Haber : Sakarya'daki Havai Fişek Fabrikasında Patlama Davasında Karar

Mehmet Gençoğlu

TÜİSAG Çalışma Birimi
Moderatör
Katılım
22 May 2012
Mesajlar
417
Tepki puanı
599
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)

Sakarya'nın Hendek ilçesinde 7 işçinin hayatını kaybettiği, 127 kişinin de yaralandığı havai fişek fabrikası patlamasıyla ilgili davada 7 sanığa, 6 yıl 8 ay ile 16 yıl 3 ay arasında hapis cezası verildi.​

Hendek'te 3 Temmuz 2020'de bir havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada 7 işçi yaşamını yitirdi, 127 kişi de yaralandı. Olayın ardından Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada patlamada ihmali olduğu öne sürülen fabrika sahibi Yüksel Coşkun, fabrika sorumlu müdürü A.A., fabrika müdürü ve genel ustabaşı Hasan Ali Velioğlu, genel ustabaşı E.Ö., iş güvenliği uzmanı A.B., sorumlu personel A.Ç. ve A.R.E.C. hakkında 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 2'şer yıl 8'er aydan 22'şer yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davada fabrika sahibi Yüksel Coşkun ile genel ustabaşı Hasan Ali Velioğlu tutuklu yargılanıyor.
'OLASI KASIT’ DURUMU İÇİN SON SAVUNMALAR YAPILIYOR
Ferizli ilçesindeki Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri duruşma salonundaki davanın 8'inci duruşması, sabah saatlerinde. Sakarya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, önceki duruşmalarda savcının mütalaasını açıklamasının ardından tarafların savunmaları ve bazı belgelerin mahkeme heyetine teslimi istendi.
Son duruşmada şikayetçi avukatlarının 2'si tutuklu 7 sanığın suçlarının 'olası kasıt' üzerinden değerlendirilmesi talebini göz önünde bulundurdu. Mahkeme heyetinin bu tutumunun ardından her iki tarafın avukatları 'olası kasıt' değerlendirmesi nedeniyle mahkeme heyetinden ek süre talep etti. Talebin kabul edilmesinin ardından taraflar, bugün duruşma salonuna gelerek mahkeme heyetine son savunmalarını yaptı. Önceki duruşmalara SEGBİS üzerinden katılan tutuklu sanıklar, tutuksuz sanıklarla birlikte mahkeme salonunda hazır bulundu.
FABRİKA SAHİBİ SAVUNMA YAPTI
Duruşmada sanıkların ek savunmaları alındı. Patlamada ihmalleri olmadığını öne süren tutuklu sanık fabrika sahibi Yaşar Coşkun, "Vefat eden çalışma arkadaşlarıma Allah'tan rahmet diliyorum. Tabi bu son konuşma ama savunmamızı vereceğiz ve bizi kimse susturamayacak. Kendimizi savunmak bizim en doğal hakkımız. Her duruşmadan sonra tüm dökümleri inceliyorum. Kimseyi öldürmedik, 200 kişiye istihdam sağlayan bir yeriz" dedi.
Fabrikada her türlü önlemi aldıklarını belirten Yaşar Coşkun, "Bunun bir iş cinayeti olduğu söylenmiş. 55 senelik fabrika burası, binlerce insan çalıştırmış burası. 'Örgüt kurmuşuz' diye ithamlarda bulunuldu. Fabrika, Avrupa standartlarının üstünde bir fabrikadır. Bu fabrikayı istediğiniz şekilde kuramıyorsunuz. O yüzden mütalaanın hepsi asılsız, benim anlattığım tüzüğe göre hiçbir değeri yoktur" diye konuştu.
Savunmaların ardından mahkeme heyeti, kararını açıkladı.
FABRİKA SAHİPLERİNE 16 YIL 3'ER AY HAPİS CEZASI
Mahkeme heyeti iş güvenliği uzmanı Aslı Bozkurt’a, sorumlu personel Ahmet Çağrıcı’ya, genel ustabaşı Erşan Öztürk’e, fabrika sorumlu müdürü Asiye Angın’a ‘Bilinçli ve taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 6 yıl 8’er ay, genel ustabaşı Hasan Ali Velioğlu’na 12 yıl 6 ay, fabrika sahipleri Yaşar Coşkun ve Ali Rıza Ergenç Coşkun’a ise 16 yıl 3’er ay hapis cezası verilmesine karar verdi. Tutuklu yargılanan Hasan Ali Velioğlu verilen kararın ardından tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak tahliye edildi.

Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/...fabrikasinda-patlama-davasinda-karar-42013151
 

Mehmet Gençoğlu

TÜİSAG Çalışma Birimi
Moderatör
Katılım
22 May 2012
Mesajlar
417
Tepki puanı
599
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Arkadaşlar merhaba,
Forumumuzda bu kararın tartışılması çok önemlidir, sessiz kalıp görmezden gelmemeliyiz.
İş güvenliği uzmanlarının bu cezalara çarptırılması hakkında neler düşünüyorsunuz, bu konuda ortak bir şekilde sesimizi nasıl duyurabiliriz?
 

kmtugba87

TÜİSAG Çalışma Birimi
Moderatör
Katılım
24 Ağu 2013
Mesajlar
257
Tepki puanı
464
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Verilen karar son derece yersiz ve hukuka aykırı şekildedir. Bildiğim kadarıyla Aslı Bozkurt OSGB bünyesinde çalışan ve haftanın belli günleri firmaya giden bir İGU. Böyle bir durumda cezanın İGU ya kesilmesi son derece düşündürücüdür. Verilen karar İş Güvenliği alanında çalışan herkesi ilgilendirmekte ve kaygı vericidir.
OSGB gibi sömürü düzeninde çalışan bir personelin bu konuda bir sorumluluğu olmadığı gibi hüküm giymesi de bizleri yaralamıştır. Bu konuda başlatılan ve Aslı Bozkurt'un serbest bırakılması için açılan imza kampanyasına change. org üzerinden katılım önemlidir. Kamuoyu baskısı ile bir çok karar düzeltilmiş ve davalar tekrar görülmeye başlanmıştır. Asli görevi rehberlik yapmak olan biri Bilinçli ve taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan yargılanamaz. Bu utanç hepimizindir.

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARININ GÖREV, YETKİ, SORUMLULUK VE EĞİTİMLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK' bakalım.


da görev yapacak diğer mesleklere sahip iş güvenliği uzmanlarının belirlenmesine dair usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.

İş güvenliği uzmanlarının görevleri

MADDE 9
– (1) İş güvenliği uzmanları, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür:

a) Rehberlik;

1) İşyerinde yapılan çalışmalar ve yapılacak değişikliklerle ilgili olarak tasarım, makine ve diğer teçhizatın durumu, bakımı, seçimi ve kullanılan maddeler de dâhil olmak üzere işin planlanması, organizasyonu ve uygulanması, kişisel koruyucu donanımların seçimi, temini, kullanımı, bakımı, muhafazası ve test edilmesi konularının, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına ve genel iş güvenliği kurallarına uygun olarak sürdürülmesini sağlamak için işverene önerilerde bulunmak.

2) İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirmek.

3) İşyerinde meydana gelen iş kazası ve meslek hastalıklarının nedenlerinin araştırılması ve tekrarlanmaması için alınacak önlemler konusunda çalışmalar yaparak işverene önerilerde bulunmak.

4) İşyerinde meydana gelen ancak ölüm ya da yaralanmaya neden olmayan, ancak çalışana, ekipmana veya işyerine zarar verme potansiyeli olan olayların nedenlerinin araştırılması konusunda çalışma yapmak ve işverene önerilerde bulunmak.

b) Risk değerlendirmesi;

1) İş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapılmasıyla ilgili çalışmalara ve uygulanmasına katılmak, risk değerlendirmesi sonucunda alınması gereken sağlık ve güvenlik önlemleri konusunda işverene önerilerde bulunmak ve takibini yapmak.

c) Çalışma ortamı gözetimi;

1) Çalışma ortamının gözetiminin yapılması, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı gereği yapılması gereken periyodik bakım, kontrol ve ölçümleri planlamak ve uygulamalarını kontrol etmek.

2) İşyerinde kaza, yangın veya patlamaların önlenmesi için yapılan çalışmalara katılmak, bu konuda işverene önerilerde bulunmak, uygulamaları takip etmek; doğal afet, kaza, yangın veya patlama gibi durumlar için acil durum planlarının hazırlanması çalışmalarına katılmak, bu konuyla ilgili periyodik eğitimlerin ve tatbikatların yapılmasını ve acil durum planı doğrultusunda hareket edilmesini izlemek ve kontrol etmek.

ç) Eğitim, bilgilendirme ve kayıt;

1) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin ilgili mevzuata uygun olarak planlanması konusunda çalışma yaparak işverenin onayına sunmak ve uygulamalarını yapmak veya kontrol etmek.

2) Çalışma ortamıyla ilgili iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları ve çalışma ortamı gözetim sonuçlarının kaydedildiği yıllık değerlendirme raporunu işyeri hekimi ile işbirliği halinde EK-2’deki örneğine uygun olarak hazırlamak.

3) Çalışanlara yönelik bilgilendirme faaliyetlerini düzenleyerek işverenin onayına sunmak ve uygulamasını kontrol etmek.

4) Gerekli yerlerde kullanılmak amacıyla iş sağlığı ve güvenliği talimatları ile çalışma izin prosedürlerini hazırlayarak işverenin onayına sunmak ve uygulamasını kontrol etmek.

5) (Ek:RG-11/10/2013-28792) Bakanlıkça belirlenecek iş sağlığı ve güvenliğini ilgilendiren konularla ilgili bilgileri, İSG KATİP’e bildirmek.

d) İlgili birimlerle işbirliği;

1) İşyeri hekimiyle birlikte iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla ilgili değerlendirme yapmak, tehlikeli olayın tekrarlanmaması için inceleme ve araştırma yaparak gerekli önleyici faaliyet planlarını hazırlamak ve uygulamaların takibini yapmak.

2) Bir sonraki yılda gerçekleştirilecek iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili faaliyetlerin yer aldığı yıllık çalışma planını işyeri hekimiyle birlikte hazırlamak.

3) Bulunması halinde üyesi olduğu iş sağlığı ve güvenliği kuruluyla işbirliği içinde çalışmak,

4) Çalışan temsilcisi ve destek elemanlarının çalışmalarına destek sağlamak ve bu kişilerle işbirliği yapmak.
 

guillotinevalve

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
25 Nis 2021
Mesajlar
60
Tepki puanı
21
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (C)
Bu yaşanan olaylar bizim gibi mesleğe yeni girenleri gerçekten derinden etkiliyor. Bu mesleğe gönül vermek isterken gençliğimizi, hayatımızı hiç etmek istemiyoruz. İlgili bakanlıklar ivedilikle bir değişikliğe gitmeli bu konuda.
 

muratigu

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
4 Şub 2014
Mesajlar
34
Tepki puanı
21
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Meslektaşımıza yapılan büyük haksızlıktır. Bilirkişi raporuna ulaşabilirsek bu kararın böyle oluşmasındaki yanlışlıkları görebilir ileride yapılacak çalışmalarda ve istemesek de yapacağımız savunmalarda bu yanlış bilgilendirmelere önceden hazırlıklı olabiliriz. meslektaşımıza karşı kullanılan olay örgüsünü çok iyi anlamalıyız. Yarın bizimde başımıza gelebileceğini unutmayalım. ve elimizden gelen desteği verelim arkadaşlar.
 

