Atatürk ün Özdeyişleri

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün güzel sanatlar ile ilgili sözleri
Atatürk’ün güzel sanatlar ile ilgili sözleri. Atatürk’ün güzel sanatlarla ilgili sözleri.
Atatürk’e göre güzel sanatların tanımı:
Sanat, güzelliğin ifadesidir. Bu ifade sözle olursa şiir, ezgi ile olursa musiki, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltraşlık, bina ile olursa mimarlık olur. (Ahmet Cevat Emre, Muhit Mec, Sene: 1, No: 2, 1928, s. 84)
Güzel sanatların her dalı için, Kamutay’ın göstereceği ilgi ve emek, milletin insanca ve uygar yaşamı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir. 1936 (Atatürk’ün S.D.I, s. 373)
Atatürk’ün güzel sanatların önemi ile ilgili sözleri:
Bir sohbet sırasında ressam İbrahim Çallı’ya söylemiştir.
Aynı milletin çocuklarının hep beraber bulunarak birbirlerini tanımaları, birbirlerini sevmeleri ve bu birlik sevgisinden çıkacak yüksek duygulara aynen uymaları güzel bir şeydir. Eğer güzel sanatlar mensubu bir kişi olarak siz bunu gösterirseniz, bütün millete ve bütün insanlığa hizmet edersiniz. (Hasan Cemil Çambel, Dünya gazetesi, 30.8.1952)
Fikirler ve devrimler, sanatla yayılır. (Atatürk’ten B.H., s. 84)

Atatürk’ün sanatçının değeri ile ilgili söyledikleri
Tiyatro sanatçılarına hitaben söylemiştir

Efendiler... Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz; hattâ cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat, sanatçı olamazsınız. Yaşamlarını büyük bir sanata adayan bu çocukları sevelim... 1930 (İ. Galip Artan Anlatıyor, Ses dergisinden alıntı, Sümerbank dergisi, Cilt: 3, Sayı: 29, 1963)

Bursa’da temsil veren tiyatro sanatçılarına söyledikleri
Sizleri çok takdir ederim. Devrimimizde sizin de önemli hizmetleriniz vardır. Sanatınızı meslek edinerek engelleri yenmeye kararlı olmanızı, arkadaşlarınızla samimî olarak geçinmenizi bilhassa öğütlerim. Sizin vatana en büyük hizmetiniz, Anadolumuzu baştan başa dolaşıp halkımıza sanatın ne olduğunu anlatmanız olacaktır. 1926 (Atatürk’ün S.D.V, s. 44)

Atatürk’e göre sanatçının tanımı
Ankara Halkevi’nde ressamlarla sohbet sırasında söyledikleri
Arkadaşlar, siz ressamlarla konuşmak ve sanatçının basit bir tarifini yapmak için gelmiş bulunuyorum. Gerçi sizlerin meslekî faaliyetinizin ve uzmanlığınızın bulunduğu bu alanda sanatçıyı tarif etmek ve size sizden söz etmek garip olur amma.. Sanatçıyı tarif eden pek çok sanatçının sözlerini bilirsiniz; fakat ben size sanatı ve sanatçıyı bildiğiniz tariflerden bambaşka, daha doğrusu askerce bir tarifle anlatmak istiyorum: Ben bir bölük komutanıyım, rütbem yüzbaşıdır. Üstümden emir aldım; karşıdaki tepeyi düşmandan gün doğmadan alacağım. Bu emir üzerine bütün erlerin donatımını tamamlayıp savaş hazırlığını yaptıktan sonra karşıdaki tepeyi, gün doğmadan işgal edeceğimizi bölüğüme söyledim. Saldırı başladı. Ama tepenin önünde geniş bir vadi var; bu vadinin ne kadar zamanda geçilebileceğini tahmin ve hesap etmiş olmama rağmen bu tahmin ve hesapta yanılmışız.
Düşmanın da umduğumuzdan daha kuvvetli hazırlığı ve inatçı bir şekilde savunmasıyla karşılaşmış bulunuyoruz ve gün doğmak üzeredir. Biz, aldığımız emre göre, gün doğmadan tepeyi işgal edecektik. “Gün doğmak üzeredir” diyerek bu tepeyi işgalden vaz mı geçelim? Hayır, zarar yok, geç de olsa, gün de doğsa amacımıza erişeceğiz. Saldırı, bütün gücü ve şiddeti ile devam ediyor. Büyük bir cesaretle dövüşe, dövüşe tepenin eteklerine kadar yaklaşmış aslan erlerin tepeyi işgali artık bir dakika sorunu olmuştur. Güneş yavaş yavaş doğmakta, ancak yarım çember halinde iken bu tepenin zirvesini ışıldatmaktadır. Fakat birkaç tane er, ellerindeki Türk bayrağını tepenin ışıldayan zirvesine dikmek için bütün gücü ile koşuyor ve tepenin zirvesine şanlı Türk bayrağını dikerken terlemiş alnına günün ilk ışığının vurduğunu hissediyor.
İşte sanatçı da, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır. (İbrahim Ceyhan, Atatürk’e Göre Sanatkâr, Atatürk’e Ait Hatıralar, A. Hidayet Reel, s. 159 -160)

