorlar. 2 yıldır hükmüm açıklanamasına geri bırakılmasına dair karar istiyoruz, karar açıklanmak üzere olayla ilgili bir yaptırım uygulanmayacak. Ama banada söylenen şu 5 yıl boyunca hiç bir suça karışma yoksa hükmün açıklanır dediler. sanki azılı suçluyum gibi 5 yıl suç işleme deniliyor.yani baktığın yerlerde davalık işkazası olmayacak.Allah kolaylık versin hepimize
Genel kanı ile, ilk ifade alan mamurlar, İş Güvenliği Uzmanını, İşveren Vekili olarak görüyor ve ifadeyi de bu minvalde aktarıyor. İfade verilirken veya mahkemelerde, İşveren vekili olmadığınızı, İşyerine özgü görevlendirme organizasyon şemasını sununuz. Çünkü Yasa İşveren ve İşveren Vekillerini eşdeğer sorumlu tutmaktadır. İş Güvenliği Uzmanı, İşveren vekili olmadığını, İcra makamı olmadığını, danışma ve öneri makamı olduğunu kanıtlamalıdır. Sizin sıkıntınızın ana sebebi budur. Eğer mahkeme bitmediyse, bu işe özgü organizasyon şemasına ulaşarak kanıt olarak dikkate alınmasını talep ediniz.

Şimdiden geçmiş olsun.
 

ugurcanbayer

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
8 Kas 2012
Mesajlar
12
Tepki puanı
11
Medeni hal
Belirtilmedi
Meslek
Uzman (B)
Hocam bu noktada bir çeşit paradoksal konuma düşüyoruz. Mevzuat işveren adına hareket eden herkesi işveren vekili olarak görüyor. İGU da işveren tarafından görevlendiriliyor. Ayrıca İGU'nun yönetmelikle sorumlulukları belirlenmiş ve yönetmelik bir bakıma İGU'yu işveren vekili sıfatına düşürmemeye İşveren vekili/vekilleri ile çalışanlar arasında bağımsız bir noktaya oturtmaya çalışıyor. Bu durumda yazdığım üstte yazdığım 2. cümle ile çelişiyor.

Yani başka hangi işte bu kadar gri alan vardır bilemem.

İGU'nun işveren adına değil de mevzuat adına görev yapan biri olarak kabul edilmesi ana çaba olursa sanki bizler açısından avantajlı olacak.

Genel kanı ile, ilk ifade alan mamurlar, İş Güvenliği Uzmanını, İşveren Vekili olarak görüyor ve ifadeyi de bu minvalde aktarıyor. İfade verilirken veya mahkemelerde, İşveren vekili olmadığınızı, İşyerine özgü görevlendirme organizasyon şemasını sununuz. Çünkü Yasa İşveren ve İşveren Vekillerini eşdeğer sorumlu tutmaktadır. İş Güvenliği Uzmanı, İşveren vekili olmadığını, İcra makamı olmadığını, danışma ve öneri makamı olduğunu kanıtlamalıdır. Sizin sıkıntınızın ana sebebi budur. Eğer mahkeme bitmediyse, bu işe özgü organizasyon şemasına ulaşarak kanıt olarak dikkate alınmasını talep ediniz.

Şimdiden geçmiş olsun.
 

ferhat özz

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
8 Kas 2013
Mesajlar
14
Tepki puanı
5
Meslek
Uzman (C)
Merhabalar,
OSGB olarak hizmet verdiğimiz firmada;
Ocak 2019; Abkant Preste yaşanan iş kazası sonucu çalışan ayar yaparken ayak pedalına basarak kollarını prese sıkıştırarak iki kolunda da kırıklar oluşmuştur.

Bilirkişi Raporuna göre ise;
- İmzalı İş sağlığı ve güvenliği talimat ve taahhütnamenin olduğu,
- Çalışanın eğitim alıp almadığının tespit edilemediği (Halbuki imzalı tutanak var 6 ay içerisinde 2 eğitim verildiğine dair)
- Risk analiz Raporu olmadığı (Halbuki İmzalı Risk Analiz Raporu mevcut)
-Gerekli uyarı levhalarının bulunduğu,
- Makineye ait koruyucu muhafaza kapaklarının olduğu,
- Emniyet Switchlerinin bulunduğu ancak ayar sırasında çalışmadığı belirtilmiş, (Kalıp değişim işleminde sensör boyutlarını operatör kendisi ayarlamaktadır)
-Kazanın makine kaynaklı ve dikkatsizlik yüzünden olduğu anlaşılmıştır olarak yazmıştır.