Hüseyin Çitçi

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
14 Ocak 2015
Mesajlar
302
Tepki puanı
590
Medeni hal
Belirtilmedi
Meslek
İş Veren
Meslektaşımıza yapılan büyük haksızlıktır. Bilirkişi raporuna ulaşabilirsek bu kararın böyle oluşmasındaki yanlışlıkları görebilir ileride yapılacak çalışmalarda ve istemesek de yapacağımız savunmalarda bu yanlış bilgilendirmelere önceden hazırlıklı olabiliriz. meslektaşımıza karşı kullanılan olay örgüsünü çok iyi anlamalıyız. Yarın bizimde başımıza gelebileceğini unutmayalım. ve elimizden gelen desteği verelim arkadaşlar.
Öncelikle hayatlarını kaybedenlere Allah rahmet eylesin, yakınlarının da yardımcısı olsun.
Aslı Bozkurt kardeşimize de Allah sabır versin yardımcısı olsun.

Ben biraz farklı düşünen, eksikliği önce kendimde arayan birisi olarak değerlendiriyorum. Mekan, kişiler, deliller vb detayları bilmeden yorum yapamam haksızlık yapıldı diyemem
Çok dikkat etmenizi rica ederim, yönetmelikte kullanılan " tavsiyelerde bulunur" fiilinin önünü ve arkasını iyi değerlendirin, bu noktada herkes hata yapıyor.

Yapılan en büyük hata, olay, konu, faaliyet, çalışma... bakıp işin tamamını algıladığını zanneden bir zihniyet hakim. Bilgi, tecrübe ve zekanızın imkan verdiği kadarını görebilir anlayabilirsiniz. Bulaşıcı hastalık daha önce ADP dosyalarında yok muydu? Ülkemize sirayet etmese bile Pandemi son 20 yılda 4-5 kez yaşanmadı mı? Kurumlarda maşallah Covid'le ilgili herşey doldu taştı ama gıda zehirlenmesi, travma tahtası, paspas, kazan dairesi içinde C sınıfı yangın tatbikatı... hakkıyla var, uygulanıyor, mevcut... 30 farklı ADP başlığından kaçı doğru ele alınıyor?

20 sene boyunca 4,5'tan 5 al geç sistemiyle eğitilmiş bir toplumuz. ilk orta lise üniversite, mühendis olduk yetmedi İGU olduk. ama yapılan çalışmalar ortaokul öğrencisi gibi kopyala yapıştırla hallediliyorsa ne başarı nede itibar bekleyin. Risk analizi yapmayı bilmeyip, yapmış olan var mı üzerinde birkaç değişiklik yapsam yeter diye hareket eden bir kurumun ne ADP'si ne talimatları, ne tahliye planları nede tatbikatları doğru olamaz.

Bakanlıkta yaptığım toplantıda bana "ilk olarak mevzuatı iyi öğren" tavsiyesi verilmişti. Hukuk eğitimimde olduğundan çok faydasını gördüm.
Yönetmelik diyorki riski belirle, riske karşı ADP belirle, bu ADP gereği önleyici tedbirini al, risk gerçekleşirse müdahale prosedürünü uygula
Uygulamada risk işyerinde nerede, o noktada KKD, müdahale envanteri vb nerede, kaçış yoluna etkisi ne bakmak yerine, yangın nedir? işyerinde yangın olursa ne yapılmalıdır ansiklopedik bilgiyi ADP dosyası yaparsanız ve uygulamada esas alırsanız kaçınılmaz sonuçlarla mutlaka karşılaşırsınız.

Ankara'da bir okulda yaşanan ölüm kazada mahkeme sunulan risk analizi, adp, talimat ve tahliye planlarını "yetersiz/mevzuata uygun değil" olarak red etti. bunun gibi onlarca duyum aldım.

Türkiye genelinde edindiğim izlenim: (bazı kurum ve kişiler istisna.. )
- A kurumu böyle yapmış, bende benzerini yapsam olur, kopyalasam olur
- Denetlemede kimse olumsuz birşey söylemedi (ya yutturduk der, yada doğru yapmışım der ama ölümlü davada mahkeme red eder)
- yönetmelik topu topu 3sayfa, konuyla ilgili 4 satırlık bilgi mevcut. (30'un üstünde yönetmelik birbiriyle bağlantılıyken olayı 4 satırla sınırlayanlar)
- daha ucuzu yok mu? (var, internetten bul, printer'dan çıktı al)
- fotokopi kağıdına bas selobantla yapıştır (nasılsa yırtılacak, 3 ay sonra değişir)
- internetteki şu talimatı kopyala yapıştır herkes öyle yapıyor
- bütçe yok, idare edin
- bina çok eski yapacak birşey yok, yıkım kararını bekliyoruz
- bu anlattıklarınız "mükemmeliyetçilik" bizim o kadarına ihtiyacımız yok
- al sana 5.000TL hepsine yetir
- 2side KKT söndürücü tüp biri 50TL diğeri 150TL niye pahalısını alacakmışım?
- Ahmet hocam sen bilgisayardan anlıyorsun, 2 dakika çiziversene kurumun parası boşa gitmesin yazıktır

Dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan birisi, İGU olarak işverenin doğru bilgilendirilmesi. İşveren doğru bilgilendirilmediğini, eksik/yanıltıcı bilgilendirildiğini idda edecektir, "ben bana yazılı verilen ne varsa yerine getirdim" dedi mi top İGU'nun elinde kalır. İGU tespit öneri çalışması yaptım, (1) X noktasında kullanılan gaz sebepli solunum zehirlenmesi riski mevcut, (2) Y noktasında kullanılan kimyasal sebepli deri zehirlenmesi riski var, (3) Z noktasında yemek pişiriminde gıda zehirlenmesi riski var, (4) T noktasında tesis saha çalışmalarında sürüngen, böcek sokması zehirlenme riski var, bu sebeple önleyici tedbirler olarak X Y Z T noktalarına önleyici tedbir talimatlarını asmamız, ilgili risklere karşı o noktalarda KKD ve müdahale envanteri a,b,c,d... bulundurmamız, risk gerçekleşirse yine ilgili noktalara müdahale prosedür talimatları asılması vede gereği acil durum ekipmanları olarak 1,2,3,4,5... bulundurulmalı, bu çalışmalar ADP dosyasında derlenmiştir, yıllık iş programına alınmıştır, bu konularda tanımlanmış acil durum ekiplerine ilgili tatbikat senaryoları verilmiştir, toplanan teklifler üzerinden yıllık bütçe oluşturulmuştur derse ve işveren bana doğru bilgi verilmedi iddasında bulunamaz. Puantaj cetvelinden, satın alınan malzeme faturalarına, tuvalet kapısındaki temizlik imza föyüne kadar herşey delil kapsamındadır, bunlardan birisinin bile eksikliği İGU'yü zor duruma düşürür. Hakkıyla ele almışsanız da endişe etmenize gerek yoktur.

Başka bir husus, X kurum, işveren İGU'den bilgi bekliyor, İGU ilçe müdürlüğünden 01 ekim 2021 güncellemesi gereği yapılması gerekenler için bilgi bekliyor. ilçe müdürlüğü, il müdürlüğünden yazı gelmesini bekliyor. il müdürlüğü bakanlık merkez teşkilattan yazı gelmesini bekliyor. Yönetmelik yayımlanmış, mahkemede işveren/vekil "şahsıma doğrudan bildirim yapılmadı" " bana böyle bir bilgi gelmedi" "OSGB/İGU söylemedi" diyebilir mi?

Pansiyon denetlemeleri yapılıyor, Pansiyon müdürü, Adana Yurt yangınından korktular kendi başlarına birşey gelmesin diye iş güzarlık yapıyorlar olarak değerlendiriyor. Denetimde talimat ve uyarı levhalarının yönetmeliğe uygunluğuna bakan kimse yok. renkli printer çıktısı selobantla her yerde mevcut.
Fabrika gıda üretim bölümü girişinde "hijyen bariyeri" mevcut dışarıdan bakınca bravo, içeriye girdiğinizde uygunsuzluklar saymakla bitmiyor.
Denetimde ışıklı acil durum yönlendirme levhasını "acil durum aydınlatması mevcut" olarak işaretlendiği , niteliğine bakılmaksızın uyarı levhası asılı mı evet/hayır işaretlemesi yapılan bir sistemde 4,5'tan 5 devam ediyor.

İGU, işyeri kuralları - iş güvenliği talimatı - kullanma kılavuzu ayrımını anlamadan, talimat var mı? "var her yere astım" demişse problem vardır.
Bedavaya aldığınız birşeyi çok sorgulamazsınız, para verdiğinizi sorgularsınız. Ucuza hallettim dediğinizi fazla kurcalamazsınız, pahalı olanda en ufak eksiklik veya kusuru hemen dile getirirsiniz.

Kendi çalışmalarımda tüm detayların mevzuat karşılığı mevcutken, bazı hususlar mevzuatta yer almasa bile gereklilik olarak gördüğümden ilave etmişimdir. Her seferinde acaba göremediğim bir husus var mıdır sorgusuyla ehil kabul ettiğim çok farklı kişi ve kurumlarla paylaşma ve görüş alma alışkanlığımın faydasını hep gördüm.

BYKHY madde 72-73 yanlış hatırlamıyorsam "Çıkış" ve "Acil Çıkış" farklıdır diye büyük harflerle yazmış. acil çıkışların yangın korumalı ve korumasız olanlarının da tarifini yapmış, ama biz inatla [yangın merdiveni=acil çıkış] olarak benimsemişsek bu bizim hatamızdır.

Havaalanı inşaatı sırasında yüzlerce İGU tehlikelerin ve uygulamaların farkında olarak istifa etmeyi uygun buldu. Geçim derdi içinde binlerce İGU 700-800 TL karşılığı OSGB patronu ne derse onu yapıyor. Ama uluslararası denetimde, uçağın kapısına yapıştırılmış 14 uyarı levhadan 1 tanesi eksikse uçağa kalkış izni verilmiyor. IMO denetiminde borular üzerindeki akış etiketlerinden 1'i eksikse limandan ayrılması mümkün değil. ISO HACCP ACAD... denetimlerine karşı herkes diken üstündeyken, lokal denetimlerde İGU "gizlice" gelen müfettişe "ne olur rapora şunları eksiklik olarak yazar mısınız patron bu konuları ciddiye almıyor " ricasında bulunuyor. (denetleyen görmüyor mu? görmezlikten mi geliyor? 4,5'tan 5 yeter mi diyor?)

İGU'lerin satınalma sorumlularıyla yaşadıkları malumdur. Bilmediği anlamadığı birşeyi nasıl bir cesaretle daha ucuzunu buldum aldım der?

Bu işin temel alfebesi olan sağlık güvenlik işaretleri yönetmeliğinin yetersizliği, ISO 7010 işaretlerinin bilinmemesi, değişik birşey yapalım, fark edilsin, okunsun güdüsü bizleri çok yanlış yerlere götürmektedir.

Olumsuz eleştiri yapmak kolaydır, Allah'a şükür elimden geldiğince iyi, yeni, uluslararası kabul görmüş standartlarla, her gün daha iyisi olsun gayretiyle somut, yapılmış, uygulanmış örnekleri paylaşarak faydalı olmaya gayret ediyorum.
tüm çalışmaların başında doğru nitelikli hazırlanmış risk analizi geliyor. Mevzuatı iyi anlamanız ve işaretleri iyi tanımanız lazım
İGU olarak kopyala yapıştırdan uzaksanız başarılısınızdır
hatırlatma olarak alttaki diyagramı tekrar paylaşıyorum, riski skoru yüksek her bir kalem için tekrarlanması ve uygulanması gereken bir süreçtir

inşallah faydalı olur

Entegre Risk ADP Tahliye Plani-06.jpg
 

ig_uzman

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
2 Şub 2021
Mesajlar
51
Tepki puanı
7
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Öncelikle hayatlarını kaybedenlere Allah rahmet eylesin, yakınlarının da yardımcısı olsun.
Aslı Bozkurt kardeşimize de Allah sabır versin yardımcısı olsun.