Atatürk’e göre edebiyatın tanımı, anlamı ve amacı
Edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Söz ve anlamı, yani insan beyninde yer eden her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları, çok ilgilendirecek biçimde söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki edebiyat, ister nesir halinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltraşlık gibi özellikle musiki gibi, güzel sanatlardan sayıla gelmektedir.
İnsanlıkta, en müspet bilim ve en ince teknik esaslarına dayanan yaşamla ve kanla karşılaşmak, kendileri için alında yazılı olan askerlik gibi yüksek bir idealist meslek dahi, kendini içinde bulunduğu topluma anlatabilmek ve bu büyük insanlık ve kahramanlık yolculuğunu hazırlayabilmek için, uyandırıcı, hedeflendirici, yürütücü ve sonunda özverili ve kahraman yapıcı aracıyı, edebiyatta bulur. Bu nedenle, edebiyatın her insan topluluğu ve bu topluluğun bugününü ve geleceğini koruyan ve koruyacak olan her kuruluş için, en esaslı eğitim araçlarından biri olduğu kolaylıkla anlaşılır.
Bunun içindir ki Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı, edebiyat öğretiminde şu noktalara, bilhassa önem ve değer vermelidir:
a) Türk çocuğunun kafasını, yaradılışındaki dikkat ve itinaya göre oluşturmak. Bu, Cumhuriyetin sağlık düzeni ile ilgilenen bakanlığa da yönelen bir görevdir.
b) Güzel korunan Türk kafa ve zekâlarını açmak, yaymak, genişletmek. Bu, özellikle Millî Eğitim Bakanlığı’nın görevidir. Bununla birlikte olarak, yetenekli Türk çocuk kafalarına pozitif bilim ve maddî teknik kavramlarını, yalnız kuramsal olarak değil, aynı zamanda pratik araçlarla da yerleştirmek.
c) Bir taraftan da, Türk kafalarındaki yetenekleri, Türk karakterindeki sağlamlıkları, Türk duygularındaki yükseklik ve genişlikleri, kendilerini hiç zorlamadan, doğal bir şekilde ve olduğu gibi ifadeye onları alıştırmak. Bunlar yapılınca, sonuç şu olacaktır: Türk çocuğu konuşurken, onun ifade ve anlatış tarzı, Türk çocuğu yazarken, onun ifade üslûbu, kendisini dinleyenleri, onun yürüdüğü yola götürebilecek bu yeteneği sayesinde, Türk çocuğu kendisini dinleyen veya yazısını okuyanları, peşine takarak yüksek Türk ülküsüne iletebilecek, ulaştırabilecektir. Bu edebiyat anlayışı, böyle bir edebiyat öğretimi sayesindedir ki, edebiyat anlamından anlaşılan amaca varmak mümkün olabilir. 1937 (Afetinan, Atatürk Hakkında HB., s. 272-273)

Atatürk’e göre şairin tanımı
İnsanlarda birtakım ince, yüksek ve temiz duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve temiz duyguları en fazla duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen, şairdir. (Ahmet Cevat Emre, Muhit Mec, Sene: 1, No. 2, 1928, s. 65)

Atatürk’ün edebiyat sevgisi
Ben edebiyatı ve şiiri severim. 1915 (İbrahim Alaettin Gövsa, Acılar, s. 9)

Atatürk’ün güzel konuşma hakkındaki düşüncesi
Güzel konuşmak İçin, serbest olmak ve kelimelerin anlamlarını yerinde yapılan jestlerle kuvvetlendirmek gerekir. 1932 (Lütfı Aksoy, Atatürk’e Ait Bilinmeyen Hatıralar, Yeni Mecmua, No: 19. 8.9.1939)

Atatürk’ün musiki hakkındaki düşünceleri
Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu, yapılmaktadır. Ancak, bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğine ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.
Bugün dinletmeye yeltenilen musiki, yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır. Bunu açıkça bilmeliyiz. Ulusal, ince duyguları, düşünceleri anlatan yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir gün önce, genel son musiki kurallarına göre işlemek gerektir. Ancak bu düzeyde, Türk ulusal musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir. 1934 (Ayın Tarihi, Sayı 12, 1934. s. 23)
Çankaya’da müzisyenlere söylemiştir
Osmanlı musikisi, Türkiye Cumhuriyetindeki büyük devrimleri anlatacak kudrette değildir. Bize yeni bir musiki gereklidir ve bu musiki özünü halk musikisinden alan çok sesli bir musiki olacaktır. Alışkanlık dediğiniz şeye gelince, sizin Osmanlı musikinizi Anadolu köylüsü dinler mi? Dinlemiş mi? Onda o musikinin alışkanlığı yoktur.

Klasik Türk musikisi
Biz, çok defa, bu musikinin tam onurunu bulamıyoruz. İşte bu dinlediğimiz, gerçek Türk musikisidir ve hiç şüphesiz, yüksek bir uygarlığın musikisidir. Bu musikiyi, bütün dünyanın anlaması gerekir. Fakat, onu bütün dünyaya anlatabilmek için, bizim milletçe, bugünkü uygar dünyanın düzeyine yükselmemiz gerekir. (Mesut Cemil Anlatıyor: Nükte, Fıkra ve Çizgilerle Atatürk 11,1954, Der : NA. Banoğlu, s. 52)
Biz batınınkini saygıyla dinlediğimiz gibi, bizim musikimiz de bütün dünyada saygıyla dinlenecek bir durumda olmalıdır. (Osman Ergin, Hafız Yaşar Okur’dan naklen,Türkiye Maarif Tarihi, Cilt: 5, 1943, s. 1534-1535)

Zeybek Oyunu
Bu oyun, milletimizin erkek oyunu, kahraman oyunudur; bilmek gerek! 1935 (Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası, 1970, s. 398)

Eğitimci Selim Sırrı (Tarcan) Bey’in, bir kız öğrenci ile zeybek oyununu izledikten sonra söyledikleri
Selim Sırrı Bey, zeybek raksını geliştirirken ona bir uygar şekil vermiştir. Bu sanatçı üstadın eseri hepimiz tarafından kabul edilerek millî ve sosyal hayatımızda yer tutacak kadar olgunlaşmış, estetik bir şekil almıştır. Artık Avrupalılara; “Bizim de eksiksiz bir raksımız var” diyebiliriz ve bu oyunu salonlarımızda, okul gösterilerimizde oynayabiliriz. Zeybek dansı, her toplumsal salonda kadınla beraber oynanabilir ve oynanmalıdır.
1925 (Atatürk’ün S.D.V, s. 38)


Heykel ve heykeltraşlık
Mimar Koca Sinan’ın eserlerinin en yoğun bulunduğu İstanbul’da ve son şaheserinin yapıldığı Edirne’de, ona bir anıt dikilmelidir. Ancak, cumhuriyetimizin başkenti Ankara’da da bütün Türk büyüklerinin heykelleri ve anıtlarının dikilmesi, gelecek kuşaklara örnek olmaları bakımından gereklidir. 1935 (Afet İnan, Mimar Koca Sinan, s. 67)
Aydın ve dindar olan milletimiz, ilerlemenin yollarından biri olan heykeltraşlığı en son derecede ilerletecek ve memleketimizin her köşesi, ecdadımızın ve bundan sonra yetişecek evlâtlarımızın anılarını güzel heykellerle dünyaya ilân edecektir. 1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 66)

