- Katılım
- 6 Ocak 2015
- Mesajlar
- 209
- Tepki puanı
- 223
- Medeni hal
- Bekar
- Meslek
- Uzman (C)
Merhaba Arkadaşlar,
Jeoloji ile ister ilgilenin ister ilgilenmeyin, hepimiz çevremizdeki kayaç ve mineraller ile iç içeyiz. Ve hayatımızın her anında ve her noktasında bu mineral ve kayaçlar ile haşır neşiriz. Altın ve gümüş gibi kıymetli mineral ve cevher, tuz minerali gibi hayatımızın vaz geçilmezi, demir, bakır gibi olmazsa olmazlarımız derken hayatımızın içinde ve hayatımızın devamı için minerallere ihtiyacımız var.
Peki bu minerallerden insan hayatı için tehlikeli olanlar yok mu? Elbette var. Faydası olduğu gibi zararlı minerallerde mevcut. Bunları tanıyarak bilerek kendimizi korumayı öğreniyoruz ve öğrenmeliyiz.
İsterseniz önce mezotelyoma ( akciğer zarı ve karın zarı kanseri ) nedir ile başlayalım.
Mezotelyoma, temel olarak halk arasında ak toprak, çorak toprak, gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle bilinen asbestin yol açtığı akciğer zarı ve karın zarı kanserine verilen addır.
Batı ülkelerinde yılda her bir milyon kişinin 1-2'sinde saptanan mezotelyoma, Türkiye'de yılda en az 500 kişide görülmektedir. Bu sıklığın sebebi de asbestin Anadolu'nun birçok yöresinde bulunması ve halkımız tarafından bilinçsizce kullanılmasına bağlanılabilir. Asbest köylerde evleri badana yapmak için veya küçük çocuklarda pudra yerine kullanırlar. Amasya bölgesinde ve Kayılar yörüklerinde ise bebekler, höllük toprağı olarak bilinen ısıtılmış asbestle sarılmaktadır. Bu da bu bebeklerin mezotelyoma ve solunum rahatsızlıklarına yakalanmalarına yol açmaktadır.
Mezotelyomaya ait en sık rastlanan yakınmalar, ağrı ve ilerleyici nefes darlığıdır. Akciğer röntgeni ve tomografide tipik bulgular saptanabilse de kesin tanı için başvurulan standart yöntem akciğer zarı biyopsisidir. Mezotelyoma, erken dönemde tanınıp uygun cerrahi girişim uygulanamadığında, ilaç ya da ışın tedavisine iyi cevap vermeyen ve hastayı kısa zamanda ölüme götüren bir hastalıktır.
(Bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Mezotelyoma )
Tıbbi Jeoloji ise, insan, hayvan ve bitki sağlığı üzerine ortam jeolojisinin etkilerinin incelenmesidir. Böylece tıp ve yer bilimleri ortaklaşa bir çalışma içerisine girer.
Yazıya eklediğim dosya 2014 yılında düzenlenen 7. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansındaki Dr. İsrafil Kayabalı ve Prof. Dr. Halim Mutlu Beylerin sunumudur.
Mezotelyomaya neden olan, Zeololit grubundan bir mineral olan Eriyonit minerali ise volkanik tüfler içerisinde oluşum ve dağılım göstermektedir.
Aksaray-Nevşehir Arası Eriyonit Minerali İçeren Volkanik Tüflerin Dağılımı ve Akciğer Kanseri (Mezotelyoma) İlişkisi* isimli bildiri özetine ise ilgili linkten ulaşabilirsiniz ( http://www.jmo.org.tr/resimler/ekler/06379e230b4283d_ek.pdf )
Doğanın görsel bir şölen oluşturduğu Kapadokya bölgemizin bazı kesimlerinde, yukarıda bahsetmiş olduğum Eriyonit minerali oluşumu nedeniyle, çok yüksek bir oranda mezotelyoma vakalarına rastlanmış ve araştırmalar neticesinde o bölgelerde ki tüfler içerisinde Eriyonit mineralleri gözlenmiştir.
İki bilimin bir araya gelmesi ile neden sonuç ilişkisi üzerine çok araştırmalar yapılmış ve bu yerlerde yaşayanların o bölgelerden taşınması kararı verilmiştir.
Yine konuyla ilgili aşağıda iki ayrı haber linki görülecektir.
http://www.sabah.com.tr/cumartesi/2013/05/11/kapadokyada-kanser-savasi-ornek-oluyor
http://www.hurriyet.com.tr/nevsehirin-3-koyu-kanserle-bas-basa-kaldi-40064701
Umarım bilimin ve bilimsel araştırmaların gelişerek devam etmesi sayesinde bu tip üzücü olaylar ve kayıplar en aza indirilir.