Ben biraz farklı düşünen, eksikliği önce kendimde arayan birisi olarak değerlendiriyorum. Mekan, kişiler, deliller vb detayları bilmeden yorum yapamam haksızlık yapıldı diyemem
Çok dikkat etmenizi rica ederim, yönetmelikte kullanılan " tavsiyelerde bulunur" fiilinin önünü ve arkasını iyi değerlendirin, bu noktada herkes hata yapıyor.

Yapılan en büyük hata, olay, konu, faaliyet, çalışma... bakıp işin tamamını algıladığını zanneden bir zihniyet hakim. Bilgi, tecrübe ve zekanızın imkan verdiği kadarını görebilir anlayabilirsiniz. Bulaşıcı hastalık daha önce ADP dosyalarında yok muydu? Ülkemize sirayet etmese bile Pandemi son 20 yılda 4-5 kez yaşanmadı mı? Kurumlarda maşallah Covid'le ilgili herşey doldu taştı ama gıda zehirlenmesi, travma tahtası, paspas, kazan dairesi içinde C sınıfı yangın tatbikatı... hakkıyla var, uygulanıyor, mevcut... 30 farklı ADP başlığından kaçı doğru ele alınıyor?

20 sene boyunca 4,5'tan 5 al geç sistemiyle eğitilmiş bir toplumuz. ilk orta lise üniversite, mühendis olduk yetmedi İGU olduk. ama yapılan çalışmalar ortaokul öğrencisi gibi kopyala yapıştırla hallediliyorsa ne başarı nede itibar bekleyin. Risk analizi yapmayı bilmeyip, yapmış olan var mı üzerinde birkaç değişiklik yapsam yeter diye hareket eden bir kurumun ne ADP'si ne talimatları, ne tahliye planları nede tatbikatları doğru olamaz.

Bakanlıkta yaptığım toplantıda bana "ilk olarak mevzuatı iyi öğren" tavsiyesi verilmişti. Hukuk eğitimimde olduğundan çok faydasını gördüm.
Yönetmelik diyorki riski belirle, riske karşı ADP belirle, bu ADP gereği önleyici tedbirini al, risk gerçekleşirse müdahale prosedürünü uygula
Uygulamada risk işyerinde nerede, o noktada KKD, müdahale envanteri vb nerede, kaçış yoluna etkisi ne bakmak yerine, yangın nedir? işyerinde yangın olursa ne yapılmalıdır ansiklopedik bilgiyi ADP dosyası yaparsanız ve uygulamada esas alırsanız kaçınılmaz sonuçlarla mutlaka karşılaşırsınız.

Ankara'da bir okulda yaşanan ölüm kazada mahkeme sunulan risk analizi, adp, talimat ve tahliye planlarını "yetersiz/mevzuata uygun değil" olarak red etti. bunun gibi onlarca duyum aldım.

Türkiye genelinde edindiğim izlenim: (bazı kurum ve kişiler istisna.. )
- A kurumu böyle yapmış, bende benzerini yapsam olur, kopyalasam olur
- Denetlemede kimse olumsuz birşey söylemedi (ya yutturduk der, yada doğru yapmışım der ama ölümlü davada mahkeme red eder)
- yönetmelik topu topu 3sayfa, konuyla ilgili 4 satırlık bilgi mevcut. (30'un üstünde yönetmelik birbiriyle bağlantılıyken olayı 4 satırla sınırlayanlar)
- daha ucuzu yok mu? (var, internetten bul, printer'dan çıktı al)
- fotokopi kağıdına bas selobantla yapıştır (nasılsa yırtılacak, 3 ay sonra değişir)
- internetteki şu talimatı kopyala yapıştır herkes öyle yapıyor
- bütçe yok, idare edin
- bina çok eski yapacak birşey yok, yıkım kararını bekliyoruz
- bu anlattıklarınız "mükemmeliyetçilik" bizim o kadarına ihtiyacımız yok
- al sana 5.000TL hepsine yetir
- 2side KKT söndürücü tüp biri 50TL diğeri 150TL niye pahalısını alacakmışım?
- Ahmet hocam sen bilgisayardan anlıyorsun, 2 dakika çiziversene kurumun parası boşa gitmesin yazıktır

Dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan birisi, İGU olarak işverenin doğru bilgilendirilmesi. İşveren doğru bilgilendirilmediğini, eksik/yanıltıcı bilgilendirildiğini idda edecektir, "ben bana yazılı verilen ne varsa yerine getirdim" dedi mi top İGU'nun elinde kalır. İGU tespit öneri çalışması yaptım, (1) X noktasında kullanılan gaz sebepli solunum zehirlenmesi riski mevcut, (2) Y noktasında kullanılan kimyasal sebepli deri zehirlenmesi riski var, (3) Z noktasında yemek pişiriminde gıda zehirlenmesi riski var, (4) T noktasında tesis saha çalışmalarında sürüngen, böcek sokması zehirlenme riski var, bu sebeple önleyici tedbirler olarak X Y Z T noktalarına önleyici tedbir talimatlarını asmamız, ilgili risklere karşı o noktalarda KKD ve müdahale envanteri a,b,c,d... bulundurmamız, risk gerçekleşirse yine ilgili noktalara müdahale prosedür talimatları asılması vede gereği acil durum ekipmanları olarak 1,2,3,4,5... bulundurulmalı, bu çalışmalar ADP dosyasında derlenmiştir, yıllık iş programına alınmıştır, bu konularda tanımlanmış acil durum ekiplerine ilgili tatbikat senaryoları verilmiştir, toplanan teklifler üzerinden yıllık bütçe oluşturulmuştur derse ve işveren bana doğru bilgi verilmedi iddasında bulunamaz. Puantaj cetvelinden, satın alınan malzeme faturalarına, tuvalet kapısındaki temizlik imza föyüne kadar herşey delil kapsamındadır, bunlardan birisinin bile eksikliği İGU'yü zor duruma düşürür. Hakkıyla ele almışsanız da endişe etmenize gerek yoktur.

Başka bir husus, X kurum, işveren İGU'den bilgi bekliyor, İGU ilçe müdürlüğünden 01 ekim 2021 güncellemesi gereği yapılması gerekenler için bilgi bekliyor. ilçe müdürlüğü, il müdürlüğünden yazı gelmesini bekliyor. il müdürlüğü bakanlık merkez teşkilattan yazı gelmesini bekliyor. Yönetmelik yayımlanmış, mahkemede işveren/vekil "şahsıma doğrudan bildirim yapılmadı" " bana böyle bir bilgi gelmedi" "OSGB/İGU söylemedi" diyebilir mi?

Pansiyon denetlemeleri yapılıyor, Pansiyon müdürü, Adana Yurt yangınından korktular kendi başlarına birşey gelmesin diye iş güzarlık yapıyorlar olarak değerlendiriyor. Denetimde talimat ve uyarı levhalarının yönetmeliğe uygunluğuna bakan kimse yok. renkli printer çıktısı selobantla her yerde mevcut.
Fabrika gıda üretim bölümü girişinde "hijyen bariyeri" mevcut dışarıdan bakınca bravo, içeriye girdiğinizde uygunsuzluklar saymakla bitmiyor.
Denetimde ışıklı acil durum yönlendirme levhasını "acil durum aydınlatması mevcut" olarak işaretlendiği , niteliğine bakılmaksızın uyarı levhası asılı mı evet/hayır işaretlemesi yapılan bir sistemde 4,5'tan 5 devam ediyor.

İGU, işyeri kuralları - iş güvenliği talimatı - kullanma kılavuzu ayrımını anlamadan, talimat var mı? "var her yere astım" demişse problem vardır.
Bedavaya aldığınız birşeyi çok sorgulamazsınız, para verdiğinizi sorgularsınız. Ucuza hallettim dediğinizi fazla kurcalamazsınız, pahalı olanda en ufak eksiklik veya kusuru hemen dile getirirsiniz.

Kendi çalışmalarımda tüm detayların mevzuat karşılığı mevcutken, bazı hususlar mevzuatta yer almasa bile gereklilik olarak gördüğümden ilave etmişimdir. Her seferinde acaba göremediğim bir husus var mıdır sorgusuyla ehil kabul ettiğim çok farklı kişi ve kurumlarla paylaşma ve görüş alma alışkanlığımın faydasını hep gördüm.

BYKHY madde 72-73 yanlış hatırlamıyorsam "Çıkış" ve "Acil Çıkış" farklıdır diye büyük harflerle yazmış. acil çıkışların yangın korumalı ve korumasız olanlarının da tarifini yapmış, ama biz inatla [yangın merdiveni=acil çıkış] olarak benimsemişsek bu bizim hatamızdır.

Havaalanı inşaatı sırasında yüzlerce İGU tehlikelerin ve uygulamaların farkında olarak istifa etmeyi uygun buldu. Geçim derdi içinde binlerce İGU 700-800 TL karşılığı OSGB patronu ne derse onu yapıyor. Ama uluslararası denetimde, uçağın kapısına yapıştırılmış 14 uyarı levhadan 1 tanesi eksikse uçağa kalkış izni verilmiyor. IMO denetiminde borular üzerindeki akış etiketlerinden 1'i eksikse limandan ayrılması mümkün değil. ISO HACCP ACAD... denetimlerine karşı herkes diken üstündeyken, lokal denetimlerde İGU "gizlice" gelen müfettişe "ne olur rapora şunları eksiklik olarak yazar mısınız patron bu konuları ciddiye almıyor " ricasında bulunuyor. (denetleyen görmüyor mu? görmezlikten mi geliyor? 4,5'tan 5 yeter mi diyor?)

İGU'lerin satınalma sorumlularıyla yaşadıkları malumdur. Bilmediği anlamadığı birşeyi nasıl bir cesaretle daha ucuzunu buldum aldım der?

Bu işin temel alfebesi olan sağlık güvenlik işaretleri yönetmeliğinin yetersizliği, ISO 7010 işaretlerinin bilinmemesi, değişik birşey yapalım, fark edilsin, okunsun güdüsü bizleri çok yanlış yerlere götürmektedir.

Olumsuz eleştiri yapmak kolaydır, Allah'a şükür elimden geldiğince iyi, yeni, uluslararası kabul görmüş standartlarla, her gün daha iyisi olsun gayretiyle somut, yapılmış, uygulanmış örnekleri paylaşarak faydalı olmaya gayret ediyorum.
tüm çalışmaların başında doğru nitelikli hazırlanmış risk analizi geliyor. Mevzuatı iyi anlamanız ve işaretleri iyi tanımanız lazım
İGU olarak kopyala yapıştırdan uzaksanız başarılısınızdır
hatırlatma olarak alttaki diyagramı tekrar paylaşıyorum, riski skoru yüksek her bir kalem için tekrarlanması ve uygulanması gereken bir süreçtir

inşallah faydalı olur

Ekli dosyayı görüntüle 47434
oldukça faydalı bir paylaşım olmuş, teşekkürler
 

Hüseyin Çitçi

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
14 Ocak 2015
Mesajlar
302
Tepki puanı
590
Medeni hal
Belirtilmedi
Meslek
İş Veren
İSGHABER'e teşekkürler çok önemli bir röportaj gerçekleştirmişler.
Aslı kardeşimize tekrardan geçmiş olsun, 9 ay mahkumiyet sonrası beraat almış ama mesleği bırakmış olması çok üzücü.

Dikkatle herkesin izlemesini dilerim, mevzuat-uygulama-hukuk üçgenini gerçek bir şekilde ifade etmiş.
Hukuk dilinde yazılan mevzuatı anlamadan uygulayan tüm işyerleri-osgb-igu 'lerin silbaştan okumaları gerekiyor.
Gerçekleşmiş davaların bilgilerinin paylaşımı arttıkça Mahkeme-Yargı (saf Hukuk) yaklaşımını anladıkça basit bir yoklama/imza kağıdının davanın seyrini nasıl değiştirdiğini anlamak mümkün.
Evet sizi çok seven işyeri/osgb işler kötüye gidince anında sizi hiç tanımayabilirler, suçlayabilirler
Toplantıda bana da söylenmişti: "hemen teftiş kuruluna şikayet edin" sizin yaptırım yetkiniz yok ama ispat edemezseniz, yapılanın da yetersiz veya göstermelik olduğunu belirtmezseniz suçlu duruma düşebilirsiniz.