Sonuç ise İşveren ve İGU' nun %90 kusurlu olduğu kanaatine varmıştır.

Şubat 2021 tarihinde Mahkeme vardır. Bundaki sonraki süreçle ilgili neler yapılabilir? Öncelikle Bilirkişi raporuna itiraz mı edilmelidir. Ya da mahkeme süreci beklenilmeli imzalı eğitim evrakları, RD Raporu, Tespit Öneri nüshaları ile mahkemede açıklama mı yapılmalıdır?

Daha önce böyle bir olayla karşılaşanlar yardımcı olursa sevinirim.
Ölümlü iş kazasinda Yaşamış olduğum durumu anlatayım. Karakola ifade vermeye gittiğimde gerekli olan tüm evrakları ve tespit öneri defteri nüshalarını teslim etmeme rağmen ilk bilirkişi raporunda bilirkişi hicbir evraka bakmadan direk rapor yazdı diye düşünüyorum. Çünkü hiçbirşeyin olmadığını yazmıştı. Risk analizi yok eğitim yok tespit öneri defterine yazılan bişe yok denetim yapmamış inşaata hiç gelmemiş vs vs. Daha sonra mahkeme sureci başladı. Mahvede zaten bunları teslim ettiğinizi olduğunu söylüyorsunuz. Mahkeme ankaraya 3 lu bilir kişi heyetine gönderiyor tekrardan durum ordan gelen raporla düzeliyor neyin ne olduğu kimin aslı kimin tali kusurlu olduğunu söylüyor. Eğer gerekeni yapmışsanız size kusur çıkarmıyor. Süreç uzun sürüyor. Daha sonra aslı kusurluya ceza veriliyor. Uclu heyetten gelen sonuca göre beraat ediyorsunuz. 2016 da acılan dava 3 yıl sürüp sonuçlandı beraat ettim. Mahkeme gününü bekleyip yaptıklarınızı anlatarak tekrar rapor isteyeceksiniz.
 

Brad Pitt

Acemi Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
18 Tem 2020
Mesajlar
1
Tepki puanı
5
Medeni hal
Belirtilmedi
Meslek
Diğer
Benzer bir durumla ben 2 yıldır mahkemesi ile uğraşıyorum, uzmanı olduğum bir inşaatta ölümlü iş kazası oldu, işçi sigortasız benim olmadığım bir gün gelip çalışırken göçük altında kalarak vefat etti. yaptığım aynı şekilde risk analizi( göçük ile ilgili riskler olmasına rağmen), sgklı çalışanların eğitimleri, tespit öneri defterine yazdıklarım ( göçük ile ilgili risklerden bahsedilmiş ) v.b olay kamu davasına dönüştü ve bilirkişinin rapurana göre tali kusurlu bulundum. bilir kişinin raporuna itiraz ettim , yeni bilirkişi istedik nitekim oda aynı şeyleri yazmış. yani elimden geleni yapmama rağmen günah keçiliğini bana yaptırıyorlar. 2 yıldır hükmüm açıklanamasına geri bırakılmasına dair karar istiyoruz, karar açıklanmak üzere olayla ilgili bir yaptırım uygulanmayacak. Ama banada söylenen şu 5 yıl boyunca hiç bir suça karışma yoksa hükmün açıklanır dediler. sanki azılı suçluyum gibi 5 yıl suç işleme deniliyor.yani baktığın yerlerde davalık işkazası olmayacak.Allah kolaylık versin hepimize

Merhaba, foruma yeni üye oldum, bu kaygınızı gidermek için aşağıdaki maddenin ilgili fıkrasını bilmenizi istedim. Buna göre, denetim sürenizde (5 yıl) kasıtlı bir suç işlemediğiniz, dikkat ediniz taksir demiyor, kasıt diyor, sürece denetimlilik haliniz bozulmaz.

MADDE 231.- (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.

(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.

(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hal varsa bu da bildirilir.