Çağdaş Türk mimarlığı
Eski milletler büyük çalışmalar sonunda kendilerine özgü birer mimari stil yaratmışlardır. Son yüzyılın sanat çalışma ve düşünceleri sonunda da modern bir mimarlık doğmuştur. Fakat, bu modern mimarlık da her milletin düşünce ve karakter farklarıyla birbirinden ayrı bir görünüş ve anlamdadır. Bir İtalyan modern mimarlığıyla bir Alman modern mimarlığı arasında çok değişiklikler vardır. Bu modern mimarlıklar bütün görünüşleriyle de hangi milletin malı olduğunu anlatmaktadırlar. Bizde de yüzyılın bütün düşünce ve gereksinimlerine cevap verecek, ruhlarımızı okşayacak bir modern mimarlık gereklidir. Fakat, bu modern mimarlık diğer milletlerin taklitçiliği değil, yurdumuza özgü, Türklüğe özgü bir mimarlık olmalıdır. Yapılan bazı binaları görüyorum; bunlar bir Avrupa modern mimarlığının aynen kopyasıdır. Bize orijinal bir modern Türk mimarlığı gerekir. İnanıyorum ki, yetişmekte olan genç Türk mimarları, bu haklı isteğimde olumlu bir yaratıcılığa erişeceklerdir. (Mimar Hikmet Koyunoğlu, Kültür ve Sanat, sayı : 5, 1977, s. 151)

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün çocuklar ve Türk gençliği ile ilgili sözleri
“Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk’ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin!.. Bu belli. Fakat zekânı unut!.. Daima çalışkan ol!”
“Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
“Sizler hepiniz geleceğin bir gülü ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizlersiniz.”
“Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmalıdır.”
“Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri (Türkiye Cumhuriyeti Devleti) ona bırakacağım ve gözüm arkamda olmayacak.”
“Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”

“Gelecek için hazırlanan vatan evlâtlarına, hiçbir güçlük karşısında yılmayarak tam bir sabır ve metanetle çalışmalarını ve öğrenim gören çocuklarımızın ana ve babalarına da yavrularının öğreniminin tamamlanması için hiçbir fedakârlıktan çekinmemelerini tavsiye ederim.”
“Biz her şeyi gençliğe bırakacağız... Geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.”
“Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum.”
“Bir gün ulusu sizin gibi beni anlamış gençliğe bırakacağımdan çok memnun ve mesudum.”
“Gençlerin her şeyden önce millete güven vermeleri gereklidir.”
“Gençler!
Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız.”

“Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.”

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Sağlık İle İlgili Sözleri
Türk milletinin sağlığı ile yakından ilgilenen Atatürk’ün, sağlık ile ilgili sözleri;
Sağlık ve sosyal yardım hususlarında takibettiğimiz gaye şudur: Milletimizin sıhhatinin korunması ve takviyesi, ölümün azaltılması, nüfusun arttırılması, bulaşıcı ve salgın hastalıkların etkisiz hale getirilmesi, bu suretle millet fertlerinin dinç ve çalışmaya kabiliyetli bir halde sıhhatli vücutlar olarak yetiştirilmesi... 1922 (Atatürk’ün S.D. I, S. 217)

Kendine devrimin ve devrimciliğin çeşitli ve yaşamsal görevler verdiği Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı her zaman üzerinde dikkatle durulacak ulusal sorunumuzdur. Çünkü Cumhuriyet, düşünsel, bilimsel ve bedensel bakımlardan güçlü ve yüksek düzeyli koruyucular ister.
Efendiler! Ulusumuzu tam güvenlik durumunda yaşatmak seçkin amacımız olduğu gibi onun sağlığına özen göstermek ve varolan olanaklarımız oranında toplumsal sorunlarına çözüm olmak da hükümetimizin görev bütünlüğü içindedir. Bu kapsamda olmak üzere, ülkemizin hekim gereksiniminin olanak elverdiği ölçüde giderimine uğraşıldı.
Ordunun bu yıl vermiş olduğu savaşlarda sağlık işlerinin yürüyüş biçimi takdir ile anmaya değerdir. (1. Dönem 4. Toplanma Yılını Açarken. 1 Mart 1923, Atatürk’ün söylev ve demeçleri Cilt 1 sf: 322)

Türk’e ev ve bark olan her yer sağlığın, temizliğin, güzelliğin, çağcıl kültürün örneği olacaktır. (TBMM 5. Dönem 1. Toplanma Yılını Açarken, 1 Kasım 1935, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 402)

Cumhuriyet Hükümeti’nin başlı başına bir ilke olarak başarıyla izlediği sağlık savaşımını gittikçe araçlarını artıran bir ölçüde sürdürmek gereklidir ve önemlidir. (2. Dönem 3. Toplanma Yılını Açarken, 1.11.1925, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 346)

Efendiler! Geçen yıl (1923) boyunca bütün ülkeyi kapsayan bir sağlık örgütüne başlanılmıştır. Zamanımıza dek genel sağlığın uğradığı savsaklamanın derecesi; Savaşım yoluna girildikçe, daha belirgin ortaya çıkmaktadır. Önümüzdeki yıl bile tüm sağlık savaşımı için özellikle önlem almak gereklidir. Özellikle sıtmaya karşı, başlı başına bir savaşım devresine girilmesi Yüce Meclis’in göz önünde bulunduracağı önceliklerden sayılsa yeri vardır. (2. Dönem 2. Toplanma Yılını Açarken, 1.11.1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 352)

Muhakkaktır ki, bizim için nüfusun korunması ve artırımını ve çalışanların güç ve zindeliğini sağlayan önlemlerin başında sıtma savaşımı bulunmalıdır. (2. Dönem 2. Toplanma Yılını Açarken, 1.11.1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 352)

Sağlık etkinlikleri ve savaşımdan aldığımız sonuçlar olumlu ve hoşnutluk vericidir. Sağlık ve Sosyal İşler’in değişik şubelerine ilişkin ve Meclis’in gündeminde bulunan, yasa tasarılarının onayı, sağlık ve sosyal işler örgütümüzde yeni gelişme sağlayacaktır. (2. Dönem 3. Toplanma Yılı Açışı, 1 Kasım 1925, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 365)