1- Bu olayda ve Türkiye geneli uygulamalarında "zorla igu görevi verilmiyor"
2- Siz mevzuatı, hukuk sistemini ve işyerleri durumunu bilerek görevi kabul ediyorsunuz
3- Tüm olumsuz olguları değerlendirince, hukuk dili bilinmeden okuma yorumlama ve uygulama olduğu anlaşılıyor
4- Kopyala yapıştırla evrak dosya işlerini yürütenler zaten Allah'a emanet, 100 kerede okusalar anlamaları mümkün değil
5- İşyeri/İSG geniş, kapsamlı, karmaşık ve bütün bir mekanizmadır. mekanik bütünün bir parçası keyfi, göstermelik, idare edin tarzında çalışamaz

Araba düşünün, frenleri çıkma 2.el, lastik kaplama 2.el, bujiler diyorki haftaya yıllık izne çıkacağız bugün bize bulaşmayın, koltuklar 4 kişi ama idare edin 8 kişi oturucaz...
Evet 20 yıl boyunca eğitim aldınız, size hep 4,5 'tan 5 geçebilirsin öğretildi. Ama gerçek hayat 9,5'uğu kabul etmiyor
 

fbturk

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
6 May 2013
Mesajlar
38
Tepki puanı
38
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Aynı şeyleri düşünüyoruz. Devlet yine işverenden (kıdem ve ihbar giderleri vs ile birlikte) uzmanın maaşını tahsil edip, kendi çalışanı gibi maaşını ben veriyorum, sen benim çalışanımsın. İş korkusu olmadan rahatça işini bildirimini yap dese. Bu sorunlar çözülür.

Bazı konularda Devlet işletmeci olmaz, özel teşebbüs en verimli şekilde işletir, devlet vergisini alır mantığını anlamıyorum. OSGB ler yerine bakanlığa bağlı birimler olsa. Müşteri kaybetmeme, rekabet, fiyat kırma, görmezden gelme, belge kiralama vs problemler de olmaz.

Mesela gıda konusunda, gübre konusunda, kağıt konusunda, otomobil üretimi konusunda vs alanlarda Devlet özel teşebbüslerden babayiğit beklemek, fedakarlık beklemek yerine kendisi sermaye koyup, işletmeler açıp, eski zamanlardaki gibi çok fazla eleman istihdamı yoluyla partilerin arpalıkları diye tabir edilen verimsiz-karsız işletmelere dönüşmemesi için gerekirse Özel Teşebbüs ortaklıklarıyla açıp, piyasayı dengeleyici olarak rol alması gerek. Sıvıyağ alanında, marketçilikte olduğu gibi tekelleşmeye izin verilmemeli. Zira bu kadar sermaye gücünden sonra cezalar da yaptırım olarak etkisiz kalıyor.

Devletçilik, ülkenin genel ekonomik faaliyetlerinin düzenlenmesi devletin ulusal çıkarların gerekli kıldığı alanlara girmesini öngörür. Atatürk'ün devletçilik ilkesi; Türk toplumunun ulaşmak istediği çağdaş ve modern bir düzen için gerekli olan ekonominin güçlendirilmesi ve ulusallaştırılmasıdır.

İş güvenliği konusunun ciddiye alınmasını, güvenlik kültürünün oluşmasını, yerleşmesini istiyorsak; Başta Devlet olarak ciddiye aldığını göstermeli; İşletmelere gider desteği verilmeli, Ancak yasa ertelenip durulmamalı.

Aslı Hanım; zaten işi bırakmışsınız, kaybedeceğiniz birşey yok. Keşke bakanlığa bildirimde bulunsaydınız. Belki o zaman ceza da almaz, sorumlu da tutulmazdınız. Hekimler tüm konularda, aynı oranda uzmanlarla birlikte sorumludur diyebilir miyiz bilmiyorum. Bildirim zorunluluğu uzmanın sırtında bir yük olmaktan çıkarılıp tüm taraflara, Kurul varsa kurul üyelerine, işveren temsilcilerine, çalışan temsilcilerine de verilmeli. Fakat bunları yaşayıp görecekmişsiniz. Geçmiş olsun.
 

Cevre5559

Aktif Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
21 Şub 2012
Mesajlar
71
Tepki puanı
187
Meslek
Uzman (C)
Hüseyin bey uzun uzun yazmışsınız. Yazınızı okuyunca İGU'ları atın içeri diyesim geldi. Böyle yazıları buralara yazmanız okuyanlar tarafından algı yaratıyor. Biz neden mi şikayetçiyiz bu algı etkisinde yargılanmaktan. Kimse maval anlatmasın hepimizi hapsede atsalar kazalara çare olmaz. Çünkü Kazaların sebebi İGU değil ama İGU algısı oluşturuldu. Bu kanun İGU lar hapse atılsın diye çıkartılmadı. İş kazaları ve meslek hastalıkları azaltılsın diye çıkartıldı. Biz bu işi baştan kabul ediyormuşuz. İşi yapmayı kabul ettik diye parası olanın fedaisi mi olacağız. Bu nasıl bir yanılgı bu işi severek yapan insan sayısı çok fazla. Başkasının yerine mi yargılanacağız. Sistemin yanlışlığından çarpıklığından bahsedeceğiniz yere bu formda İGU ların görevini eksik yaptığından kopyala yapıştır yaptığından bla bla... bahsetmişsiniz. Sistem İGU ları buna zorluyor neden bundan bahsetmiyorsunuz. Sorunlardan değil sonuçlardan bahsetmek kolay tabi...Davul bizde tokmak herkeste tabiki ses herkesin kafasına göre çıkar.

İşçi kardeşlerimiz mevzuat bilmeden İş güvenliği uzmanı ile işvereni ayırt edecek muhakemeyi yapabilirken "çünkü vicdan var" , neden devlet yapamaz neden İGU lar yargılanır bunu konuşalım. İGU'ların yetkisi ne kadar bir bakın isterseniz. İşyeri hekimine bak. Birde İşçi temsilcisine bak. Sizin yorumlarınıza göre İş yeri hekimi de işçi temsilcileri de yargılanmalı? Bunda bir art niyet mi var?

Azıcık elinizi vicdanınıza koyun bırakın kanunu hukuku , en büyük kanun vicdandır. Sizce gerçekten İGU bir kazanın oluşmasında sebep olabilir mi??

Mevzuatı İGU lar yorumlayamıyormuş siz neden yorumluyorsunuz. Madem mevzuatı hukukçulardan başkası yorumlayamıyor. Neden bilir kişiler mevzuat yönünden inceleme yapıyor. Rapor yazıyor? Gayet açık değil mi? Bırakın bu kaza sonrası ardına arakasına bakalım İş Güvenliği Uzmanı suçlu olabilir işlerini.

Biz kanunları biliyoruz da asıl sorun hukukçularda ve bilirkişilerde , sizler kafanıza göre yorumluyorsunuz. Buraya bir tane bilir kişi raporu yazın bu formdaki uzmanlar kanuna aykırı olan bir çok durum bulunur bundan emin olun.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Hüseyin Çitçi

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
14 Ocak 2015
Mesajlar
302
Tepki puanı
590
Medeni hal
Belirtilmedi
Meslek
İş Veren
Yorumlarınız için teşekkürler, keşke herkes sizler gibi düşüncelerini paylaşsa , inşallah oda olur. nedense forumda belirli bir kesim dışında düşüncelerini paylaşan yok.

Hüseyin bey uzun uzun yazmışsınız. Yazınızı okuyunca İGU'ları atın içeri diyesim geldi. Böyle yazıları buralara yazmanız okuyanlar tarafından algı yaratıyor. Biz neden mi şikayetçiyiz bu algı etkisinde yargılanmaktan. Kimse maval anlatmasın hepimizi hapsede atsalar kazalara çare olmaz. Çünkü Kazaların sebebi İGU değil ama İGU algısı oluşturuldu.
Mümkün olduğunca konuları çok yönlü irdelemeye çalışırım. bir tek çalışma bakanlığında değil neredeyse tüm kamu düzeninde "müfettiş" kadrosu sınırlıdır. İGU'lerin teftiş kuruluna şikayetlerini iletmeleri, işveren hatalarını bildirmeleri bu kanunun önemli bir beklentisi. uygulamada çok az örneğini duydum/gördüm.
Bakanlıkta toplantıda, "kurumunuz örnek olması gerekirken asılı levhalarınız eksik ve yanlış yorumu yapınca, hemen teftiş kuruluna şikayet dilekçenizi iletin" cevabı verilmişti
Algı herkesin problemi. işveren anlamadığı, önemsemediği, para harcayıp maliyetlerini yükseltmek istemediği bir konuda yasal zorunluluklardan nasıl sıyrılırım derken, X bölgededen bir OSGB saati 15TL'den ben bütün işinizi çözerim deyince bazı konuları farklı yorumlamaya başlıyorsunuz.
işveren, çalışan, müşteri, osgb, igu, bakanlık, herkes kendi menfaatini esas alması doğaldır.
işini hakkıyla yapanların (işveren, işçi, osgb, igu, kamu...) zaten bir problemi yoksa da algıya karşı mücadele hergün devam eder.

Bu kanun İGU lar hapse atılsın diye çıkartılmadı. İş kazaları ve meslek hastalıkları azaltılsın diye çıkartıldı. Biz bu işi baştan kabul ediyormuşuz. İşi yapmayı kabul ettik diye parası olanın fedaisi mi olacağız. Bu nasıl bir yanılgı bu işi severek yapan insan sayısı çok fazla. Başkasının yerine mi yargılanacağız. Sistemin yanlışlığından çarpıklığından bahsedeceğiniz yere bu formda İGU ların görevini eksik yaptığından kopyala yapıştır yaptığından bla bla... bahsetmişsiniz. Sistem İGU ları buna zorluyor neden bundan bahsetmiyorsunuz. Sorunlardan değil sonuçlardan bahsetmek kolay tabi...Davul bizde tokmak herkeste tabiki ses herkesin kafasına göre çıkar.
bu paragrafınızı herkes farklı yorumlayacaktır. haklı olarak sizde kendi menfaatlerinize göre yorumlayacaksınız. "bla bla" nitelemesiyle verdiğiniz ehemmiyeti güzel ifade etmişsiniz. Trafik tabelaları çok şükür uluslararası standartta da yolumuzu her gittiğimiz yerde bulabiliyoruz. biz farklı birşey yapalım, farkındalık olsun, daha anlaşılır olsun yorum/uygulamalarından uzak. sistem yanlış/çarpiksa tüm Türkiye ayağa kalkar, dur der.
Dikkat edin, Aslı kardeşimiz, mahkeme sürecinde neyle karşı karşıya olduğunu görüp mesleği bırakma kararı aldı. Beraat etti, inşallah yolu açık olsun. Sayısız profesör, müfettiş, bilirkişi olumsuz durumları ele alıp iyileştirme gayretlerini bırakmış değil.


İşçi kardeşlerimiz evzuat bilmeden İş güvenliği uzmanı ile işvereni ayırt edecek muhakeyi yapabilirken "çünkü vidcan var" , neden devlet yapamaz neden İGU lar yargılanır bunu konuşalım. İGU'ların yetkisi ne kadar bir bakın isterseniz. İşyeri hekimine bak. Birde İşçi temsilcisine bak. Sizin yorumlarınıza göre İş yeri hekimi de işçi temsilcileride yargılanmalı ?Bunda bir art niyet mi var?
Bu sorunun muhatabı sanırım bakanlık, onlar adına yorum yapamam.