(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, (Değişik ibare: 5728 - 23.1.2008 / m.562) "iki yıl" veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

gerekir.(Ek cümle: 6008 - 22.7.2010 / m.7) “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.”

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.7) (7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkum olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur. (Ek cümle : 6545 - 18.6.2014 / m.72) “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,

karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.


(Değişik 14. fıkra: 5728 - 23.1.2008 / m.562) (14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasa'nın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
geri.gif
 

mehtapkorkmaz

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
1 Mar 2012
Mesajlar
9
Tepki puanı
21
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Merhabalar,
OSGB olarak hizmet verdiğimiz firmada;
Ocak 2019; Abkant Preste yaşanan iş kazası sonucu çalışan ayar yaparken ayak pedalına basarak kollarını prese sıkıştırarak iki kolunda da kırıklar oluşmuştur.

Bilirkişi Raporuna göre ise;
- İmzalı İş sağlığı ve güvenliği talimat ve taahhütnamenin olduğu,
- Çalışanın eğitim alıp almadığının tespit edilemediği (Halbuki imzalı tutanak var 6 ay içerisinde 2 eğitim verildiğine dair)
- Risk analiz Raporu olmadığı (Halbuki İmzalı Risk Analiz Raporu mevcut)
-Gerekli uyarı levhalarının bulunduğu,
- Makineye ait koruyucu muhafaza kapaklarının olduğu,
- Emniyet Switchlerinin bulunduğu ancak ayar sırasında çalışmadığı belirtilmiş, (Kalıp değişim işleminde sensör boyutlarını operatör kendisi ayarlamaktadır)
-Kazanın makine kaynaklı ve dikkatsizlik yüzünden olduğu anlaşılmıştır olarak yazmıştır.

Sonuç ise İşveren ve İGU' nun %90 kusurlu olduğu kanaatine varmıştır.

Şubat 2021 tarihinde Mahkeme vardır. Bundaki sonraki süreçle ilgili neler yapılabilir? Öncelikle Bilirkişi raporuna itiraz mı edilmelidir. Ya da mahkeme süreci beklenilmeli imzalı eğitim evrakları, RD Raporu, Tespit Öneri nüshaları ile mahkemede açıklama mı yapılmalıdır?

Daha önce böyle bir olayla karşılaşanlar yardımcı olursa sevinirim.
Öncelikle geçmiş olsun.Birkaç ölümlü işkazasında bilirkişilik deneyimim oldu.Öncelikle raporda yazılan eksiklerle dosya mahiyeti birbirini karşılamıyorsa yapmanız gereken mahkemeye bilirkişi raporundaki eksikliklerin mevcut dosyada bulunduğunu madde madde anlatan bir itiraz dilekçesi yazmanızdır.Bilirkişiye tekrar gönderilmesini talep ettiğinizide öncelikle aynı heyete tekrar gönderilip düzeltilmesi/ek rapor yazılması isteniyor.Tekrar aynı rapor gelirse bilirkişi raporunu kabul etmediğinizi belirterek yeni bir heyet atanmasını talep edebilirsiniz.Çoğunlukla ek raporda düzeltilebiliyor..Avukatınız bu konuda sizi yönlendirebilir.İş güvenliği spesifik bir konu olduğundan hukuki işleyişi de biraz zor ve sizin katkılarınızla olacaktır.
 

osman.koyuncu

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
10 Nis 2013
Mesajlar
214
Tepki puanı
225
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Merhabalar,
OSGB olarak hizmet verdiğimiz firmada;
Ocak 2019; Abkant Preste yaşanan iş kazası sonucu çalışan ayar yaparken ayak pedalına basarak kollarını prese sıkıştırarak iki kolunda da kırıklar oluşmuştur.

Bilirkişi Raporuna göre ise;
- İmzalı İş sağlığı ve güvenliği talimat ve taahhütnamenin olduğu,
- Çalışanın eğitim alıp almadığının tespit edilemediği (Halbuki imzalı tutanak var 6 ay içerisinde 2 eğitim verildiğine dair)
- Risk analiz Raporu olmadığı (Halbuki İmzalı Risk Analiz Raporu mevcut)
-Gerekli uyarı levhalarının bulunduğu,
- Makineye ait koruyucu muhafaza kapaklarının olduğu,
- Emniyet Switchlerinin bulunduğu ancak ayar sırasında çalışmadığı belirtilmiş, (Kalıp değişim işleminde sensör boyutlarını operatör kendisi ayarlamaktadır)
-Kazanın makine kaynaklı ve dikkatsizlik yüzünden olduğu anlaşılmıştır olarak yazmıştır.

