- Katılım
- 5 Ara 2014
- Mesajlar
- 146
- Tepki puanı
- 38
Meslek Hastalığı ‘Tanı’nmalı
Merhaba Sevgili Okurlar,
İlk yazıma, sizlere işyeri hekimliğinin tarihçesinden bahsederek başlamak istiyorum. İş yeri hekimliğinin tarihi neredeyse milatla başlar;
Bernardino Ramazzini (Meslek Hastalıklarının Babasıdır) (1633-1714) “De Morbis Artificium Diatriba” adını verdiği meslek hastalıkları kitabını yazmıştır. Bu kitabın en önemli özelliklerinden biri, hastalıklar ile iş arasında bir bağlantı kurarak etiyolojik etmenleri belirlemiş olmasıdır.
Ramazzini doktorlar hakkında şöyle demiştir “Hayret ve tereddüt ediyorum. Acaba, ilaç ve sinameki kokan muayenehane ve eczanelerde oturan bu azametli ve şık görüntülü doktorlann burnuna iş yerlerindeki pis kokulu şeyleri mi soksam, yoksa onları bu çukurlan görmeye mi davet etsem?”
Türkiye’deki Tarihsel Gelişme
Dilaver Paşa Nizamnamesi (1865):
Maaddin Nizamnamesi (1869):
114 Sayılı Kanun (1921):
151 Sayılı Kanun (1921):
Ülkemizde meslek hastalığının tam tanımı ise sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun 14. maddesinde şöyle tanımlanmıştır: Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürürüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.
Sonuç olarak “Hekim, Hipokrat devrinden beri hastalarına sorduğu klasik sorularına, şu soruyu da eklemelidir: “Ne iş yapıyorsun ?” Böylece birçok insanın hastalığına doğru bir biçimde tanı konabilir ve acılan hızlı bir biçimde giderilebilir. Araştırmalar meslek hastalıklarının gerek işyeri hekimleri gerekse genel hastanelerde çalışan hekimler tarafından atlandığını göstermektedir.
Günümüzde ülkemizde yeni yönetmeliklerle beraber işyeri hekimliği artık daha dinamik bir hal almıştır. Buna rağmen meslek hastalıkları tanıları hala yeterli seviyede değildir. Buna bir çare olarak 2008’de yeni bir yönetmelikle devlet üniversitesi ve eğitim araştırma hastanelerine de meslek hastalığı koyma yetkisi verilmiştir.
Sanayide gelişmişlik iş kazaları ile ters, meslek hastalıkları ile doğru orantılıdır. Gelişen sanayimizle birlikte istatistiklerin bu yönde değişeceğini düşünüyorum.
Dr. Serdar Onur KÖSEOĞLU
Devamını Oku...
Merhaba Sevgili Okurlar,
İlk yazıma, sizlere işyeri hekimliğinin tarihçesinden bahsederek başlamak istiyorum. İş yeri hekimliğinin tarihi neredeyse milatla başlar;
- Pliny (23 -79, Roma) tehlikeli tozlara maruz kalanların kendilerini korumaları için maske önermiştir.
- Galen (Il.yy) madencilerin hastalıkları hakkında bilgi vermiştir.
- Paracelsus (14931541) iş hekimliği alanındaki ilk monografi sayılan “De Marbis Metallicis”i yazmıştır. Bu kitapta madenciler ve dökümcülerde görülen hastalıklann klinik bulgulan hastalık adı verilmeden yazılmıştır. Bu bulgular pnömokonyozları (akciğer hastalığı) tanımlamaktadır.
- Agricola-Gearge Bauer (1494-1555) “De re Metallica” adlı eserinde maden ocaklarındaki tozun zararlı etkilerini ve korunma yöntemlerini anlatmıştır. Yer altında havalandırma yapmayı ve işçilerin maske kullanmasını önermiştir.
Bernardino Ramazzini (Meslek Hastalıklarının Babasıdır) (1633-1714) “De Morbis Artificium Diatriba” adını verdiği meslek hastalıkları kitabını yazmıştır. Bu kitabın en önemli özelliklerinden biri, hastalıklar ile iş arasında bir bağlantı kurarak etiyolojik etmenleri belirlemiş olmasıdır.
Ramazzini doktorlar hakkında şöyle demiştir “Hayret ve tereddüt ediyorum. Acaba, ilaç ve sinameki kokan muayenehane ve eczanelerde oturan bu azametli ve şık görüntülü doktorlann burnuna iş yerlerindeki pis kokulu şeyleri mi soksam, yoksa onları bu çukurlan görmeye mi davet etsem?”
Türkiye’deki Tarihsel Gelişme
Dilaver Paşa Nizamnamesi (1865):
- Ereğli kömür havzasında çalışan işçilere yönelik bazı haklar tanınmıştır.
- 13 yaşından küçüklerin madende çalıştırılması yasaklanmıştır.
- Mesai saatleri 10 saat ile sınırlandırılmıştır.
- İşyerinde doktor bulundurulması zorunlu tutulmuştur.
Maaddin Nizamnamesi (1869):
- İş kazalarında tazminata ilişkin hükümler getirilmiştir.
114 Sayılı Kanun (1921):
- Zonguldak ve Ereğli kömür havzasında kömür tozlannın işçilerin yaranna kullanılmak üzere değerlendirilmesini içermektedir.
151 Sayılı Kanun (1921):
- Ereğli maden işçilerine yönelik sosyal sigorta kurulmuştur. Bu yasaya göre işçi ve işverenden kesilen primlerle işçi sandıkları kurulmuştur. Prim ödeme zorunlu tutularak, Türkiye’de sosyal güvenlikle ilgili ilk uygulama yaşama geçirilmiştir.
Ülkemizde meslek hastalığının tam tanımı ise sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun 14. maddesinde şöyle tanımlanmıştır: Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürürüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.
Sonuç olarak “Hekim, Hipokrat devrinden beri hastalarına sorduğu klasik sorularına, şu soruyu da eklemelidir: “Ne iş yapıyorsun ?” Böylece birçok insanın hastalığına doğru bir biçimde tanı konabilir ve acılan hızlı bir biçimde giderilebilir. Araştırmalar meslek hastalıklarının gerek işyeri hekimleri gerekse genel hastanelerde çalışan hekimler tarafından atlandığını göstermektedir.
Günümüzde ülkemizde yeni yönetmeliklerle beraber işyeri hekimliği artık daha dinamik bir hal almıştır. Buna rağmen meslek hastalıkları tanıları hala yeterli seviyede değildir. Buna bir çare olarak 2008’de yeni bir yönetmelikle devlet üniversitesi ve eğitim araştırma hastanelerine de meslek hastalığı koyma yetkisi verilmiştir.
Sanayide gelişmişlik iş kazaları ile ters, meslek hastalıkları ile doğru orantılıdır. Gelişen sanayimizle birlikte istatistiklerin bu yönde değişeceğini düşünüyorum.
Dr. Serdar Onur KÖSEOĞLU
Devamını Oku...