Azıcık elinizi vicdanınıza koyun bırakın kanunu hukuku , en büyük kanun vicdandır. Sizce gerçekten İGU bir kazanın oluşmasında sebep olabilir mi??
Evet olabilir, o kadar vasıfsız örnekler gördüm ki, nasıl mühendislik diplaması almış, nasıl İGU ehliyetine sahip? bir yerlerde parayla mı diploma veriliyor diye sormaktan kendimi alamadım. insan canını hiçe sayıp, işverenin maliyetini düşürmek savıyla fiyat kıran, göstermelik dosyaların altına imza atan birçok osgb mevcutken, sistem ancak şikayet/kaza/ölüm olunca cevap veriyorsa, İGU bu zaman diliminde birşey yapmıyorsa, olur.

Mevzuatı İGU lar yorumluyamıyormuş siz neden yorumluyorsunuz. Madem mevzuatı hukukçulardan başkası yorumlayamıyor. Neden bilir kişiler mevzuat yönünden inceleme yapıyor. Rapor yazıyor?Gayet açık değil mi? Bırakın bu kaza sonrası ardına arakasına bakalım İş Güvenliği Uzmanı suçlu olabilir işlerini.

Biz kanunları biliyoruzda asıl sorun hukukçularda ve bilirkişilerde , sizler kafanıza göre yorumluyorsunuz. Buraya bir tane bilir kişi raporu yazın bu formdaki uzmanlar kanuna aykırı olan bir çok durum bulunur bundan emin olun.

internette bolca örnek mevcut, ne olur birkaç örneğe ulaşın. başkalarını suçlayarak, o yanlış, bu eksik diyerek bir yere varmanız mümkün değil.

inşallah faydalı olur
 

ilkinpeker

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
6 Şub 2013
Mesajlar
221
Tepki puanı
659
Medeni hal
Evli
Meslek
İşyeri Hekimi

Yasal Mevzuat Açısından İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Cezai Sorumluluklarının İrdelenmesi:​


İşveren Sorumluluğunun Kusursuz Sorumluluk Kapsamında İrdelenmesi;

Yasal mevzuatımız, işyerinde olan veya olmayan, yapılan veya yapılamayan her şeyden işvereni sorumlu tutmuştur. Bu kapsamda işverenin sorumluluğu “Kusursuz Sorumluluk” olarak nitelendirilebilir.

Kusursuz Sorumluluk hallerinde, bir kimsenin başka bir kişiye zarar vermesi ve bu zararla zarar verenin fiili arasında nedensellik bağının olması (yani işçinin, o işverene ait işyerinde çalışması) sorumluluk için yeterlidir.

Bu itibarla, yasalarla kusur aranmaksızın sorumlu kabul edilen kimselerin eylemlerinden zarar gören kişiler, karşı tarafın olayda kusuru bulunduğunu ispat etmek zorunda olmadıkları gibi, kusursuz sorumlu sayılan kişi ya da kurum olayda kusuru bulunmadığını ispat etmekle sorumluluktan kurtulamaz. Bu cümleyi, daha anlaşılabilir bir halde yazarsak; işyerinde bulunduğu bir sırada, ya da yaptığı iş sebebi ile herhangi bir zamanda herhangi bir zarara uğrayan işçi, işverenin kusurunun bulunduğunu ispat etmek zorunda değildir. Aynı şekilde, işveren de, olayda kusuru bulunmadığını ispatlasa bile sorumluluktan kurtulamaz.

Nitekim 6331 s. İSGK da, işverenin genel yükümlülüklerini ele alırken, “İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınmasının, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı” ifade edilmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğinde de, benzer şekilde, “Risk değerlendirmesinin gerçekleştirilmiş olmasının; işverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı” şeklinde belirtilmiştir.

Örneğin, bir Yargıtay kararında;

İşveren işçilerinin getirilip götürülmesi için araç kiralayarak bir başka biriyle taşıma sözleşmesi yapmıştır. Bu taşıma sözleşmesi gereğince işçiler taşınmakta iken meydana gelen kazada üçüncü şahıs kendi aracı ve şoförü ile taşıma işlemini gerçekleştirmesine rağmen, aracın şoförü işverenin emir ve talimatı altında olması nedeniyle üçüncü kişi sayılmayarak işverenin kazadan sorumlu sayılması gerektiği konusunda hüküm kurulmuştur.

Bir başka Yargıtay kararında da, işveren sorumluluğu ele alınırken, “Kaçınılmazlık ilkesinin ancak fennen önlenmesi mümkün olmayan olaylar için geçerli olacağı; önlenebilecek olaylar için ise işverenlerin sorumlu tutulması gerekeceği; bunun yanında kazanın sadece gerçekleşmesinde değil, kaza sonrasında ağır neticeler doğurmasında da işverenin önlem eksikliği ya da ihmalinin bulunup bulunmadığının göz önüne alınması gerektiği” hükme bağlanmıştır. (Yargıtay 21. HD. 2014/21190 E. 2015/2544 K.)

Yine başka bir Yargıtay kararında “İş güvenliği kurallarına ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir” şeklinde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 21. HD. 2013/21984 E. 2014/16206 K.)

Bir Yargıtay kararında da, özetle “İşverenler, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceklerdir. Çalışma hayatında süregelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemez” hükmü kurulmuş; her

ne olursa olsun, işverenlerin gerekli önlemleri almaları gerektiği ifade edilmiştir. (Yargıtay 10. HD. 2014/19586 E. 2016/11328 K.)

1998 tarihli bir Yargıtay kararında da, “İşveren, mevzuatta belirtilmese dahi, şayet bu yolda bir tedbirin alınması gerekiyorsa, bu tedbiri almak zorundadır. Bu konuda, olanakların yetersizliği, süregelen kötü alışkanlıklar ve iş gelenekleri, tedbir alma yükümünü ortadan kaldırmaz” denilerek, imkansızlıkların asla bahane olamayacağı, kazaların önlenmesi için işverenin her ne gerekiyorsa yapması gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 9HD 09.11.1998, 7518/7851)(Tekstil İşveren Dergisi,Temmuz 1999, s.18-19)

İşveren her türlü güvenlik tedbirini almasına rağmen, işçi uygulamaktan kaçınsa bile, bir olay halinde işverenin sorumluluğu devam etmektedir. Çünkü işverenin sorumluluğu, tedbirleri almak ile bitmemekte, aynı zamanda aldığı bu tedbirleri uygulamak/uygulatmak zorundadır. Eğer bütün uyarılara rağmen çalışan hala güvenlik tedbirlerine uymamakta ısrar ediyorsa, bu durumda işverene 4857 s. İş Kanunun 25/II/ı maddesini uygulama hakkı doğmaktadır: “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi“ işverenin iş sözleşmesini derhal fesih için bir gerekçe oluşturmaktadır.

Nitekim, 1978 tarihli bir Yargıtay kararında, “işverenin sadece güvenlik önlemlerini almakla kalmayıp, aynı zamanda bu önlemlere uyulup uyulmadığının takip sorumluluğu bulunduğu” yönünde hüküm kurulmuştur. Söz konusu Yargıtay kararı, aynı zamanda işverenin kusursuz sorumluluğu olduğu konusundaki görüşü de desteklemektedir. (Yargıtay 10 HD,1978/2077 E. 1978/7689 K.)

Son yıllardaki uygulamada ise, kusur sorumluluğu, iş güvenliği uzmanı – işveren arasında paylaştırılmaktadır. Hatta uygulamada, iş güvenliği uzmanlarının payına daha çok sorumluluk düştüğü gözlemlenmektedir. Uygulamadaki bu durum, işverenin bulunduğu konum, yaptırım gücü ve ilgili diğer Kanun hükümleri ile çelişmektedir.

Bazı işverenler, son yıllarda özellikle iş güvenliği uzmanları ile sorumluluğu paylaşmanın verdiği rahatlıkla birlikte, İSG ile ulaşılmak istenen nihai hedefi göremeyip, yukarıda da izah edildiği üzere, sadece ilk baştaki maliyetlere takılabilmektedir. Bunu önlemek için de, 6331 s. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve eki yönetmeliklerle işverenlere birçok yükümlülükler ve bu yükümlülüklere uyulmaması halinde bazı yaptırımlar getirilmiştir. 6331
s. Kanun, bu yükümlülükler ve yaptırımlarının neler olduğunu tek tek saydıktan sonra, uygulamada her hangi açık bir alan kalmaması maksadı ile de, bir maddesinde, Kanun kapsamında çıkarılacak yönetmeliklerin ortaya koyduğu yükümlülüklere uymayan işverenlere her biri için 1000’er Türk Lirası ceza uygulanacağı ifade edilmiştir.

Benzer şekilde, özellikle büyük şantiyelerde ana yüklenicinin İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi kapsamında, alt yüklenicilere uyguladığı ceza prosedürleri söz konusudur. Lakin yukarıdaki bölümlerde de izah edildiği üzere, bu konuda da çok farklı uygulamalar söz konusudur.

Her ne kadar iş sağlığı ve güvenliğinin ilk aşamada maliyeti bir miktar arttırdığı gibi bir görünüm ortaya çıksa da; en nihayetinde, kazaların önlenmesi ile birçok maddi ve manevi kayıplar önlenmekte, işgücü kaybı azalmakta, idari ve cezai sorumluluklarla karşılaşılması engellenmekte, verim ve kalite artmaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin amacı insani bir yaklaşımla öncelikle işçinin huzurunu ve mutluluğunu sağlamaktır. Bu önlemler neticesinde mesleki tehlikelerden uzak bir şekilde çalışan işçi fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bir gelişme gösterir. Bu da iş verimliği ile üretim kalitesine olumlu etki yapar. Neticede kazanan yine işveren olur.

Sonuç olarak; yukarıdaki bölümlerde belirtmiş olduğumuz konuları yeniden bir arada değerlendirecek olursak, özellikle inşaat şantiyeleri başta olmak üzere, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında ve uygulamasında, cezai müeyyidelerle ilgili aksayan bazı hususlar ve bunlar için ne gibi tedbirler alınması gerektiğini şu şekilde sıralayabiliriz:



Yetkisiz Sorumluluk Olamayacağına Dair Yasal Mevzuatın İrdelenmesi;​



6331 s. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Madde 8:
İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur.



İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik İş güvenliği uzmanlarının görevleri MADDE 9 – (1) İş güvenliği uzmanları, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür:



Rehberlik;1) …iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına ve genel iş güvenliği kurallarına uygun olarak sürdürülmesini sağlamak için işverene önerilerde bulunmak.2) İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirmek.



……



Risk değerlendirmesi;1) …, risk değerlendirmesi sonucunda alınması gereken sağlık ve güvenlik önlemleri konusunda işverene önerilerde bulunmak ve takibini yapmak.



1.3 İş Güvenliği ve Ceza Mevzuatı Açısından İş Güvenliği Uzmanlarının iSorumluluklarının İrdelenmesi;​





6331 s. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Madde 8 (İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları): “(3) … iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur.”(4) Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınır.



Bilindiği üzere, 85’inci maddesi ile taksitle ölüme sebebiyet vermek suçunun cezasını düzenleyen Türk Ceza Kanunu (RG. 25611, 12.10.2004), genel hükümler içeren temel bir yasadır.



İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümleri ortaya koyan 6331 s. Kanun (RG. 28339, 30.06.2012) ise düzenlediği konuda özel hükümler içeren bir kanundur.



Türk hukuk sisteminde sonradan ortaya konulan özel hükümler, aynı konudaki genel hükümlerin uygulanmasını engeller. Bu kapsamda eğer 6331 s. yasa ve 5237 s. yasanın düzenlemiş olduğu aynı konuda (iş güvenliği uzmanlarının ihmal ve kusurlarından dolayı sorumluluklarını düzenleyen) hükümler varsa 6331 sayılı yasa hükümlerinin uygulanması gerekir.