Sonuç ise İşveren ve İGU' nun %90 kusurlu olduğu kanaatine varmıştır.

Şubat 2021 tarihinde Mahkeme vardır. Bundaki sonraki süreçle ilgili neler yapılabilir? Öncelikle Bilirkişi raporuna itiraz mı edilmelidir. Ya da mahkeme süreci beklenilmeli imzalı eğitim evrakları, RD Raporu, Tespit Öneri nüshaları ile mahkemede açıklama mı yapılmalıdır?

Daha önce böyle bir olayla karşılaşanlar yardımcı olursa sevinirim.
Öncelikle geçmiş olsun.
İlettiğiniz bilgiler doğrultusunda koyu boyadığım 3 konu sizin için yapılan hukuki soruşturmada dikkate alınacaktır/alınmıştır.
1) Çalışanın temel ve çalışacağı makineye özgü riskleri içeren isg eğitimlerini alıp almadığı,
2) Risk Analizi raporu olup olmadığı, Risk analizi raporunda ve/veya Onaylı tespit öneri defterinde kazaya kök neden olan hususla ilgili tespit/risk/öneri bulunup bulunmadığı,
3) Emniyet switch sisteminin yeterliliği ve bu hususta varsa sizin yapmış olduğunuz tespitler.

İlk etapta Eğitim ve Risk Analiz Raporu için eksik belirtilen hususlar ile ilgili geçerli evraklarınız mevcut ise Bilirkişi Raporuna itiraz ediniz. İtiraz dilekçenize ek olarak İlgili eğitim ve Risk Analizi dokümanının nüshalarını ekleyiniz. Bu hususlarla ilgili itirazınıza dair yeni bilirkişi ataması yapılır veya sunduğunuz belgeler (belirttiğiniz gibi gerekli belgeler mevcut ise...) geçerli kabul edilerek sorumlu tutulmazsınız (bir süre değerlendirme sürer ama...)

3.belirttiğim hususla ilgili durum; mevcut makineye, uygulama şekline ve uygulanan prosedüre göre biraz gri gibi... Abkant preslerde işlenecek parça ve kalıba göre ayarlanabilir emniyet switch sistemleri "çalışanın insiyatifinde ve hataya açık (ayarları unutulabilir)" uygulamalar olduğundan yeterli emniyet donanımını sağlamada yetersiz görülebilir ! Bu durum, vakayı inceleyecek Bilirkişinin teknik bilgi/donanımı veya tecrübesine göre yorumlamasıyla değişkenlik gösterebilir! Yeterli de görebilir... Burada emniyet swich sisteminin ayarlanması ile ilgili; Sağlık-Güvenlik işaretleri (uyarı levhaları), güvenli çalışma talimatı tebliği, kişiye verilen eğitimler, kazazedenin beyanı, kazazedenin iş tecrübesi vs... gibi faktör ve/veya belge olarak sunulabilecek dokümanlar yine değerlendirmede etkin olacaktır. Makine Emniyeti yetersiz görülmesi durumunda bu hususla ilgili "uygunsuzluk/önleyici faaliyet tebliği veya risk tespiti/önleyici-düzeltici faaliyet tebliği" yapıp yapmadığınıza bakılacaktır ki burada eksikliğiniz varsa maalesef sorumlu tutulabilirsiniz.

İşinizin devam ettiğini düşünerek Abkant Preslerde doğru emniyet tedbirleri/uygulamalar hususunda aşağıda belirttiğim dokümanı incelemenizi öneririm.

İyi çalışmalar, Geçmiş Olsun.

www.mmo.org.tr/sites/default/files/231-250.pdf
 

Uzmanasor

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
29 Ocak 2019
Mesajlar
158
Tepki puanı
223
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (A)
bilirkişi raporuna itiraz ederseniz ek rapor istenecektir. Elinizdeki dokümanlarda eksik yoksa sorun çözülür.