Sağlıcakla kalın.
Jeoloji ile ister ilgilenin ister ilgilenmeyin, hepimiz çevremizdeki kayaç ve mineraller ile iç içeyiz. Ve hayatımızın her anında ve her noktasında bu mineral ve kayaçlar ile haşır neşiriz. Altın ve gümüş gibi kıymetli mineral ve cevher, tuz minerali gibi hayatımızın vaz geçilmezi, demir, bakır gibi olmazsa olmazlarımız derken hayatımızın içinde ve hayatımızın devamı için minerallere ihtiyacımız var.
Peki bu minerallerden insan hayatı için tehlikeli olanlar yok mu? Elbette var. Faydası olduğu gibi zararlı minerallerde mevcut. Bunları tanıyarak bilerek kendimizi korumayı öğreniyoruz ve öğrenmeliyiz.
İsterseniz önce mezotelyoma ( akciğer zarı ve karın zarı kanseri ) nedir ile başlayalım.
Mezotelyoma, temel olarak halk arasında ak toprak, çorak toprak, gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi isimlerle bilinen asbestin yol açtığı akciğer zarı ve karın zarı kanserine verilen addır.
Batı ülkelerinde yılda her bir milyon kişinin 1-2'sinde saptanan mezotelyoma, Türkiye'de yılda en az 500 kişide görülmektedir. Bu sıklığın sebebi de asbestin Anadolu'nun birçok yöresinde bulunması ve halkımız tarafından bilinçsizce kullanılmasına bağlanılabilir. Asbest köylerde evleri badana yapmak için veya küçük çocuklarda pudra yerine kullanırlar. Amasya bölgesinde ve Kayılar yörüklerinde ise bebekler, höllük toprağı olarak bilinen ısıtılmış asbestle sarılmaktadır. Bu da bu bebeklerin mezotelyoma ve solunum rahatsızlıklarına yakalanmalarına yol açmaktadır.
Mezotelyomaya ait en sık rastlanan yakınmalar, ağrı ve ilerleyici nefes darlığıdır. Akciğer röntgeni ve tomografide tipik bulgular saptanabilse de kesin tanı için başvurulan standart yöntem akciğer zarı biyopsisidir. Mezotelyoma, erken dönemde tanınıp uygun cerrahi girişim uygulanamadığında, ilaç ya da ışın tedavisine iyi cevap vermeyen ve hastayı kısa zamanda ölüme götüren bir hastalıktır.
(Bkz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Mezotelyoma )
Tıbbi Jeoloji ise, insan, hayvan ve bitki sağlığı üzerine ortam jeolojisinin etkilerinin incelenmesidir. Böylece tıp ve yer bilimleri ortaklaşa bir çalışma içerisine girer.
Yazıya eklediğim dosya 2014 yılında düzenlenen 7. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansındaki Dr. İsrafil Kayabalı ve Prof. Dr. Halim Mutlu Beylerin sunumudur.
Mezotelyomaya neden olan, Zeololit grubundan bir mineral olan Eriyonit minerali ise volkanik tüfler içerisinde oluşum ve dağılım göstermektedir.
Aksaray-Nevşehir Arası Eriyonit Minerali İçeren Volkanik Tüflerin Dağılımı ve Akciğer Kanseri (Mezotelyoma) İlişkisi* isimli bildiri özetine ise ilgili linkten ulaşabilirsiniz ( http://www.jmo.org.tr/resimler/ekler/06379e230b4283d_ek.pdf )
Doğanın görsel bir şölen oluşturduğu Kapadokya bölgemizin bazı kesimlerinde, yukarıda bahsetmiş olduğum Eriyonit minerali oluşumu nedeniyle, çok yüksek bir oranda mezotelyoma vakalarına rastlanmış ve araştırmalar neticesinde o bölgelerde ki tüfler içerisinde Eriyonit mineralleri gözlenmiştir.
İki bilimin bir araya gelmesi ile neden sonuç ilişkisi üzerine çok araştırmalar yapılmış ve bu yerlerde yaşayanların o bölgelerden taşınması kararı verilmiştir.
Yine konuyla ilgili aşağıda iki ayrı haber linki görülecektir.
http://www.sabah.com.tr/cumartesi/2013/05/11/kapadokyada-kanser-savasi-ornek-oluyor
http://www.hurriyet.com.tr/nevsehirin-3-koyu-kanserle-bas-basa-kaldi-40064701
Umarım bilimin ve bilimsel araştırmaların gelişerek devam etmesi sayesinde bu tip üzücü olaylar ve kayıplar en aza indirilir.
Sağlıcakla kalın.