Ve 6331 s. yasa ihmal ve kusurlarından dolayı iş güvenliği uzmanlarının hesap verecekleri muhataplarını özellikle belirlemiş ve işverene karşı sorumlu oldukları hükmünü getirmiştir. Yaptırım olarak da, sorumlu bulunan iş güvenliği uzmanlarının belgelerinin 3, 6 ay süreyle ya da sürekli askıya alınabileceği şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısı ile özel nitelikteki bu hükümler, iş güvenliği uzmanının ihmal ve kusurlarından dolayı sorumlulukları bakımından

genel nitelikteki Türk Ceza Kanunu maddelerinin uygulanmasını engellemektedir.



Nitekim Türk Ceza Kanunu 5’inci maddesi, “(1) Bu kanunun GENEL HÜKÜMLERİ, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.



Dikkat edilecek olunursa, burada sadece (TCK’da 1-75’inci maddeler arasında BİRİNCİ KİTAP’ta yazılı) GENEL HÜKÜMLER’in özel konularda uygulanabileceği hüküm altına alınmıştır. Yani Türk Ceza Kanunun (76-343’üncü maddeler arasında İKİNCİ KİTAP’ta yazılı) ÖZEL HÜKÜMLERİ, özel konuları düzenleyen diğer mevzuat hükümlerine uygulanamayacağı açıkça ortadadır. Taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunu düzenleyen 85’inci madde özel hükümlü bir madde olduğundan, özel nitelikteki bir kanun olan 6331 s. Kanunun düzenlediği bir hüküm hakkında uygulanamayacağı net olarak anlaşılabilmektedir.



Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi maksadıyla, doğrudan konu ile ilgili olmasa bile şu şekilde bir örnek verilebilir: Hekimlerin amacı hastaları iyileştirmektir ve bu maksatla çalışırlar. Bunu yaparken de, çalıştıkları hastaneye karşı sorumludurlar. Eğer yanlış bir tedavi nedeniyle hasta iyileşemez ya da ölecek olursa, açılacak dava, hekim aleyhine değil, çalıştığı hastane (ya da Sağlık Bakanlığı) aleyhine açılır; hekim aleyhine ayrıca TCK Madde 85 gereğince dava açılmaz. Eğer hekimin bir kusuru varsa, hastane (ya da Sağlık Bakanlığı) bununla ilgili (daha çok hekimlerle ilgili mevzuat ve Borçlar Kanunu çerçevesinde) kanuni takibatı yaparlar.



Benzer şekilde, iş güvenliği uzmanları da iş kazaları olmasın diye çalışır. Çalışırken de işverenlere karşı sorumlu olarak çalışmaya devam ederler. Kaldı ki, hekimler kendi tedavi yöntemlerini uygulama ve karar verme yetkisine sahipken, iş güvenliği uzmanlarının karar verme yetkileri bulunmamaktadır. İş güvenliği uzmanlarınca tavsiye edilen konuların işverenlerce uygulanmaması kanunen mümkündür. Bu kapsamda, açılacak davaların da iş güvenliği uzmanı aleyhine açılmaması, işveren aleyhine açılması; eğer uzmanın hatası varsa ilgili mevzuat çerçevesinde işverenlerin kanuni takibatlarını yapmaları gerekir.



Sonuç olarak;​



Gerek 6331 s. Kanunun ve gerekse iş güvenliği uzmanlarının görev ve yetkilerinin belirlendiği yönetmelikte yukarıya çıkarılan ilgili maddeler incelendiğinde şu neticeye varılmaktadır:



İş güvenliği uzmanlarının görevi, araştırmak, riski tespit etmek, giderilmesi konusunda işverene önerilerde bulunmaktır.



Her ne yolla olursa olsun (iş güvenliği uzmanının bildirmesi ile veyahut başka yollarla) risk tespit edilip ortaya çıktıktan sonra, o konuda önlem alınması işverenin sorumluluğundadır. İş güvenliği uzmanının riskin bertaraf edilmesine yönelik GÖREVİ – SORUMLULUĞU – YETKİSİ yoktur. İş kazalarına ilişkin soruşturmalarda şüpheli, kovuşturmalarda da sanık olmak, önce sorumlu olabilmek yeteneğini, yanı sıra da kusurun varlığını gerektirmektedir.



İşyerinde işin nasıl yapılacağına dair planlama yapanlar ile önlemlerin alınması konusunda para harcama yetkisi olanların sorumluluğundadır. İş güvenliği uzmanlarının her iki konuda da yetkisi yoktur. YETKİ olmayan bir konudan dolayı SORUMLU tutulmak hukuk ile bağdaşmamaktadır.



Bir Yargıtay kararında, konuyla ilgili olarak özetle; “İş güvenliği uzmanının yaptırım yetkisi yoksa, ceza sorumluluğunun da olamayacağına” dair hüküm kurulmuştur.(Yargıtay 12 CD. 2013/22004 E. 2014/13585 K. 03.06.2014
 

ilkinpeker

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
6 Şub 2013
Mesajlar
221
Tepki puanı
659
Medeni hal
Evli
Meslek
İşyeri Hekimi
İşgüvenliği uzmanı sayın Yalçın KILIÇ ın manifesto niteliğindeki ölümlü iş kazası davasındaki savunması ektedir.
Değerlerlendirmeniz dileğiyle.
 

Ekli dosyalar

  • 36503425131288934239.docx
    136.9 KB · Görüntüleme: 117

Hüseyin Çitçi

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
14 Ocak 2015
Mesajlar
302
Tepki puanı
590
Medeni hal
Belirtilmedi
Meslek
İş Veren

Yasal Mevzuat Açısından İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Cezai Sorumluluklarının İrdelenmesi:​


İşveren Sorumluluğunun Kusursuz Sorumluluk Kapsamında İrdelenmesi;


Yasal mevzuatımız, işyerinde olan veya olmayan, yapılan veya yapılamayan her şeyden işvereni sorumlu tutmuştur. Bu kapsamda işverenin sorumluluğu “Kusursuz Sorumluluk” olarak nitelendirilebilir.

Kusursuz Sorumluluk hallerinde, bir kimsenin başka bir kişiye zarar vermesi ve bu zararla zarar verenin fiili arasında nedensellik bağının olması (yani işçinin, o işverene ait işyerinde çalışması) sorumluluk için yeterlidir.

Bu itibarla, yasalarla kusur aranmaksızın sorumlu kabul edilen kimselerin eylemlerinden zarar gören kişiler, karşı tarafın olayda kusuru bulunduğunu ispat etmek zorunda olmadıkları gibi, kusursuz sorumlu sayılan kişi ya da kurum olayda kusuru bulunmadığını ispat etmekle sorumluluktan kurtulamaz. Bu cümleyi, daha anlaşılabilir bir halde yazarsak; işyerinde bulunduğu bir sırada, ya da yaptığı iş sebebi ile herhangi bir zamanda herhangi bir zarara uğrayan işçi, işverenin kusurunun bulunduğunu ispat etmek zorunda değildir. Aynı şekilde, işveren de, olayda kusuru bulunmadığını ispatlasa bile sorumluluktan kurtulamaz.

Nitekim 6331 s. İSGK da, işverenin genel yükümlülüklerini ele alırken, “İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınmasının, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı” ifade edilmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğinde de, benzer şekilde, “Risk değerlendirmesinin gerçekleştirilmiş olmasının; işverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı” şeklinde belirtilmiştir.

Örneğin, bir Yargıtay kararında;

İşveren işçilerinin getirilip götürülmesi için araç kiralayarak bir başka biriyle taşıma sözleşmesi yapmıştır. Bu taşıma sözleşmesi gereğince işçiler taşınmakta iken meydana gelen kazada üçüncü şahıs kendi aracı ve şoförü ile taşıma işlemini gerçekleştirmesine rağmen, aracın şoförü işverenin emir ve talimatı altında olması nedeniyle üçüncü kişi sayılmayarak işverenin kazadan sorumlu sayılması gerektiği konusunda hüküm kurulmuştur.

Bir başka Yargıtay kararında da, işveren sorumluluğu ele alınırken, “Kaçınılmazlık ilkesinin ancak fennen önlenmesi mümkün olmayan olaylar için geçerli olacağı; önlenebilecek olaylar için ise işverenlerin sorumlu tutulması gerekeceği; bunun yanında kazanın sadece gerçekleşmesinde değil, kaza sonrasında ağır neticeler doğurmasında da işverenin önlem eksikliği ya da ihmalinin bulunup bulunmadığının göz önüne alınması gerektiği” hükme bağlanmıştır. (Yargıtay 21. HD. 2014/21190 E. 2015/2544 K.)

Yine başka bir Yargıtay kararında “İş güvenliği kurallarına ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir” şeklinde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 21. HD. 2013/21984 E. 2014/16206 K.)

Bir Yargıtay kararında da, özetle “İşverenler, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceklerdir. Çalışma hayatında süregelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemez” hükmü kurulmuş; her

ne olursa olsun, işverenlerin gerekli önlemleri almaları gerektiği ifade edilmiştir. (Yargıtay 10. HD. 2014/19586 E. 2016/11328 K.)

1998 tarihli bir Yargıtay kararında da, “İşveren, mevzuatta belirtilmese dahi, şayet bu yolda bir tedbirin alınması gerekiyorsa, bu tedbiri almak zorundadır. Bu konuda, olanakların yetersizliği, süregelen kötü alışkanlıklar ve iş gelenekleri, tedbir alma yükümünü ortadan kaldırmaz” denilerek, imkansızlıkların asla bahane olamayacağı, kazaların önlenmesi için işverenin her ne gerekiyorsa yapması gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 9HD 09.11.1998, 7518/7851)(Tekstil İşveren Dergisi,Temmuz 1999, s.18-19)

İşveren her türlü güvenlik tedbirini almasına rağmen, işçi uygulamaktan kaçınsa bile, bir olay halinde işverenin sorumluluğu devam etmektedir. Çünkü işverenin sorumluluğu, tedbirleri almak ile bitmemekte, aynı zamanda aldığı bu tedbirleri uygulamak/uygulatmak zorundadır. Eğer bütün uyarılara rağmen çalışan hala güvenlik tedbirlerine uymamakta ısrar ediyorsa, bu durumda işverene 4857 s. İş Kanunun 25/II/ı maddesini uygulama hakkı doğmaktadır: “İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi“ işverenin iş sözleşmesini derhal fesih için bir gerekçe oluşturmaktadır.

Nitekim, 1978 tarihli bir Yargıtay kararında, “işverenin sadece güvenlik önlemlerini almakla kalmayıp, aynı zamanda bu önlemlere uyulup uyulmadığının takip sorumluluğu bulunduğu” yönünde hüküm kurulmuştur. Söz konusu Yargıtay kararı, aynı zamanda işverenin kusursuz sorumluluğu olduğu konusundaki görüşü de desteklemektedir. (Yargıtay 10 HD,1978/2077 E. 1978/7689 K.)

Son yıllardaki uygulamada ise, kusur sorumluluğu, iş güvenliği uzmanı – işveren arasında paylaştırılmaktadır. Hatta uygulamada, iş güvenliği uzmanlarının payına daha çok sorumluluk düştüğü gözlemlenmektedir. Uygulamadaki bu durum, işverenin bulunduğu konum, yaptırım gücü ve ilgili diğer Kanun hükümleri ile çelişmektedir.

Bazı işverenler, son yıllarda özellikle iş güvenliği uzmanları ile sorumluluğu paylaşmanın verdiği rahatlıkla birlikte, İSG ile ulaşılmak istenen nihai hedefi göremeyip, yukarıda da izah edildiği üzere, sadece ilk baştaki maliyetlere takılabilmektedir. Bunu önlemek için de, 6331 s. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve eki yönetmeliklerle işverenlere birçok yükümlülükler ve bu yükümlülüklere uyulmaması halinde bazı yaptırımlar getirilmiştir. 6331
s. Kanun, bu yükümlülükler ve yaptırımlarının neler olduğunu tek tek saydıktan sonra, uygulamada her hangi açık bir alan kalmaması maksadı ile de, bir maddesinde, Kanun kapsamında çıkarılacak yönetmeliklerin ortaya koyduğu yükümlülüklere uymayan işverenlere her biri için 1000’er Türk Lirası ceza uygulanacağı ifade edilmiştir.