Her tür sağlık savaşımını, olanaklı olan derecede hızlı ve geniş bir biçimde izlemek, başlıca hedeflerden olmağa yaraşır.. (3. Dönem 3. Toplanma Yılını Açarken, 1 Kasım 1929, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 37)

Genel sağlık için esaslı olarak uygulanan önlemler kesintisiz tamamlanmalı ve genişletilmelidir. Cömert ve üretken olan Türk ulusu, sağlıkta sürekli teknolojik ilerlemelere erişince Türk yurdunu hızla dolduracak ve şenlendirecek güçte olduğuna kimsenin kuşkusu yoktur. (2. Dönem 1. Toplanma Yılı Açışı, 1 Mart 1924, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri Cilt 1 sf: 346)

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün devletçilik ile ilgili sözleri
Atatürk’ün devletçilik ile ilgili sözleri
“Devletçiliğin bizce manası şudur: Fertlerin hususî teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin bütün ihtiyaçlarını ve bir çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleketin iktisadiyatını devletin eline almak” 1936
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanında asırlardan beri ferdî ve hususî teşebbüslerde yapılamamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi ve görüldüğü gibi kısa bir zamanda yapmaya muvaffak oldu. Bizim takip ettiğimiz yol, görüldüğü gibi liberalizmden başka bir sistemdir”
“Prensip olarak, devlet, ferdin yerine kaim olmamalıdır. Fakat ferdin inkişafı için umumî şartları göz önünde bulundurmalıdır. Bir de, ferdin şahsî faaliyeti, iktisadî terakkinin esas menbaı olarak kalmalıdır. Fertlerin inkişafına mâni olmamak, onların her noktai nazardan olduğu gibi, bilhassa iktisadî sahadaki hürriyet ve teşebbüsleri önünde devlet kendi faaliyeti ile bir mâni vücuda getirmemek, demokrasi prensibinin mühim esasıdır”
“Gelecek yıllar içinde Hazine’nin kudretini muhafaza etmek, sizin en mühim işiniz olacaktır. Millî paramızın fiilen müstekar olan kıymeti, muhafaza olunacaktır” 1 Kasım 1936
“Şimdi arkadaşlar, ekonomik hayatımızı gözden geçireceğim. Derhal bildirmeliyim ki ben ekonomik hayat denince, ziraat, sanayi faaliyetlerini ve bütün nafia (bayındırlık) işlerini birbirinden ayrı düşünülmesi doğru olmayan bir kül (bütün) sayarım. Bu vesile ile şunu da hatırlatmalıyım ki, bir millete müstakil (bağımsız) hüviyet ve kıymet veren siyasî varlık makinesin de, devlet, fikir ve ekonomik hayat mekanizmaları, birbirine tâbidirler. O kadar ki cihazlar birbirine uyarak aynı âhenkte çalıştırılmazsa, hükûmet makinesinin motris (önde gelen sürükleyici) kuvvet israf edilmiş olur; ondan beklenen tam verim elde edilemez. Onun içindir ki, bir milletin kültür seviyesi üç sahada, devlet fikir ve ekonomi sahalarındaki faaliyet ve başarılar neticelerinin hâsılası ile ölçülür” 1937
“Kesin zaruret olmadıkça, piyasalara karışılamaz; bununla beraber hiçbir piyasada başıboş değildir” 1 Kasım 1937

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Polis İle İlgili Sözleri
Atatürk’ün polisle ilgili sözleri
-Dün sizin hali tavrınızdaki mertlik ve erkeklik, yürüyüşünüzdeki intizam ve ciddiyet size olan haklı itimadı kuvvetlendirdi ve herkesi memnun etti. Çünkü herkes biliyor ki ve bilmelidir ki, Polis ve Jandarma Kuvvetleri vatandaşlara huzur ve sükun temin eden Cumhuriyetin kanunlarına ve medeniyet düşmanlarına karşı kullandığı bir kalkandır. Binaenaleyh Cumhuriyetin kanunlarına ve memleketin huzur ve asayişine karşı gelebilecek ve vatandaşların hürriyetine tecavüz edebilecek her şeririn kafası behemahal bu kalkana çarpmalı ve parçalanmalıdır.
-Polis asker kadar disiplinli, hukukçu kadar hukuk adamı, bir anne kadar şefkatli olmalıdır.
-Polis, kanun adamıdır. Ona her zaman saygı göstermeli ve itaat edilmelidir.
-Polise karışılmaz, vazifesini yaparken serbest bırakılmalıdır.
-Herkesin polisi kendi vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır.

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün siyaset ile ilgili sözleri
Atatürk’ün Mili Siyaset (Dış Politika) Hakkındaki Görüşleri;
“Bizim açık ve uygulanabilir gördüğümüz siyaset milli siyasettir. Dünyanın bugünkü genel şartları ve yüzyılların beyinlerde ve karakterlerde biriktirdiği gerçekler karşısında hayalperest olmak kadar büyük hata olamaz. Tarihin ifadesi budur. İlmin, aklın, mantığın ifadesi böyledir.”
“Milletimizin güçlü, mutlu ve kararlı olarak yaşayabilmesi için, devletin her yönüyle milli bir politika izlemesi ve bu politikanın bünyemize tamamen uygun ve dayalı olması lazımdır.”
“En iyi siyasetin, her türlü anlamıyla en çok kuvvetli olanda bulunduğunu kabul ederim. Silah, bence kuvvetten elde edilen neticeyi meydana getiren etkenlerin sonuncusudur. Benim amacım, manevi, ilmi, ahlaki ve teknik yönden kuvvetli olmaktır.”
“Bugünkü Türk milleti, varlığı için bugünkü yurdundan memnundur. Çünkü Türk, derin ve şanlı geçmişin büyük kudretli atalarının kutsal miraslarını bu yurtta da muhafaza edebileceğinden, o mirasları şimdiye kadar olduğundan çok fazla zenginleştirebileceğinden emindir.”
“Dünyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak lazımdır. İşte bu düşünüş, insanları, milletleri ve hükümetleri bencillikten kurtarır. Bencillik kişisel olsun, millî olsun daima kötü kabul edilmelidir.”
“Dış siyaset, bir toplumun iç kuruluşu ile sıkı şekilde ilgilidir. Çünkü iç kuruluşa dayanmayan dış siyasetler, daima kötü duruma sürüklenirler. Bir toplumun iç kuruluşu ne kadar kuvvetli, sağlam olursa, dış siyaseti de o oranda güçlü ve sağlam olur.” 1923
“Hayali dış siyasetler peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kendiliğinden kaybederler.” 1923

