Ah, memleketin tekstil sektörü, bir yanda makinelerin gürültüsü bir yanda 64 yaşındaki teyzenin alın teri... Şimdi durumu özetleyelim: Çalışanın sağlık muayenesi tamam, EK-2 formu doldurulmuş, İSG eğitimi verilmiş. Tebrikler, mevzuatın sınırlarını zorlama yolunda önemli bir aşamayı geçmişsiniz!
Ama durun, yeter mi? Tabii ki yetmez. Çünkü mevzuat sadece giriş kapısı, asıl mesele vicdan!
Şimdi bir düşünelim: 64 yaşında bir teyzeye iş yerinde “nasıl ölmez” diye strateji belirlemek mi, yoksa “nasıl rahat eder” diye bir sistem kurmak mı daha doğru? İş kazası ihtimali düşünerek tedirgin olmak yerine, teyzenin çalışma koşullarını
“insan gibi” düzenlemek lazım. Daha az yorulsun, daha fazla gülsün, en önemlisi de eve dönsün.
Belki de şu soruyu sormalısınız: “64 yaşında biri bu işi yapmak zorunda mı?” Eğer yapıyorsa, yanında bir sandalye, bir bardak su ve çalışabileceği hızda iş yükü sağlamak size düşer. Hâlâ içiniz rahat değilse, İSG uzmanını alın, bir güzel sandalyeye oturtup bu sorunu çözüp çözmediğini bir de ona sorun. Mevzuat okudum deyip vicdan kapatılmaz.
Şimdi diyelim ki teyze çalışmaya devam etmek istiyor – çünkü şartlar malum, herkes için emeklilik hayatı hayal. Sizin yapmanız gereken, mevzuatı sadece bir kalkan değil, aynı zamanda bir rehber olarak kullanmak. Şöyle ki:
- EK-2'de yazan “uygundur” ibaresi bir sihirli değnek değil. Teyzenin sağlık raporu varsa, bu onun her işi yapabileceği anlamına gelmez. Hangi işleri yapamayacağını da raporla birlikte düşünün. Örneğin, “uzun süre ayakta duramaz” diyorsa, işi planlayıp ona göre bir görev dağılımı yapın. Ama “ayakta durabiliyor” diye tüm mesai boyunca yerinden kıpırdatmazsanız, vicdanlar biraz rahatsız olabilir.
- Makine sesini düşünün. Şimdi bir tekstil atölyesi: gürültü, pamuk tozu, titreşim. Eğer ortam zaten insan sağlığını yıpratan bir yerken, siz teyzenin kulaklık takıp geçiştirmesini bekliyorsanız, bir düşünün bakalım: Sizin orada bir gün çalışmanız gerekse nasıl bir önlem istersiniz?
- Molaları artırın. Mevzuatta bir şey yazmasa bile, yaşlı bir çalışan için daha sık dinlenme fırsatları sağlamak kimsenin size dava açmasını sağlamaz. Hatta iyi bir işveren olduğunuzu söylerler, şaşırmayın.
- Psikolojik olarak destek olun. Belki teyze ekonomik zorunluluktan çalışıyor. Şimdi bu yaşta “her gün işteyim” demek kolay değil. Onun için birkaç empati dolu sohbet, biraz da moral desteği verebilir. Belki dertleşmek bile yükünü hafifletir.
Son olarak, teyze işyerinde bir sağlık sorunundan ötürü vefat ederse, bu iş kazasına girer mi?
Evet, girer. Çünkü iş kazası tanımı, işyerinde ya da iş sebebiyle oluşan ölüm veya yaralanmayı kapsar. Ama mesele şu: İş kazası tanımını öğrenip olay sonrası savunma hazırlamak mı, yoksa kazayı engellemek mi daha önemli? Mevzuat diyor ki: “Önlemek asıl amaç.” İşte bu yüzden mevzuatı vicdanınızla birleştirin ve teyzenin hikâyesine mutlu bir son yazın.
Unutmayın: Ölümleri tartışmak yerine yaşamı güzelleştirmek her zaman daha iyi bir tercih!
Yaşlı Teyze ve “Modern” İş Dünyası
Teyzenin çalışmaya devam etmesi, sizin işyerinizin bir "yaşam alanı mı, yoksa sadece iş üreten bir makine mi" olduğunun turnusol kağıdı aslında. Çünkü 64 yaşında bir çalışanın işte tutunabilmesi için sizden beklentisi sadece bir EK-2 formu ve İSG eğitimi değil. Yoksa kanun gereği doldurulmuş formlar teyzeyi koruyacak olsa, herkes elindeki evrakları kalkan gibi tutup iş güvenliği problemini çözerdi.
Şimdi, teyzeyi gerçekten koruyacak şeylere bakalım:
- İş Tanımı ve Görevler:
- “Teyze, sen bunu yap, arkası bizde!” demek yerine, gerçekten işin detaylarını inceleyin. Örneğin, iplik taşımaktan mı sorumlu? O zaman taşıma işini otomatikleştirin veya ona hafif işler verin. Yoksa “zaten alışmıştır, annelerimiz de bu yaştaydı, çalışıyordu” klişesiyle olmaz bu iş.
- Sağlık ve Destek:
- İşyeri hekiminin “çalışabilir” raporu bir başlangıç. Ama rapor, teyzenin tansiyonu fırlayınca ne yapacağınızı söylemez. Orada siz devreye girmelisiniz: İlk yardım eğitimi alan çalışanlar var mı? Acil bir durumda hızlı müdahale için hazırlıklı mısınız?
- Çalışma Şartları:
- “E, biz burada herkesle aynı muamele yapıyoruz” diyorsanız, hata yapıyorsunuz. Çünkü 64 yaşındaki biriyle 25 yaşındaki biri aynı fizyolojik kapasiteye sahip değil. Teyzeye özel mola planı, ergonomik çalışma alanı, hafifletilmiş iş yükü gibi ayrıcalıklar sunmak size bir şey kaybettirmez. Hatta belki kazandırır: İnsanlığınızı.
- Uzun Vadeli Önlemler:
- Teyzeyi koruyalım derken diğer çalışanları unutmayın. Bugün teyze için yaptığınız düzenlemeler, yarın genç çalışanların da faydasına olacak. Gürültü azaltıcı kulaklık, ergonomik tezgâhlar, düzenli sağlık taramaları sadece bir kişiyi değil, tüm işyerini daha sağlıklı hale getirir.
Biraz da Gerçekçilik
Şimdi bir de işin özüne inelim:
Teyze neden çalışıyor? Muhtemelen ekonomik zorunluluk. Yani çalışmak onun için bir tercihten ziyade bir zorunluluk. Ama burada sizin rolünüz devreye giriyor. İşveren olarak sizin ona sağlayacağınız her kolaylık, sadece yasal bir zorunluluk değil, insani bir görevdir. Ve unutmayın: Teyze orada sadece bir çalışan değil, belki bir anne, bir babaanne ya da bir komşu.
Mevzuata boğulmadan bir empati molası verin ve sorun kendinize:
“Bu yaşta biri için çalışmak mı zor, çalışırken değer görmek mi?” İşte bunun cevabını bulduğunuzda, mevzuat zaten kendiliğinden yolunu bulur.