Bilgi : Bir Bilim Olarak İş Sağlığı Ve Güvenliği

Şehmus Aksoy

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
7
Tepki puanı
10
Meslek
Uzman Adayı (C)
BİR BİLİM OLARAK İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
Şeyhmus Aksoy*
*İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği - Psikoloji
İletişim: ****KESİLDİ****

1940'lı yıllarda iş kazalarının önlenmesine yönelik çabalar, iş yerinde makine ve ekipmanda kaynaklanan hataların giderilmesi ile sağlanmaya çalışılmıştır.1960'lı yıllarda ise insan faktörü dolayısı ile çalışanlardan kaynaklanan sorunlar ele alınmaya başlamıştır.1980'li yıllara gelindiğinde ise iş kazalarının önlenmesinde bilimsel araştırmalar ile ergonomi ve tasarım ile ilgili sorunların giderilmesi ve bununla birlikte İş Sağlığı ve Güvenliği yönetim sistemlerinin oluşturulması üzerine çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.
Bu bağlamda İş Sağlığı ve Güvenliği bir bilim olarak ele alındığında İş Sağlığı-İş Güvenliği-Çevre Sağlığı olmak üzere 3 ana yönetim sisteminden oluştuğunu görüyoruz.İş Güvenliğinin; Bina güvenliği,makine teçhizat güvenliği ve her iki değişimi de içine alan üretim güvenliğini kapsadığını söyleyebiliriz.İş Sağlığı ve Çevre Sağlığından çok farklıdır.En basit farklılıkları ise tabi oldukları yasalar,sigorta sistemleri,tabi oldukları standartlar ve farklı bakanlıklar tarafından denetlenmesi ve yönetilmesi gereğidir.
İş Sağlığı ise ; çalışanların sağlığını ve güvenliği gözeterek bu alanda çalışan bir yönetim sistemidir.Bu hekim, hemşire, mühendis, psikolog, istatistikçi, hukukçu yani çalışanın sağlığı ve güvenliği ile ilgili tüm uzman meslek gruplapları iş sağlığı alanında hizmet verebilir.Çevre Sağlığı ise işyeri çevresinin sağlığı ve güvenliğini gözeten bir yönetim sistemidir.Çevre Sağlığı yönetim sistemini kuracak kişi çevre sağlığı konusunda uzman o işyerinin gerektirdiği meslekte yani o işyerinin çevreye verebileceği zararları en iyi şekilde bilen kişiler tarafından kurulan bir sistem olmalıdır.O halde yukarıda ifade edilen 3 sistem de ayrı ayrı kurulmalı ve ayrı ayrı değelendirilmelidir.Örnek vermek gerekirse 'Yangın Sigortası' işverenin 'mal'ı ile ilgili bir sigortadır ve çalışanın sağlığı ile bir ilgisi yoktur.Aynı şekilde 'çalışan sağlık sigortası' tamamen çalışan ile ilgili bir sigortadır 'mal' ile ilgili hizmet vermez.Yani işverenin 'mal' ına ilişkin hizmetler İş güvenliği içerisinde , çalışanın canına ait hizmetleri iş sağlığı alanında değerlendirmeliyiz.Hukuk sisteminde de 'mal'ın korunması için gerekli yasaların 'can'ın korunması ile yasaların farklı olduğunu görüyoruz.
İş Sağlığı ve İş güvenliği alanlarında yapılan risk değerlendirmelerinde farklılıklar olmalıdır.İş güvenliği alanında işverenin malına verilecek zarar(işveren için kabul edilebilir risk) tamamen işverenin belirttiği kadardır yani kabul ettiği risk kadardır.Örneğin ; 'Ben üretimde %15 hata payını kabul edilebilir risk olarak görüyorum' diyebilir.Bu tür risk değerlendirmeleri için nicel risk değerlendirmeleri kullanılabilir.Risk=Olasılık x Şiddet.
Fakat konu İş sağlığı(çalışanların sağlığı ve güvenliği) olduğunda işverenin kabul edilebilir risk düzeyi belirleme lüksü olmayacağından nicel risk değerlendirmeleri kullanılarak sayısallaştırma yapılamaz.Yani bir kişinin parmağının kesilmesi ile kolunun kopmasının iş sağlığı alanında bir farkı yoktur, bir önceliklendirme ve kabul edilebilirlik seviyesi belirlemek söz konusu olamaz.Ancak yapılacak işin sıklık periyoduna göre bir önceliklendirme yapılabilir.Haftada 4 kere yapılan bir iş için alınacak önlem haftada 1 kere yapılacak iş için alınacak önlemden önce gelebilir.
'Çalışanı Korumak' anlayışını merkeze alan İş Sağlığı ve Güvenliği Bilimi çalışanın sadece teknik anlamda korumak yerine onun sosyolojik,psikolojik ve antrepolojik verileri de göz önüne alır ve gerekli çalışmaları yapar.Sadece mühendislik yaklaşımı ile bir İSG sistemi kurmak çalışanı 'mekanik'leştirmek anlamına gelir.Her toplumun kendine özgü bir kültürü ve bu kültürün toplumdan topluma farklılık gösterdiği dikkate alındığında işyerinde faaliyet gösteren örgütlerin de kendine özgü kültürleri söz konusu olacaktır.Bu bağlamda düşünüldüğünde işyerinde örgüt kültürü toplum kültürü tarafında oluşturulmakta ve çalışanın örgütsel(davranışsal-bilişsel) davranışı üzerinde etkili olmaktadır.
İşte tam da bu noktada İş Sağlığı ve Güvenliği bilimi sadece mühendislik ve teknik yaklaşımlar ile açıklanacak bir bilim değildir.Yukarıda da bahsedildiği gibi İş Sağlığı ve Güvenliği multi-disipliner bir bilimdir ve sadece yönetmeliklerdeki yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile geliştirilemez.İş Sağlığı ve Güvenliği alanında yönetmeliklerin hukukçunun, iş kazaları ve meslek hastalıklarının standardize edilerek istatistikçinin yorumladığı, iktisatçıların İSG maliyet analizlerini yaptığı, psikolojik,sosyolojik ve antrepolojik verilerin de göz önünene alındığı bir İSG sistemi oluşturmak İş Sağlığı ve Güvenliği Biliminin gelişimine önemli katkı sunacaktır.
Ülkemizde İş sağlığı ve Güvenliğini değerlendirdiğimizde ; varlığını bir bilim olarak sürdürememesinde devlet,işveren veya çalışandan kaynaklanan çeşitli sebepler gösterilebilir fakat açık olan şudur ki; ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği sürekli değişikliğe uğratılan yönetmeklikler arasında sıkışıp kalmış bir haldedir.Öte yandan İSG alanında hizmet veren (lisans eğitiminde iş kazasının tanımın dahi olmadığı) mühendislerin 220 saatlik bir eğitim sonunda hukukçu gibi yönetmelikleri yorumlaması, bir istatistikçi gibi sayısal verileri değerlendirmesi,iktisatçı gibi maliyet analiyet analizi yapması, sosyolojik ve psikolojik verileri göz önüne alarak çalışanların örgütsel davranışını değerlendirmesi vb. disiplinlerin gerekliliklerini layıkı ile yerine getirmeleri nasıl beklenebilir ?