Atatürk’ün İç Siyaset İle İlgili Sözleri
“Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.”
“Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.”
“Türkiye’nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iktisadi siyaseti bu asli gayeye erişmek maksadını güder.”
“İnsan yaşadığı, bulunduğu ve çalıştığı muhit içinde, o devri sevk ve idare edenlerle beraber ve bir görüşte olursa aynı muhit ve devrin adamı olmaktan çıkamaz.” 1918
“Hakikati konuşmaktan korkmayınız.” 1918
“Siyasi kavgaların çoğu neticesizdir. Fakat toplumsal çalışma her vakit için verimlidir. Bizim aydınlar buna çalışmalı. Neden Anadolu’ya gelip uğramazlar? Neden milletle doğrudan doğruya temasta bulunmazlar? Memleketi gezmeli, milleti tanımalı. Eksiği nedir görüp göstermeli. Milleti sevmek böyle olur. Yoksa lafla sevgi fayda vermez.” 1919
“Bence muhalefet saygıdeğerdir. Çünkü o da bir inceleme, bir inanç ürünüdür. Fakat yapılacak itirazlar akla uygun, ılımlı ve haklı sebeplere dayanmıyorsa muhalefet değersiz olur.” 1919
“Memleket işlerinde, millet işlerinde, gerçek işlerde duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz.” 1921
“Bu memlekette çalışmak isteyenler, bu memleketi idare etmek isteyenler, memleketin içine girmeli, bu milletle aynı şartlar içinde yaşamalı ki ne yapmak gerekeceğini ciddi olarak hissedebilsinler.” 1923
“Ben öyle bir parti kurulmasını düşünüyorum ki, bu parti milletin bütün sınıflarının refah ve saadetini sağlamaya yönelik bir programa sahip olsun. Milletimizin şartları buna uygundur.” 1923
“Milli egemenlik esasına dayalı ve özellikle Cumhuriyet idaresine sahip bulunan memleketlerde siyasi partilerin varlıkları doğaldır.” 1924

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün tarih ile ilgili sözleri
“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.” (1931)
“Büyük devletler kuran ecdâdımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdâdını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.”
“Her şeyden evvel kendinizin dikkatle ve itina ile seçeceğiniz vesikalara dayanınız. Bu vesikalar üzerinde yapacağınız tetkikâtla her şeyden ve herkesten evvel kendi insiyatifinizi ve milli süzgecinizi kullanınız.”
“Tarih hayal mahsulü olamaz.”
“Tarih yazarken gerçek olayları bulmaya çalışmalıyız. Eğer bunları bulamazsak mechuliyeti ve bu noktadan cehlimizi itiraf etmeden etmekten çekinmeyelim.”
“Biz daima hakikat arayan ve buldukça, bulduğumuza kani oldukça ifadeye cür’et gösteren adamlarız.”
“Ben fani bir insanım, bir gün öleceğim, büyüklüğüne ve üstün kabiliyetlerine inandığım Türk Milleti’nin gerçek tarihinin yazılmasını sağlığımda görmek istiyorum. Onun için bu toplantılarda kendimden geçiyor, her şeyi unutuyor, sizi yoruyorum. Beni affedin.” (1933)
“Evvelâ millete tarihini, asîl bir millete mensup bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu öğretmeliyiz.” (1930)

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün dünya barışı ile ilgili sözler
Atatürk, çağdaş uygarlığa ulaşmanın yolunun, tüm dünya devletleri ile iyi geçinmekten geçtiğini dile getirerek, Kurtuluş Savaşı’nın başından itibaren, dünya barışının oluşumuna katkı sağlayacak bir politika anlayışı içerisinde mücadelesini sürdürmüştür.
Atatürk, dünya barışına büyük önem veren bir liderdi. Bütün insanların ekonomik açıdan olduğu gibi sosyal ve kültürel açıdan da yüksek bir seviyeye gelebilmesinin, mutlaka barış içerisinde yaşayabilmesi halinde mümkün olabileceğini savunan büyük bir devlet adamıydı.