Bir diğer konuda ilk çalıştığım işyerinde fabrikada bulunan makina gruplarına göre özel eğitimler hazırlamış ve çalışanlara eğitim vermiştim. Tavsiye ederim sonuçta makina kullanım talimatlarına doğru düzgün bakan yok. Ayrıca sonraki süreçte tüm makinların üzerine makina kullanım talimatlarını astırmış ve Okudum, anladım diye imza altına almıştım. Bana sorarsanız ülkemizde yaşanan iş kazalarının en büyük sebebi Bakanlığın bizlerden isteği Temel iş sağlığı ve güvenliği eğitimi'nin saçma sapan olması. Adamın yaptığı işle alakalı olmayan birçok konu var.
ben yaptığım eğitimlerde bakanlığın bize söyledği konulardan ziyade yaptığı iş ve kullandığı makinaya özgü eğitimler veriyorum.
Fabrikada Ahşap işleri bölümü, Kaynak bölümü, montaj bölümü, soğuk şekillendirme bölümü, çelik merkezi, toz boya gibi bölümler var,
Verdiğim eğitimlerin başlıkları ise

Kaynak İşlerinde Tehlikler ve Korunma Yöntemleri,
Ahşap İşleme İşlerinde Tehlikeler ve Korunma Yöntemleri, gibi, gibi

Ama imza altına alırken hem Temel ihemde bu özel eğitimler için iki tane imza listesi imzalatıyordum.

Tavsiye ederim.
 

İşGüvUzman

Deneyimli Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
5 Ara 2012
Mesajlar
675
Tepki puanı
865
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Verilen cevaplar, aslında hep aynı odak noktasında birleşmekte. İş kazası öncesinde ve sonrasında yapılacaklar;

Öncesinde; Proaktif yaklaşım sergilenmelidir. Risk analizleri tüm detayları kapsayacak şekilde yapılmalı ve takip edilmelidir. Eğitimler eksiksiz verilmeli ve kayıtları arşivlenmelidir. Saha denetimleri sürekli gerçekleştirilmelidir. Tüm saptamalar belgelenerek, kurumsal e-posta ile elektronik ortamda veya tespit öneri defteri ile bildirim yapılmalıdır. Çalışma ortamına yeter derecede uyarı levhaları, çalışma talimatları asılmalıdır. Kısaca İşin niteliği ve özelliğine göre, olursa ne olur mantığı ile hareket ederek, önlemler işverene önerilmelidir.

Sonrasında; Reaktif yaklaşımla, yanaşanmış iş kazasına sebebiyet vermiş detaylar analizlenmelidir. (Neden oldu, nasıl oldu, ne yapılabilirdi, ne yapılamadı gibi başlıklar sorgulanmalıdır) Yapılmış tüm çalışmalar belgelenmelidir. İş kazasına sebebiyet verecek iş emrinin kim tarafından (iş organizasyon şeması burada önemlidir) verildiği sorgulanmalıdır. İfade vermek üzere ilk kez gidildiğinde, İş kimlikleri ve pozisyonları amir kim, üst çalışan kim, danışman kim tek tek vurgulanmalı ve belgelendirilmelidir. Özellikle eğitim tutanakları eksiksiz sunulmalıdır. Kısaca, kaza analiz raporu, Risk analizi, Eğitim tutanakları, Çalışma talimatları, İş organizasyon şeması (varsa ticari sicil gazetesinde resmi işveren vekilinin kim olduğunu gösteren imza yetkilisi iş amirinin atama yazısı), varsa şirket içi atama yazıları, Resimler, Varsa şahit ifadeleri, Varsa kamera kayıtları.. Listeyi uzatmak mümkün. Lakin dosyaya konulmayacak belgelerin yok kabul edileceğini atlamamak gereklidir.