Benzer şekilde, özellikle büyük şantiyelerde ana yüklenicinin İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi kapsamında, alt yüklenicilere uyguladığı ceza prosedürleri söz konusudur. Lakin yukarıdaki bölümlerde de izah edildiği üzere, bu konuda da çok farklı uygulamalar söz konusudur.

Her ne kadar iş sağlığı ve güvenliğinin ilk aşamada maliyeti bir miktar arttırdığı gibi bir görünüm ortaya çıksa da; en nihayetinde, kazaların önlenmesi ile birçok maddi ve manevi kayıplar önlenmekte, işgücü kaybı azalmakta, idari ve cezai sorumluluklarla karşılaşılması engellenmekte, verim ve kalite artmaktadır.

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin amacı insani bir yaklaşımla öncelikle işçinin huzurunu ve mutluluğunu sağlamaktır. Bu önlemler neticesinde mesleki tehlikelerden uzak bir şekilde çalışan işçi fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bir gelişme gösterir. Bu da iş verimliği ile üretim kalitesine olumlu etki yapar. Neticede kazanan yine işveren olur.

Sonuç olarak; yukarıdaki bölümlerde belirtmiş olduğumuz konuları yeniden bir arada değerlendirecek olursak, özellikle inşaat şantiyeleri başta olmak üzere, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatında ve uygulamasında, cezai müeyyidelerle ilgili aksayan bazı hususlar ve bunlar için ne gibi tedbirler alınması gerektiğini şu şekilde sıralayabiliriz:



Yetkisiz Sorumluluk Olamayacağına Dair Yasal Mevzuatın İrdelenmesi;​



6331 s. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Madde 8:
İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur.



İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik İş güvenliği uzmanlarının görevleri MADDE 9 – (1) İş güvenliği uzmanları, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür:



Rehberlik;1) …iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına ve genel iş güvenliği kurallarına uygun olarak sürdürülmesini sağlamak için işverene önerilerde bulunmak.2) İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirmek.



……



Risk değerlendirmesi;1) …, risk değerlendirmesi sonucunda alınması gereken sağlık ve güvenlik önlemleri konusunda işverene önerilerde bulunmak ve takibini yapmak.



1.3 İş Güvenliği ve Ceza Mevzuatı Açısından İş Güvenliği Uzmanlarının iSorumluluklarının İrdelenmesi;​





6331 s. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Madde 8 (İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları): “(3) … iş güvenliği uzmanları, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur.”(4) Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınır.



Bilindiği üzere, 85’inci maddesi ile taksitle ölüme sebebiyet vermek suçunun cezasını düzenleyen Türk Ceza Kanunu (RG. 25611, 12.10.2004), genel hükümler içeren temel bir yasadır.



İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hükümleri ortaya koyan 6331 s. Kanun (RG. 28339, 30.06.2012) ise düzenlediği konuda özel hükümler içeren bir kanundur.



Türk hukuk sisteminde sonradan ortaya konulan özel hükümler, aynı konudaki genel hükümlerin uygulanmasını engeller. Bu kapsamda eğer 6331 s. yasa ve 5237 s. yasanın düzenlemiş olduğu aynı konuda (iş güvenliği uzmanlarının ihmal ve kusurlarından dolayı sorumluluklarını düzenleyen) hükümler varsa 6331 sayılı yasa hükümlerinin uygulanması gerekir.



Ve 6331 s. yasa ihmal ve kusurlarından dolayı iş güvenliği uzmanlarının hesap verecekleri muhataplarını özellikle belirlemiş ve işverene karşı sorumlu oldukları hükmünü getirmiştir. Yaptırım olarak da, sorumlu bulunan iş güvenliği uzmanlarının belgelerinin 3, 6 ay süreyle ya da sürekli askıya alınabileceği şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısı ile özel nitelikteki bu hükümler, iş güvenliği uzmanının ihmal ve kusurlarından dolayı sorumlulukları bakımından

genel nitelikteki Türk Ceza Kanunu maddelerinin uygulanmasını engellemektedir.



Nitekim Türk Ceza Kanunu 5’inci maddesi, “(1) Bu kanunun GENEL HÜKÜMLERİ, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.



Dikkat edilecek olunursa, burada sadece (TCK’da 1-75’inci maddeler arasında BİRİNCİ KİTAP’ta yazılı) GENEL HÜKÜMLER’in özel konularda uygulanabileceği hüküm altına alınmıştır. Yani Türk Ceza Kanunun (76-343’üncü maddeler arasında İKİNCİ KİTAP’ta yazılı) ÖZEL HÜKÜMLERİ, özel konuları düzenleyen diğer mevzuat hükümlerine uygulanamayacağı açıkça ortadadır. Taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunu düzenleyen 85’inci madde özel hükümlü bir madde olduğundan, özel nitelikteki bir kanun olan 6331 s. Kanunun düzenlediği bir hüküm hakkında uygulanamayacağı net olarak anlaşılabilmektedir.



Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi maksadıyla, doğrudan konu ile ilgili olmasa bile şu şekilde bir örnek verilebilir: Hekimlerin amacı hastaları iyileştirmektir ve bu maksatla çalışırlar. Bunu yaparken de, çalıştıkları hastaneye karşı sorumludurlar. Eğer yanlış bir tedavi nedeniyle hasta iyileşemez ya da ölecek olursa, açılacak dava, hekim aleyhine değil, çalıştığı hastane (ya da Sağlık Bakanlığı) aleyhine açılır; hekim aleyhine ayrıca TCK Madde 85 gereğince dava açılmaz. Eğer hekimin bir kusuru varsa, hastane (ya da Sağlık Bakanlığı) bununla ilgili (daha çok hekimlerle ilgili mevzuat ve Borçlar Kanunu çerçevesinde) kanuni takibatı yaparlar.



Benzer şekilde, iş güvenliği uzmanları da iş kazaları olmasın diye çalışır. Çalışırken de işverenlere karşı sorumlu olarak çalışmaya devam ederler. Kaldı ki, hekimler kendi tedavi yöntemlerini uygulama ve karar verme yetkisine sahipken, iş güvenliği uzmanlarının karar verme yetkileri bulunmamaktadır. İş güvenliği uzmanlarınca tavsiye edilen konuların işverenlerce uygulanmaması kanunen mümkündür. Bu kapsamda, açılacak davaların da iş güvenliği uzmanı aleyhine açılmaması, işveren aleyhine açılması; eğer uzmanın hatası varsa ilgili mevzuat çerçevesinde işverenlerin kanuni takibatlarını yapmaları gerekir.



Sonuç olarak;​



Gerek 6331 s. Kanunun ve gerekse iş güvenliği uzmanlarının görev ve yetkilerinin belirlendiği yönetmelikte yukarıya çıkarılan ilgili maddeler incelendiğinde şu neticeye varılmaktadır:



İş güvenliği uzmanlarının görevi, araştırmak, riski tespit etmek, giderilmesi konusunda işverene önerilerde bulunmaktır.



Her ne yolla olursa olsun (iş güvenliği uzmanının bildirmesi ile veyahut başka yollarla) risk tespit edilip ortaya çıktıktan sonra, o konuda önlem alınması işverenin sorumluluğundadır. İş güvenliği uzmanının riskin bertaraf edilmesine yönelik GÖREVİ – SORUMLULUĞU – YETKİSİ yoktur. İş kazalarına ilişkin soruşturmalarda şüpheli, kovuşturmalarda da sanık olmak, önce sorumlu olabilmek yeteneğini, yanı sıra da kusurun varlığını gerektirmektedir.



İşyerinde işin nasıl yapılacağına dair planlama yapanlar ile önlemlerin alınması konusunda para harcama yetkisi olanların sorumluluğundadır. İş güvenliği uzmanlarının her iki konuda da yetkisi yoktur. YETKİ olmayan bir konudan dolayı SORUMLU tutulmak hukuk ile bağdaşmamaktadır.



Bir Yargıtay kararında, konuyla ilgili olarak özetle; “İş güvenliği uzmanının yaptırım yetkisi yoksa, ceza sorumluluğunun da olamayacağına” dair hüküm kurulmuştur.(Yargıtay 12 CD. 2013/22004 E. 2014/13585 K. 03.06.2014
ilk önce ifade etmem gereken husus, İGU'ler tek suçludur gibi bir izlenimin doğmamasıdır.
Ancak bakanlğın, ilgili kanun ve yönetmelikler çerçevesinde, belki yanlış bir benzetme ama İGU'larına trafik polisi gibi ceza koçanı dağıtmasını kimse beklemesin. İGU'lar yaptırım yetkisi ile ne bekliyor?
bir vatandaşın kendisine saldırıldığında polisi arama imkanı varken, karşı saldırıda bulunması suçken, haklıyken haksız duruma düşmesi, polisin bile belirli şartlar oluşmadan müdahalesi suçken, bana göre arapsaçı hukuk sistemi içinde (bir mahkemenin evet dediğine başka bir mahkeme hayır derken) çok daha ağır yükler karşınıza çıkabilir.

Bir noktada ciddi hatalı bir yorum ve sonuca ulaşıyorsunuz dikkat etmenizi dilerim.
- Tek bir madde, olay söz konusu değil. binlerce farklı sebepten dava konusu/çeşidi mevcuttur.
- Her dava, işyeri nitelik ve nicelikleri çerçevesinde, olayın gerçekleşme durumları ve etkenleri nezninde ele alınır.
* (varsayımdır) 2 kaza, 2side korkuluğa yaslanmış çalışanın dengesini kaybetmesi ve düşmesi, 1. davada çalışanın tüm KKD'leri üzerinde, 2. davada çalışanın KKD'leri eksik, mahkeme kararları farklı neticelenecektir.
- Örnek dosya numaralı yargıtay kararlarının tarihleri belirli kanun ve yönetmelik yayımlarının öncesine ait olmakla beraber, son dönemde yayımlanan birçok yeni ve yönetmelik güncellemesi neticesinde yeni olaylarda hükümsüz niteliği alabilir.

- Yazınıza benzer birçok üniversite öğretim üyelerinin paylaşımları paragrafların öncesi ve sonrası ile mevcuttur, ancak toplama paragrafların tehlike oluşturması, paragrafın öncesi ve sonrasının eksik olmasıdır.
* "yaptırım yetkisi yoksa ceza sorumluluğunun da olmayacağı" hangi durumlarda, ne yapılması gerekiyordu da yaralanma veya ölüm oldu? o kadar farklı durumlar var ki tek bir davanın kararıyla içtihat yapamazsınız.
* ilk yardım eğitimi almış bir personelin imkan varken yaralıya müdahale etmemesi de suçtur. geniş bahçeli işyerlerinde açık pencereden giren sokak köpeğin ısırmasıyla oluşan yaralanmada risk analizinde yer verilmemesi de...
* asansörde mahsur kalma, sıkışma adp dosyalarında yoksa kusur söz konusudur
- dikkat ederseniz Türkiye örneğinde 5 milyon işyerinin bir kısmı bahçeli, bir kısmı asansörlü, bir kısmı korkuluk olan, herbir olayın kendi içinde değerlendirilebileceği, başkasına kolay kolay emsal olamayacağı detaylar içerir.

- İGU'nın yetki belgesinin 6 ay askıya alınması, hukuk açısından sorumlu kabul edilmesi, kusurlu bulunmasıdır ki başka davaların önünü açar. zannetmeyin ki en kötü durumda sadece 6 ay çalışamam olur biter. bir anda önünüze rücu faturası da çıkabilir, mahkumiyette.