Atatürk’ün dünya barışı ile ilgili sözleri;
“Karşılıklı güven ve esenlik, bütün dünya uluslarının üzerinde titremesi gereken bir mutluluk ilkesidir. Ancak bu ilke bütün uluslar için gerçekleşmedikçe genel bir barışma sağlamaktan çok, sömürülmek istenen bir takım uluslara karşı bir takım güçlü ulusların yeni davranış ve ayrıcalıklar kazanmasını sağlamak niteliğinde görülse yeridir. Hele uluslararası silah alışverişinin bir takım ulusların denetimi altında tutulmasını sağlayacak tedbirlerin alınması bu kuşkuyu artırmaktadır” (TBMM-1 Kasım 1925)
“Barış ulusları refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. Memleketimizi her gün daha çok kuvvetlendirmek, her türlü ihtimallere karşı koyacak bir halde bulundurmak ve dünya olaylarının bütün safhalarını büyük bir uyanıklık içinde izlemek, barışsever siyasetimizin dayanacağı esasların başlangıcıdır”
“Behemehal şu veya bu sebeple milleti harbe sürüklemek taraftarı değilim, Harp zarurî ve hayatî olmalıdır.”
“Esaslı ıslahat ve gelişme içinde bulunan bir memleketin, hem kendisine hem çevresine barış ve huzuru cidden arzu etmesinden daha kolay izah olunabilecek bir keyfiyet olmaz. Bu samimi arzudan esinlenen dış politikamızda memleketin dokunulmazlığını, güvenliğini, vatandaşların haklarını herhangi bir tecavüze karşı bizzat savunabilmek kudreti de özellikle gözde tuttuğumuz bir noktadır” (1928)
“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”
“Uluslararası herhangi bir problemimizi barış vasıtaları ile halletmeyi aramak bizim menfaat ve düşüncemize uyan bir yoldur. Bu yol dışında bir teklif karşısında kalmamak içindir ki güvenlik prensibine ve onun araçlarına önem veriyoruz”
“Türkiye’nin güvenliğini amaç tutan, hiç bir ulusun aleyhine olmayan bir barış istikameti bizim düsturumuz olacaktır”
“Ben gerçek biçimde barış isterim. Son taarruzu yapmağa isteğim yoktu. Fakat Yunanlıları Anadolu’dan kovmak için başka çıkar yol bulamadım. Zaferde gösterdiğimiz ölçülük, Yunanlıların yıkıcılıkları ile çelişmektedir, İngiliz milletinin de artık Türkiye ile ticaret ve dostluk ilişkilerine gireceğine güveniyorum.” (26 Eylül 1922’de Daily Mail gazetesinin İzmir’deki muhabirine verdiği demeç)
“Dünyada milletler bir apartmanın sakinleri gibi kabul edilir. Eğer bir apartman, sakinlerinden bazıları tarafından ateşe verilirse, diğerlerinin yangının etkisinden kurtulmasına imkân yoktur” (1935)
“En uzakta sandığımız bir olayın bize bir gün dokunmayacağını bilemeyiz. Bunun için insanoğlunun hepsini bir gövde ve bir ulusu bunun organı saymak gerekir. Bir gövdenin parmağının ucundaki acıdan öteki bütün organlar etkilenir. Dünyanın filân yerinde bir rahatsızlık varsa, bana ne dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu ilkeden şaşmamak gerekir, işte bu düşünüş, insanları, ulusları ve hükümetleri bencillikten kurtarır” (1937)
“Dış politikamızda barış ve iyi ilişkiler amacı içtenlikle izlenmektedir. Umarım ki uluslararası ilişkilerde, dostluklara gerçekten bağlı olan ve hiç bir ulusun karşısında bulunmayan açık ve sağlıklı tutumumuz gittikçe daha iyi anlaşılmaktadır.” (1930-TBMM açılışında)
http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün öğretmenler ile ilgili sözleri
Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, öğretmenlere büyük değer vermiş, onların yetiştireceği nesillerin ülkenin geleceğini şekillendireceğine işaret etmiştir. Atatürk, dünyanın en saygı değer unsurlarından biri olarak işaret ettiği öğretmenlerin, halk ile iç içe olması gerektiğini ve yetiştirecekleri öğrencilerin fikren, ilmen ve bedenen üstün meziyette olacak şekilde eğitilmesinin amaçlanmasını istemiştir.
Atatürk’ün öğretmenler ile ilgili sözleri;
Öğretmenler!.. Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. 1924
Öğretmenler! Erkek ve kız çocuklarımızın, aynı suretle bütün tahsil derecelerindeki talim ve terbiyelerinin pratik olması mühimdir. Memleket evladı, her öğrenim aşamasında ekonomik hayatta verimli, etkili ve başarılı olacak surette donatılmalıdır. 1924
Yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerî, siyasî, idarî devrimler çok büyük, çok önemlidir. Bu devrimler, sayın öğretmenler, sizin toplumsal ve fikrî devrimdeki başarılarınızla desteklenecektir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden “fikri özgür, vicdanı özgür, sezişi özgür” kuşaklar ister! 1924 (M.E.İ.S.D.1, s.20)
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz millet adını almak yeteneğini kazanmamıştır. Ona alelade bir kitle denir; millet denemez. Bir kitle, millet olabilmek için,kesinlikle eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki,bir toplumu gerçek millet haline koyarlar. Bizim milletimiz elbette dünyanın takdirlerine hak kazanmış bir toplumdur.Fakat onu lâyık olduğu şeref derecesine eriştirecek sizlersiniz. Millet, memleket, Cumhuriyet sizden yüksek hizmet beklemektedir. 1925 (M.E.İ.S.D.1, s.25)
Öğretmenler, her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır. 1927 (Atatürk’ün S.D.V, s.46)
Öğrenci ne yaşta ve sınıfta olursa olsun, onlara geleceğin büyükleri gözüyle bakacak ve öyle davranacaksın. 1930
Bir millet kültür ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin o zaferlerin sürekli sonuçlar vermesi, ancak kültür ordusunun varlığına bağlıdır. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun verimli sonuçları kaybolur. 1923 (M.E.İ.S.D.I, s.17)
Memleketin gereksinim duyduğu öğretmen sayısı düşünülürse, bunun daha yüz katına çıkması gerekir. Sayı eksiği, yetişen öğretmenlerimizin değer ve erdemdeki yüksekliğiyle ancak karşılanabilir. 1924 (Büyük Tarih Trabzon’da, s.10)
Cenab-ı Hakk’a binlerce gönül borcu ve teşekkür olsun ki, düşman karşısındaki aziz ordular için harcadığımız bütün emekler mutlu sonuçlarını verdi. Artık bundan sonra aynı kuvvet, aynı çalışma, aynı çabayla kültür ordusu için çalışacak ve birincide olduğu gibi bu ikinci ordudan da emeklerimizin, çalışmalarımızın, çabalarımızın mutlu ve zafere erişmiş sonuçlarını aynı parlaklık ve aynı verimlilikle elde edeceğiz.
Arkadaşlar! Asker ordusuyla kültür ordusu arasındaki benzeyiş ve uygunluğu belirtmiş olmak için şunu da ilâve etmeliyim: Değerli bir eserde ordunun ruhu, subay ve komuta kuruludur, deniliyor. Gerçekten böyledir. Bir ordunun değeri subay ve komuta kurulunun değeri ile ölçülür. Siz öğretmen hanımlar ve öğretmen beyler, sizler de kültür ordusunun subaylar ve komuta kurulusunuz. Sizin ordunuzun değeri de sizlerin değerinizle ölçülecektir. Bağımsızlık mücadelesinde, üç, dört yıldır, düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşta ordunun ruhu olan subaylar ve komuta kurulu ve yüksek rütbeli askerler değerlerinin yüksekliğini nasıl göstermiş ve kanıtlamışsa, bundan sonra yapacağımız aydınlanma ve devrim mücadelesinin, milletimize bir karanlık gibi çöken genel bilgisizliği yenme ve ortadan kaldırma savaşında da kültür ordusunun ruhu olan siz öğretmen hanımlar ve öğretmen beylerin aynı yeteneği göstereceğinize inanıyorum. Hepinizi bu güvenle selâmlarım, saygıdeğer arkadaşlar! 1923 (Atatürk’ün S.D.II, s.164-165)
Okullarda öğretim görevini ve güvenilir ellere teslimini,memleket evlâdının, o görevi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygıdeğer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini temin için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, aşama aşama ilerlemeye ve herhalde refah teminine elverişli bir meslek haline konulmalıdır. Dünyanın her tarafında öğretmenler, toplumun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır. 1923 (Atatürk’ün S.D.I, s.289)
Yeni kuşak, en büyük cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenler topluluğundan ve onların yetiştirecekleri öğretmenlerden alacaktır! 1924 (Büyük Tarih Trabzon’da, s.11)
Yeni Türkiye’nin birkaç yıla sığdırdığı askerî, siyasî, idarî devrimler çok büyük, çok önemlidir. Bu devrimler, sayın öğretmenler, sizin toplumsal ve fikrî devrimdeki başarılarınızla desteklenecektir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden “fikri özgür, vicdanı özgür, sezişi özgür” kuşaklar ister! 1924 (M.E.İ.S.D.I, s.20)
Öğretmenler! Yeni kuşağı, cumhuriyetin özverili öğretmen ve eğitimcileri,sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır. Eserin değeri, sizin beceriniz ve özveriniz derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet fikir, bilim, teknik ve beden yönünden kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni kuşağı, bu özellik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir. 1924 (M.E.İ.S.D.I, s.19)
Öğretmenlerle yaptığı bir toplantı sırasında söylemiştir:
Bu dakika karşınızda duyduğum en samimî duyguyu izninizle söyleyeyim: İsterdim ki çocuk olayım ve sizin bilgi saçan öğretim alanınızda bulunayım, sizden yararlanayım, siz beni yetiştiresiniz! O zaman milletim için, daha yararlı olurdum; fakat ne yazık ki, yerine getirilmesi imkânsız bir arzu karşısında bulunuyoruz. Bu arzunun yerine başka bir istekte bulunacağım: Bugünün evlâtlarını yetiştiriniz! Onları memlekete, millete yararlı unsurlar yapınız! Bunu sizden istiyorum ve rica ediyorum. 1922 (Atatürk’ün S.D.II, s.42)
İsterim ki, daima idealimi gençlere aşılayasınız ve daima korumak hususunda çalışasınız. (Şemsettin Günaltay, 1951 Olağanüstü Türk Dil Kurultayı, s.32)
İlköğretimde hedefimiz, bunun genel olmasını bir an evvel gerçekleştirmektir. Bu sonuca varmak, ancak, arasız önlem almakla ve onu yöntemli uygulamakla mümkün olabilir. Milletin başlıca bir işi olarak, bu konuda ısrar etmeyi gerekli görüyorum. Sanat ve teknik okullarına rağbet artmıştır. Bunu sevinçle söylerken, her türlü özendirmeyi artırmak gerektiğini de ilâve etmek isterim. 1936 (Atatürk’ün S.D.I, s.372)
http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün çevre ile ilgili sözleri
Tam bir doğa aşığı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, ağaçlandırmaya ve çevrenin korunması gerektiğine ilişkin bir çok çalışması olduğunu, o dönemlerde ona yakın olan bazı kişilerin kendi anlattıklarından ve Atatürk’ün söylemiş olduğu bazı sözlerden öğreniyoruz. Atatürk’ün çevre ve doğa aşığı bir lider oluşu da ona apayrı bir özellik katıyor. Bozkır üzerinde Ankara’yı kurarak başkent yapışı ve Orman Çiftliğini kurarak etrafını sayısız ağaçlarla çevirerek Türkiye’nin en güzel yerlerinden birisi haline getirişi büyük bir çevre ve doğa sevgisinden ileri gelmektedir. Atatürk yurdun her bir yanının yeşille kaplanması gerektiğini, yurt gezilerinde yapmış olduğu sohbetlerde söylediği sözlerden ve konakladığı yerlerde yaptırdığı çalışmalardan anlıyoruz.
Atatürk’ün çevre ve çevrecilik anlayışı ile doğaya verdiği önem üzerine söylemiş olduğu bazı sözleri
Atatürk’ün sınıf arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy, O’nun doğa sevgisini ve doğaya verdiği önemi belirtir nitelikteki bir anısını şöyle anlatıyor:Harp Akademisi’nin üçüncü sınıfına geçtiğimiz zaman Mustafa Kemal, Selanik’e sılaya gitmeden önce bizde misafir kaldı. O günlerin birinde Satılmış Çavuşu da alarak Alemdağı’na uzandık. Arkadaşım samimi bir doğa aşığı idi. Ormanlık yerlerden çok hoşlanırdı. Öğleye doğru pınar başında mola verdik. Uzaklarda bir kasır vardı ve manzarası harikulade güzeldi. Adeta Mustafa Kemal’i büyüledi. Oradan ayrılırken Mustafa Kemal: “Fuat” dedi, “İnsan yaşlandıktan sonra şehirlerin gürültülü hayatından uzaklaşmalı, böyle sakin ve ağaçlık bir yere çekilmelidir. Bak, şu karşıdaki köşk insanın ruhuna nasıl bir ferahlık veriyor”
***
Atatürk’ün doğa ve doğayı korumak ile ilgili söylediği anı niteliğindeki sözleri
Nezihe Araz, Atatürk’ün ağaca ve ağaçlandırmaya verdiği önemi ve Ondaki doğa sevgisini bir söyleşide şöyle dile getiriyor: Çankaya Köşkü’nden Meclis binasına giderken o günün Ankara’sında bir tek iğde ağacı vardır. Mustafa Kemal, her gün ağacın önünden geçerken arabayı yavaşlatıyor ve ağacı selamlıyor. Bir gün; Bakın bu benim... derken, o ağacın yerinde olmadığını görüyor. Büyük bir telaşla otomobili durdurup iniyor. Buradaki işçilere; “Ne oldu buradaki ağaca?” diyor. “Efendim, yolu genişletmek için ağacı kestik” cevabını alıyor. Arabasına dönen Mustafa Kemal ağlamaya başlıyor. “Bunun başka yolu yok muydu?” diye.
***
Atatürk’ün çevre ile ilgili söylediği bir sözü
“Bu vatan, çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya değer.”
***
Birgün, İstanbul’un eski vali ve belediye başkanlarından Muhittin Üstündağ ve Afet İnan’la birlikte boğazda bir motor gezisinde Salacak önlerinden geçerken; “Bu güzel yerleri ağaçlarla bir kat daha güzelleştirmek için İstanbul Belediye Başkanı olmak istiyorum” derken, Atatürk’ün bu sözlerindeki manayı çözmek elbette güç değildir.
***
Atatürk’ün orman ve ormanlık alanlarla ilgili sözleri
Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi açış konuşmalarında, doğal varlıklarımız olan ormanların korunması, dengeli ve tekniğe uygun şekilde işletilmesine yönelik konulara da yer vermiştir. 1 Mart 1922 yılında 1. Dönem 3. Yasama Yılı konuşmasında, ormancılığın kurallarını şöyle belirtmiştir. “Gerek tarım, gerek memleketin varlık ve genel sağlığı konularında önemi kesin olan ormanlarımızı da modern önlemlerle iyi duruma getirmek, genişletmek ve en yüksek faydayı sağlamak da önemli kurallarımızdan biridir.”
***
Falih Rıfkı Atay, Atatürk çiftlik dağlarının ormanlaşması için bizzat uğraştı. Hemen her ağaçta hakkı vardır derken; Afet İnan’da, Orman Çiftliğinin her ağaçlandırma evresinde Atatürk’ün bakışı, görüşü, emeği vardır diyor. Eski adı Orman Çiftliği olan yerde orman yetiştirmeyi amaç edinmişti. Onun için her ağaç eski ve yeni, kıymetli birer varlıktı.
***
Atatürk, bir ağaç dalının kesilmesine rıza göstermeyecek kadar yeşili ve ağacı seven bir varlık idi. Yalova’da yapılan bir köşkün çevresindeki meşelerin korunması için orman mühendislerine sık sık öğüt vermiştir.
***
“Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk ulusunu sonsuzluğa dek yaşatmak için verimli kalacaksın”
***
“Ağaç çınardır, çınar ise devlet”