Sonuç olarak, İş Güvenliği Uzmanının görevi yönetmeliklerle belirlenmiştir. Esas görevi danışmanlık ve rehberlik etmektir. Maalesef ifade alan memurlar bu önemli kısmı atlamakta ve direkt olarak İşveren Vekili sıfatını İş Güvenliği Uzmanına yapıştırmaktadır. Vede maalesef ki bazı Bilirkişiler!.. Ömrü hayatında sahalara inmeden sadece Üniversitesindeki masasından bu önemli kısmı atlamaktadır. İfadeler sonucunda, İş güvenliği Uzmanı arkadaşımızda, kendisine yapışmış olan bu yaftadan kurtulamamaktadır. Elbette tüm bunlar zamanla oturuyor. Ve tecrübe dediğimiz başlıkta bu değilmi zaten. Sadece Yüksek lisans ile belge alarak sıfır tecrübe ile Rezidans İnşaatına veya Madene Veya Köprü İnşaatına veya Patlayıcı depolarına-İmalathanelerine bakan tecrübesiz arkadaşım biranda yapayalnız kalabilmektedir. Bilmeyen!.. bilirkişilerin keşif yapmaksızın/sorgulamaksızın hükümleri altında ezilmemek için her daim hazır olmak gerekir.

Saygılar..
 

erkan4109

Acemi Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
22 Eyl 2020
Mesajlar
1
Tepki puanı
1
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Verilen cevaplar, aslında hep aynı odak noktasında birleşmekte. İş kazası öncesinde ve sonrasında yapılacaklar;

Öncesinde; Proaktif yaklaşım sergilenmelidir. Risk analizleri tüm detayları kapsayacak şekilde yapılmalı ve takip edilmelidir. Eğitimler eksiksiz verilmeli ve kayıtları arşivlenmelidir. Saha denetimleri sürekli gerçekleştirilmelidir. Tüm saptamalar belgelenerek, kurumsal e-posta ile elektronik ortamda veya tespit öneri defteri ile bildirim yapılmalıdır. Çalışma ortamına yeter derecede uyarı levhaları, çalışma talimatları asılmalıdır. Kısaca İşin niteliği ve özelliğine göre, olursa ne olur mantığı ile hareket ederek, önlemler işverene önerilmelidir.

Sonrasında; Reaktif yaklaşımla, yanaşanmış iş kazasına sebebiyet vermiş detaylar analizlenmelidir. (Neden oldu, nasıl oldu, ne yapılabilirdi, ne yapılamadı gibi başlıklar sorgulanmalıdır) Yapılmış tüm çalışmalar belgelenmelidir. İş kazasına sebebiyet verecek iş emrinin kim tarafından (iş organizasyon şeması burada önemlidir) verildiği sorgulanmalıdır. İfade vermek üzere ilk kez gidildiğinde, İş kimlikleri ve pozisyonları amir kim, üst çalışan kim, danışman kim tek tek vurgulanmalı ve belgelendirilmelidir. Özellikle eğitim tutanakları eksiksiz sunulmalıdır. Kısaca, kaza analiz raporu, Risk analizi, Eğitim tutanakları, Çalışma talimatları, İş organizasyon şeması (varsa ticari sicil gazetesinde resmi işveren vekilinin kim olduğunu gösteren imza yetkilisi iş amirinin atama yazısı), varsa şirket içi atama yazıları, Resimler, Varsa şahit ifadeleri, Varsa kamera kayıtları.. Listeyi uzatmak mümkün. Lakin dosyaya konulmayacak belgelerin yok kabul edileceğini atlamamak gereklidir.

Sonuç olarak, İş Güvenliği Uzmanının görevi yönetmeliklerle belirlenmiştir. Esas görevi danışmanlık ve rehberlik etmektir. Maalesef ifade alan memurlar bu önemli kısmı atlamakta ve direkt olarak İşveren Vekili sıfatını İş Güvenliği Uzmanına yapıştırmaktadır. Vede maalesef ki bazı Bilirkişiler!.. Ömrü hayatında sahalara inmeden sadece Üniversitesindeki masasından bu önemli kısmı atlamaktadır. İfadeler sonucunda, İş güvenliği Uzmanı arkadaşımızda, kendisine yapışmış olan bu yaftadan kurtulamamaktadır. Elbette tüm bunlar zamanla oturuyor. Ve tecrübe dediğimiz başlıkta bu değilmi zaten. Sadece Yüksek lisans ile belge alarak sıfır tecrübe ile Rezidans İnşaatına veya Madene Veya Köprü İnşaatına veya Patlayıcı depolarına-İmalathanelerine bakan tecrübesiz arkadaşım biranda yapayalnız kalabilmektedir. Bilmeyen!.. bilirkişilerin keşif yapmaksızın/sorgulamaksızın hükümleri altında ezilmemek için her daim hazır olmak gerekir.