İGU'lerin yaptırım gücü bakanlık teftiş kuruluna şikayet iletebilmesinden gelir. Uygulamada çok az örneğini duydum. Tanıdığım bir kamu çalışanı İGU bozuk asansör için deftere kayıt düşmesine rağmen, sorumlu müdürün gerekenleri yerine getirmemesini şikayet dilekçesiyle yaptırım gücünü kullandı, Allah razı olsun, hala görevinde, sorumlu müdüre o tarihte 25 bin gibi bir ceza yazıldı ve asansör onarıldı.

Rica etmiş olayım, bakanlığa şikayet eden İGU'ler deneyimlerini paylaşsınlar. Müfettişlerin cevapları ne oluyor merak edenler bu sayede bilgi sahibi olurlar. işimden rızkımdan olurum, evimde çoluk çocuk geçim derdi endişesinde olan çok arkadaşımız var, ama işveren/osgb baskısıyla bazı şeylere göz yummuşlarsa daha sonra çok ağır bedeller ödemek durumunda kalabilirler.

Yapı market, nalbur veya internetten temin edilebilen basit uyarı levhaları temin hizmetini teknik şartname vasıtasıyla yapıyorsam, bu levhalar için lisans/telif bedelleri ödüyorsam anlayın ki bunun bir karşılığı var. Bu hizmeti benden alanların da bir bildiği var.
bazıları için "bla bla" hususlar, yaşamadıkları, bilmedikleri, görmedikleri için önemsizdir. ama hiç sorgulamazlar, neden teknik şartname, neden gizlik sözleşmesi, neden lisans satın almalı, neden telif ödemeli.... ya internette bedava var, ne uğraşacaksın... yangın sonrası sigorta firması yapılan çalışmaların beyan edilen dosyaların, fatura kayıtlarının, temin edilenlerin yetersiz/mevzuata aykırı olduğunu söyler tazminat ödemez. Sigortayla kalsa gene iyi..

Geçenlerde bu forumda bir arkadaşımız 80 küsür İGU'nün tutuklu olduğunu yazmıştı. Madem İGU'lerin yetkisi yok, ceza alamazlar, bu kadar yargıtay kararı var, ne oldu da mahkumiyet söz konusu oldu? Bilenlerin açıklamalarını paylaşması dileklerimle.

inşallah faydalı olur
 

ilkinpeker

Paylaşımcı Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
6 Şub 2013
Mesajlar
221
Tepki puanı
659
Medeni hal
Evli
Meslek
İşyeri Hekimi
ilk önce ifade etmem gereken husus, İGU'ler tek suçludur gibi bir izlenimin doğmamasıdır.
Ancak bakanlğın, ilgili kanun ve yönetmelikler çerçevesinde, belki yanlış bir benzetme ama İGU'larına trafik polisi gibi ceza koçanı dağıtmasını kimse beklemesin. İGU'lar yaptırım yetkisi ile ne bekliyor?
bir vatandaşın kendisine saldırıldığında polisi arama imkanı varken, karşı saldırıda bulunması suçken, haklıyken haksız duruma düşmesi, polisin bile belirli şartlar oluşmadan müdahalesi suçken, bana göre arapsaçı hukuk sistemi içinde (bir mahkemenin evet dediğine başka bir mahkeme hayır derken) çok daha ağır yükler karşınıza çıkabilir.

Bir noktada ciddi hatalı bir yorum ve sonuca ulaşıyorsunuz dikkat etmenizi dilerim.
- Tek bir madde, olay söz konusu değil. binlerce farklı sebepten dava konusu/çeşidi mevcuttur.
- Her dava, işyeri nitelik ve nicelikleri çerçevesinde, olayın gerçekleşme durumları ve etkenleri nezninde ele alınır.
* (varsayımdır) 2 kaza, 2side korkuluğa yaslanmış çalışanın dengesini kaybetmesi ve düşmesi, 1. davada çalışanın tüm KKD'leri üzerinde, 2. davada çalışanın KKD'leri eksik, mahkeme kararları farklı neticelenecektir.
- Örnek dosya numaralı yargıtay kararlarının tarihleri belirli kanun ve yönetmelik yayımlarının öncesine ait olmakla beraber, son dönemde yayımlanan birçok yeni ve yönetmelik güncellemesi neticesinde yeni olaylarda hükümsüz niteliği alabilir.

- Yazınıza benzer birçok üniversite öğretim üyelerinin paylaşımları paragrafların öncesi ve sonrası ile mevcuttur, ancak toplama paragrafların tehlike oluşturması, paragrafın öncesi ve sonrasının eksik olmasıdır.
* "yaptırım yetkisi yoksa ceza sorumluluğunun da olmayacağı" hangi durumlarda, ne yapılması gerekiyordu da yaralanma veya ölüm oldu? o kadar farklı durumlar var ki tek bir davanın kararıyla içtihat yapamazsınız.
* ilk yardım eğitimi almış bir personelin imkan varken yaralıya müdahale etmemesi de suçtur. geniş bahçeli işyerlerinde açık pencereden giren sokak köpeğin ısırmasıyla oluşan yaralanmada risk analizinde yer verilmemesi de...
* asansörde mahsur kalma, sıkışma adp dosyalarında yoksa kusur söz konusudur
- dikkat ederseniz Türkiye örneğinde 5 milyon işyerinin bir kısmı bahçeli, bir kısmı asansörlü, bir kısmı korkuluk olan, herbir olayın kendi içinde değerlendirilebileceği, başkasına kolay kolay emsal olamayacağı detaylar içerir.

- İGU'nın yetki belgesinin 6 ay askıya alınması, hukuk açısından sorumlu kabul edilmesi, kusurlu bulunmasıdır ki başka davaların önünü açar. zannetmeyin ki en kötü durumda sadece 6 ay çalışamam olur biter. bir anda önünüze rücu faturası da çıkabilir, mahkumiyette.

İGU'lerin yaptırım gücü bakanlık teftiş kuruluna şikayet iletebilmesinden gelir. Uygulamada çok az örneğini duydum. Tanıdığım bir kamu çalışanı İGU bozuk asansör için deftere kayıt düşmesine rağmen, sorumlu müdürün gerekenleri yerine getirmemesini şikayet dilekçesiyle yaptırım gücünü kullandı, Allah razı olsun, hala görevinde, sorumlu müdüre o tarihte 25 bin gibi bir ceza yazıldı ve asansör onarıldı.

Rica etmiş olayım, bakanlığa şikayet eden İGU'ler deneyimlerini paylaşsınlar. Müfettişlerin cevapları ne oluyor merak edenler bu sayede bilgi sahibi olurlar. işimden rızkımdan olurum, evimde çoluk çocuk geçim derdi endişesinde olan çok arkadaşımız var, ama işveren/osgb baskısıyla bazı şeylere göz yummuşlarsa daha sonra çok ağır bedeller ödemek durumunda kalabilirler.

Yapı market, nalbur veya internetten temin edilebilen basit uyarı levhaları temin hizmetini teknik şartname vasıtasıyla yapıyorsam, bu levhalar için lisans/telif bedelleri ödüyorsam anlayın ki bunun bir karşılığı var. Bu hizmeti benden alanların da bir bildiği var.
bazıları için "bla bla" hususlar, yaşamadıkları, bilmedikleri, görmedikleri için önemsizdir. ama hiç sorgulamazlar, neden teknik şartname, neden gizlik sözleşmesi, neden lisans satın almalı, neden telif ödemeli.... ya internette bedava var, ne uğraşacaksın... yangın sonrası sigorta firması yapılan çalışmaların beyan edilen dosyaların, fatura kayıtlarının, temin edilenlerin yetersiz/mevzuata aykırı olduğunu söyler tazminat ödemez. Sigortayla kalsa gene iyi..

Geçenlerde bu forumda bir arkadaşımız 80 küsür İGU'nün tutuklu olduğunu yazmıştı. Madem İGU'lerin yetkisi yok, ceza alamazlar, bu kadar yargıtay kararı var, ne oldu da mahkumiyet söz konusu oldu? Bilenlerin açıklamalarını paylaşması dileklerimle.

inşallah faydalı olur
 

HASAN YAVAŞ

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
21 Eki 2013
Mesajlar
34
Tepki puanı
39
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
arkadaşlar herkes çok güzel yazılar yazmış ellerinize sağlık. Burada İş güvenliği uzmanlarına kusur veren bilirkişi zihniyetlerine de dikkat çekmek istiyorum. Ceza davalarında savcılık bilirkişi raporlarına istinaden dava açmaktadır. İş güvenliği uzmanlarını kusurlu görenlerde mevzuattan haberleri olmayan bilirkişilerdir. Yaşamanın bile bir şans olduğu ülkemizde gerçekten işini iyi yapan bilirkişilere denk gelmekte büyük bir şanstır. Ek 'te tarafımın berat ettiği davadaki bilirkişi raporunu paylaşıyorum.İşte gerçek bilirkişi budur...
 

Ekli dosyalar

  • bilirkişi tutanağı - Kopya.png
    bilirkişi tutanağı - Kopya.png
    74.6 KB · Görüntüleme: 115

melihunutmaz

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
5 Eki 2013
Mesajlar
19
Tepki puanı
8
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
arkadaşlar herkes çok güzel yazılar yazmış ellerinize sağlık. Burada İş güvenliği uzmanlarına kusur veren bilirkişi zihniyetlerine de dikkat çekmek istiyorum. Ceza davalarında savcılık bilirkişi raporlarına istinaden dava açmaktadır. İş güvenliği uzmanlarını kusurlu görenlerde mevzuattan haberleri olmayan bilirkişilerdir. Yaşamanın bile bir şans olduğu ülkemizde gerçekten işini iyi yapan bilirkişilere denk gelmekte büyük bir şanstır. Ek 'te tarafımın berat ettiği davadaki bilirkişi raporunu paylaşıyorum.İşte gerçek bilirkişi budur...
Merhaba hocam, adınıza sevindim. Yaşamış olduğunuz olayda hangi koşullar altında bilirkişi bu raporu yazdı onunla ilgili de bilgi verebilirseniz çok iyi olur. Olması gereken eksiklikleri belirlemiş, işverene yazılı bildirmiş miydiniz, ya da kurul toplantılarında yer almakta mıydı bu konu vb. gibi
 

HASAN YAVAŞ

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
21 Eki 2013
Mesajlar
34
Tepki puanı
39
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Merhaba hocam, adınıza sevindim. Yaşamış olduğunuz olayda hangi koşullar altında bilirkişi bu raporu yazdı onunla ilgili de bilgi verebilirseniz çok iyi olur. Olması gereken eksiklikleri belirlemiş, işverene yazılı bildirmiş miydiniz, ya da kurul toplantılarında yer almakta mıydı bu konu vb. gibi
Melih bey merhaba, Ben uyarılarımı yapmıştım fakat tespit öneri defterini veya diğer bilgileri benden isteme gereği duymadılar.İşin ilginç yanı İlk karakola verdiğiniz evraklar üzerinden bilirkişi raporlarının tutulmasıdır. Genellikle karakolda ilk ifadelerde eğitim evrakları ve kişisel koruyucu zimmet formlarını alıyorlar. Ben bilirkişi olsam olay yerine intikal eder burada tutarım tutanağımı..Ama iş böyle olmuyor malesef. Ne bir risk değerlendirmesi istediler nede tespit ve öneri defteri istediler.Bilirkişileri görmedik bile..
 
Üst
!!! Reklam Engelleyici Tespit Edildi !!!

Reklam Engelleyici Kulladığınız Tespit Edildi !

Sitemiz geçimini reklam gelirlerinden kazanmaktadır. Bundan dolayı Ad Block gibi reklam engelleyicilerin kullanılmasına izin verilmemektedir. Anlayış göstererek bu site için reklam engelleyicinizi devredışı bıraktığınız için şimdiden teşekkür ederiz.

Devredışı bıraktım, siteyi gezmeye devam edebilirim.