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Liderlik Hakkındaki Sözleri
Lider Atatürk, bir liderde (önderde) olması gereken bütün özellikleri üzerinde taşıyan eşsiz bir yönetim bilgisine sahipti. Atatürk, liderlerin yani hükümetlerin (yöneticilerin), halkın huzur ve güvenini sağlayan kişiler olması yanında, liderlik vasıflarınıda en iyi şekilde kullanabilen, halkın hizmetinde çalışan, modern çağa ayak uydurabilecek kişilerden olması gerektiğini sözleriyle ifade etmiştir.
Atatürk’ün liderlik hakkında ve bir liderde bulunması gereken yetenek ve kişilik özellikleri hakkında söylemiş olduğu sözleri (özdeyişleri):
Milleti aldatmayacağız! Millete, daima ve daima gerçeği söyleyeceğiz. Belki hata ederiz, yanlış şeyleri gerçek zannederiz. Fakat millet onu düzeltsin.
Milletler üzüntü ve keder bilmemelidir. Önderlerin (Liderlerin) vazifesi, hayatı neşe ve şevkle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir. (1937)
İleri hükümetçiliğin belirgin özelliği, halkı, kudretine olduğu kadar şefkatine de samimiyetle inandırabilmesidir.
Elimizdeki programın ruhu, bizi yalnız bir kısım vatandaşla alakalı kalmaktan meneder. Biz, büyük Türk Milleti’nin hizmetindeyiz. (1937)
Takip edilen amaçlar hiçbir zaman kişisel olmamalıdır. Geçmiş sistemlere bağlı kalanlar ve geleneklerden sıyrılamayanlar hiçbir zaman modern bir devlet meydana getiremezler. (1938)
Yolunda yalnız olmayacaksın. Orada aynı hedefi takip eden başkaları ile beraber yürüyeceksin. Bu hayat yarışında, diğerleri kabiliyetleri itibariyle sizi geçebilirler. Bir başarı elinizden kaçabilir. Bundan dolayı onlara kızmayınız ve elinizden geleni yapmışsanız, kendi kendinize de kızmayınız. Asıl mühim olan başarı değil, gayrettir. İnsanın elinde olan ve onu memnun eden ancak gayrettir.