Saygılar..
merhaba
Bu güzel yazılı için çok teşekkür ederim gerçekten yol gösterici bir yazı olmuş
Bir nakliye şirketinin tır yükleme alanında tırın dorsesi ile yükleme rampası arasında bir kişi sıkışarak hayatını kaybediyor kisiinin sıkıştığı nokta tır dorsesinin arka kısmının en orta noktası yani kör nokta burada savcılık şoförü 1. Derecede adam öldürmekten suçluyor halbuki firmanın bu alanla ilgili hiç riskanalizi yok saha tedbirleri tam olarak alınmamış uyarı işaretleri yerden 60 santimetre yükseğe konulmuş tehlikeli bölgeler renkli boyalarla işaretlenmemiş etrafı çitile çevrilmemiş bu gibi durumda ölen kişi 1 derecede suçlu gösteriliyor bu konu hakkında yorumunuzu alabilir miyim
 

İşGüvUzman

Deneyimli Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
5 Ara 2012
Mesajlar
675
Tepki puanı
865
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
merhaba
Bu güzel yazılı için çok teşekkür ederim gerçekten yol gösterici bir yazı olmuş
Bir nakliye şirketinin tır yükleme alanında tırın dorsesi ile yükleme rampası arasında bir kişi sıkışarak hayatını kaybediyor kisiinin sıkıştığı nokta tır dorsesinin arka kısmının en orta noktası yani kör nokta burada savcılık şoförü 1. Derecede adam öldürmekten suçluyor halbuki firmanın bu alanla ilgili hiç riskanalizi yok saha tedbirleri tam olarak alınmamış uyarı işaretleri yerden 60 santimetre yükseğe konulmuş tehlikeli bölgeler renkli boyalarla işaretlenmemiş etrafı çitile çevrilmemiş bu gibi durumda ölen kişi 1 derecede suçlu gösteriliyor bu konu hakkında yorumunuzu alabilir miyim
Merhaba,

Olayı en baştan alta doğru sorgulamak gerekir, yorumlarıma geline;

1-) Olayı öncelikle canlandırmak gerekir. Tır dorsesi ana şaseden bağımsızdır ve ana şaseye tek noktadan bağlantılıdır. Dolayısı ile manevra zamanlarında, özellikle geri manevralarda işaretçi olması gerekir. Kazayı bağımsız düşünmek gerekir. Yorumlayabildiğim kadarı ile şoför, geri manevrada işaretsiz bir şekildedir. Kaza geçiren çalışan ise manevra sahasında kontrolsüz ve dalgın çalıştığı anlaşılmaktadır. Manevra yapan şoför bölgeyi tahminimce iyi bilmekte olup manevralarını özgürce ve özgüveni ile yapmaktadır. Kaza geçiren çalışan ise tam tersine ya bölgeyi bilmeyen birisi yada algısı az birisi.. Tüm faktörler yan yana geldiğinde. Şoför aracını kontrolsüzce ve işaretçi olmadan yapmakta iken dalgın çalışan işçi ise maalesef bulunduğu pozisyonu doğru konumlandıramadığından ötürü istenmeyen olay gerçekleşmiş durumda olduğu anlaşılmaktadır. Olayın oluş şekline göre yorumum budur.

2-) Olayda anladığım kadarı ile üst işveren alt işveren ilişkisi mevcuttur. Aralarında hukuksal ve sözleşmesel bağı bilemiyorum. Lakin var kabul ediyorum. Çünkü bu devirde sözleşmesiz, kontrolsüz bir şekilde saha içerisinde işleri taşere etmek çok ciddi bir hatadır. Üst işverenin işlerini iyice etüt etmek gerekir. Muvazaalı durum (yani esas işi yükleniciye havale edilmiş midir, sorgulanmalıdır) var mıdır. Muvazaa durumu yok ise aralarında yapılan sözleşme hangi boyuttadır (anahtar teslim iş sözleşmesi ile mi yapılmıştır yoksa belli bir kısmı mı taşere edilmiştir ). Üst işveren, alt işverenini sürekli olmak üzere kontrol denetime tabi tutmuş mudur ve bunların ispatları var mıdır. Tüm bu durumları iki tarafta belgelemelidir.