Son olarak İş Sağlığı ve Güvenliği bir bilimdir ve sürdürülebilmesi için ilgili disiplinlerin İSG alanına katkıda bulunmalarının önünün açılması gerekmektedir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

FUNDA3426

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
5 Ocak 2013
Mesajlar
97
Tepki puanı
130
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Üniversiteler bile işin uygulamasından bir haber öğretim görevlileri ile çalışırken, herşey teorik olarak anlatılırken ve açık öğretim ya da uzaktan eğitim gibi sistemlerle iş güvenliği bölümleri açılıp bu durum ticari bir kazanca dönüştürülürken, B grubu Uzmanlık soruları C grubu uzmanlık sorularından çok daha kolayken (açık neredeyse ona göre soru üretiliyor), yükseltmelerle A grubu olurken bir çok insan bu ülkede İş Sağlığı Ve Güvenliğine bilim denilemez. Üzülerek söylüyorum, fakat durum bu!
 

Şehmus Aksoy

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
7
Tepki puanı
10
Meslek
Uzman Adayı (C)
İş Sağlığı ve Güvenliği ülkemizde bilim olarak görülmüyor diyebilirsiniz.Zaten var olan uygulamalarda dediğiniz gibi bunu gösteriyor.Ama şunu da belirtmek gerekir ki; artık birilerinin çıkıp bu sistemin yanlışlarını ortaya koyup olması gereken doğru sistemler üretilmesi konusunda fikir beyan etmesi gerekiyor.Doğru sistemler üretilmesi konusunda aslında insanlar çeşitli fikirlere sahip fakat bu fikirler tamamen öznel.Yani kişi 2 yıl bir işletmede çalışmış, belli yanlışları görmüş ve belirtiyor.Bilimlerin bu şekilde ilerleyeceği kanaatinde değilim, Avrupa ve Dünya sistemlerini araştıran, kafa yoran, olaya ticari olarak bakmayan, İş sağlığı ve güvenliğini piyasa veya sektör olarak görmeyen bilim insanlarına ihtiyac var.Öncelikli iş açık söyleyeyim iş güvenliği uzmanlarına düşüyor.Sizlerin çıkıp bu sistemin yanlış olduğunu, bu kadar sorumluluk ve yükümlülük altında çalışmayacağınızı belirtmeniz gerekiyor.Yani sizin bu 'ölü doğmuş' sistemde doğru işler yapmanız kanaatimce pek mümkün olmayacaktır.İş güvenliği uzmanlarının bu ticari boyutundan arındırarak, insan için, emek sömürüsünü engellemek için, daha saglıklı ve güvenli iş yerleri ve çalışanlar kazandırmak için varolmalıdırlar.Bunun içinde varolan yanlış sistemleri bile bile bu kadar sorumluluk altında çalışmamalılar.Yoksa bir hocamızın dediği gibi 'pimi çekilmiş bomba'yı ellerinde tutuyorlar.
 