3-) Bu iki başlık etütleri sonrasında, kişi bazlı ve mevzuatsal detaylara bakmak gerekir. SGK, Zorunlu İSG eğitimleri, Sağlık taramaları yapılmış mıdır, Genel Risk analizleri (üst ve alt işverenin ikiside) yapılmış mıdır, Acil elem planları (üst ve alt işverenin ikiside) yapılmış mıdır, çalışanları uyarmak adına, işaret yönetmeliğine uygun şekilde uyarı-ikaz levhaları tam olarak montajlanmış mıdır. Bölgede Profesyonel İSG personeli varmıdır. Bu benzer tüm aksiyonların alınıp alınmadığına hem üst işveren için hemde alt işveren için bakılmalıdır.

Can kaybı maalesef tüm taraflar için üzücü ve sonuçları ağır. Bu sebeple üçlü olarak sulh sağlanması en doğru yoldur. Kişilerde hata aramak yerine ortak akıl ile ikili üçlü iletişim kanalları ile çözüme gidilmesi doğru yöntemdir. Bölgede eğer ki İSG personeli saha kontrol denetimlerini eksiksiz yapsa idi, saha görevlilerine yeter sayıda uyarı verilse idi, hem alt hem üst işveren mevzuatsal sorumluluklarını tam olarak yerine getirmiş olsa idi ve sahada 7/24 kontrol denetim mekanizması eksiksiz işletilebilir olsa idi. Emin olun kimse birinci derece olaydan bahsetmezdi. Tam detayları bilememekle birlikte kök neden olarak üst-alt işveren ilişkisi içinde olayı yorumlardım.

Umarım sonuç en az hasarla üç taraf içinde neticelenir.

Saygılar.
 

ilkinpeker

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
6 Şub 2013
Mesajlar
221
Tepki puanı
659
Medeni hal
Evli
Meslek
İşyeri Hekimi
Genel kanı ile, ilk ifade alan mamurlar, İş Güvenliği Uzmanını, İşveren Vekili olarak görüyor ve ifadeyi de bu minvalde aktarıyor. İfade verilirken veya mahkemelerde, İşveren vekili olmadığınızı, İşyerine özgü görevlendirme organizasyon şemasını sununuz. Çünkü Yasa İşveren ve İşveren Vekillerini eşdeğer sorumlu tutmaktadır. İş Güvenliği Uzmanı, İşveren vekili olmadığını, İcra makamı olmadığını, danışma ve öneri makamı olduğunu kanıtlamalıdır. Sizin sıkıntınızın ana sebebi budur. Eğer mahkeme bitmediyse, bu işe özgü organizasyon şemasına ulaşarak kanıt olarak dikkate alınmasını talep ediniz.

Şimdiden geçmiş olsun.
23 Nisan 2015 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 29335​
KANUN
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN
HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN
Kanun No. 6645 Kabul Tarihi: 4/4/2015
MADDE 1 –
20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“(2) İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir.


Hocam bu noktada bir çeşit paradoksal konuma düşüyoruz. Mevzuat işveren adına hareket eden herkesi işveren vekili olarak görüyor. İGU da işveren tarafından görevlendiriliyor. Ayrıca İGU'nun yönetmelikle sorumlulukları belirlenmiş ve yönetmelik bir bakıma İGU'yu işveren vekili sıfatına düşürmemeye İşveren vekili/vekilleri ile çalışanlar arasında bağımsız bir noktaya oturtmaya çalışıyor. Bu durumda yazdığım üstte yazdığım 2. cümle ile çelişiyor.

Yani başka hangi işte bu kadar gri alan vardır bilemem.

İGU'nun işveren adına değil de mevzuat adına görev yapan biri olarak kabul edilmesi ana çaba olursa sanki bizler açısından avantajlı olacak.
 
Üst
!!! Reklam Engelleyici Tespit Edildi !!!

Reklam Engelleyici Kulladığınız Tespit Edildi !

Sitemiz geçimini reklam gelirlerinden kazanmaktadır. Bundan dolayı Ad Block gibi reklam engelleyicilerin kullanılmasına izin verilmemektedir. Anlayış göstererek bu site için reklam engelleyicinizi devredışı bıraktığınız için şimdiden teşekkür ederiz.

Devredışı bıraktım, siteyi gezmeye devam edebilirim.