Bilal Ç.

Acemi Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
8 Ağu 2014
Mesajlar
2
Tepki puanı
2
Medeni hal
Bekar
Meslek
Uzman (B)
İşin en acı yanı Asıl olanı kavrayamamak.. Bu her kesim için geçerli maalesef. Teoride mükemmeliyetçi fakat pratiğe bakıldığında ise kılıfa uydurmacı bir durum söz konusu. Bunun nedeni nedir ? diye sormak lazım..
İş Sağlığı ve Güvenliği; Sistemli ve bilimsel çalışmalardır diye sık sık dile getiriyoruzdur eğitimlerimizde ama sahaya inildiğinde iş değişiyor. Sahada İş Sağlığı ve Güvenliği ceza yememek yada sorumluluğu iş verenden alıp bir kurban daha bulmak için çıkmış gibi gözüküyor ve maalesef uzmanlar bu iki tezat arasında sıkışıp kalıyor. İlkelere bağlı kalıp defalarca söylediği, yazdığı, izah ettiği konuların yapılmamasını öylece izliyor. Bana kalırsa "Filler tepişir, çimler ezilir" sözü birazda uzmanlar için söylenmiş herhalde..
 

Levent KAVLAK

Acemi Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
27 Ara 2011
Mesajlar
0
Tepki puanı
276
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (A)
Değerli meslektaşlarım,

İş Sağlığı ve Güvenliği ülkemizde maalesef mevzuat yükümlülüklerinden dolayı idari para cezasından kurtulmak için evrak çalışması gibi görülmektedir.Özellikle işverenlerin 6331 sayılı yasanın uygulamalarında gösterdikleri dirençten anlaşılacağı gibi öyle kolay kolay kabul edebilecekleri bir durum değildir.Devletin ceza yazarak düzeltemeyiz bu kültürel bir sorun olarak kabul ettiği İSG kavramı,işverenler tarafından kendilerine uygulanan bir dayatma olarak görmesini zaman içerisinde birlikte çabalayarak aşacağız.Devletin denetleme mekanizmasını etkin olarak çalıştırması için basın ve TV ,sosyal paylaşım sitelerini etkin bir şekilde kullanarak toplumsal bir farkındalık oluşturacağız.İSG kavramının toplum tarafından anlaşılır hale gelmesi için binlerce çalışanının ölmesini beklemeyeceğiz elbette.TÜİSAG ve İSAG olarak yıllardır verdiğimiz mücadeleyi işyerlerinden başlayarak toplumun tamamına yaymak zorundayız.5 yıl önce 2100 iş güvenliği vardı bugün ise 100 binin üzerinde ve heryerde varız.Umutsuz olmayalım,gelecek yıllarda ülkemizde çok şeyi değiştireceğiz.Saygılarımla
 
Son düzenleme:

Şehmus Aksoy

Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
7
Tepki puanı
10
Meslek
Uzman Adayı (C)
Toplumsal farkındalık ve kültür oluşturmak gerektiğine kesinlikle katılıyorum.Fakat iş güvenliği uzman sayısı ne kadar artarsa artsın, 'kaliteli' ve bu işi profesyonel olarak gerçekleştiren insanlar olmadıgı sürece bu mesele düzelmeyecek.En basiti şuan çalışan iş güvenliği uzmanları da ölü bir sistemde birşeyler yapmaya çalıştıklarının farkında fakat hala bu sistemin bir parçası olarak çalışmaya devam ediyorlar.Verilen 220 saatlik eğitimle ölü sistemde hem yönetmelikleri yorumluyorlar hem mühendislik ve teknik önlemleri yerine getirmeye calışıyorlar hem çalışan sağlığını gözetiyorlar hem istatistik tutuyorlar... peki ama neden kimse bu sistemi değiştirin demiyor?
Demek istediğim özetle şu; iş güvenliği uzmanı sayısı 500 bin dahi olsa eger hala bu sistem kabul edilirse birşeyler düzelmeyecek.İş güvenliği uzmanları şunu kesinlikle bilmeliler ki aslında bu yanlış sistemi yürüten aslında kendileri.Bu sisteme artık dur demeliler.Saygılarımla
 
Üst
!!! Reklam Engelleyici Tespit Edildi !!!

Reklam Engelleyici Kulladığınız Tespit Edildi !

Sitemiz geçimini reklam gelirlerinden kazanmaktadır. Bundan dolayı Ad Block gibi reklam engelleyicilerin kullanılmasına izin verilmemektedir. Anlayış göstererek bu site için reklam engelleyicinizi devredışı bıraktığınız için şimdiden teşekkür ederiz.

Devredışı bıraktım, siteyi gezmeye devam edebilirim.