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Eğitim İle İlgili Sözleri
Atatürk’ün eğitim alanında yaptığı yenilikler ve eğitim ile ilgili söylediği sözleri onun eğitime verdiği büyük önemi açıkça ortaya koymaktadır. Atatürk, bütün devrimlerini bağımsız Türk Milletinin ilerlemesi için gerçekleştirmekle, yol göstericimiz olmuştur. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başöğretmeni unvanını da alarak milletin öğrenim hayatında kaliteli eğitim ve öğretimin var olması gereğini her fırsatta dile getirmiştir.
Atatürk’ün eğitimle ilgili sözleri - Atatürk’ün eğitim üzerine söylediği bazı sözleri (özdeyişleri)
İlk ve ortaöğretim kesinlikle insanlığın ve uygarlığın gerektirdiği bilimi ve tekniği versin, fakat o kadar pratik bir şekilde versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkûm olmadığına emin olsun. (Gazinin NA.V., Muhit Mec, Sene: 3, No:132, 1931, s.9)
Her profesör ve öğretmenin aşılayacağı fikirler, ideal gayelere hizmet edecek şekilde olmalıdır. Kitapların cansız teorileriyle karşı karşıya gelen genç beyinler, öğrendikleriyle memleketin gerçek durum ve çıkarları arasında ilişki kuramıyorlar. Yazarların ve teorisyenlerin tek taraflı dinleyicisi durumunda kalan Türkiye`nin çocukları hayata atıldıkları zaman bu ilişkisizlik ve uyumsuzluk yüzünden tenkitçi, karamsar, milli şuur ve düzene uyumsuz kitleler meydana getirirler. (1931)
Eğer Cumhurbaşkanı olmasam, Eğitim Bakanlığı’nı almak isterdim. (1930)
Hepimiz, özel ve toplum hayatımızda rastladığımız okuyup yazma bilmeyen erkek, kadın her vatandaşımıza öğretmek için candan arzu göstermeliyiz. (1928)
Büyük Türk milletine onun bütün emeklerini kısır yapan çorak yol haricinde kolay bir okuma yazma anahtarı vermek gereklidir. Büyük Türk milleti cahillikten az emekle kısa yoldan ancak kendi güzel ve asil diline kolay uyan böyle bir vasıta ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak Lâtin esasından alınan Türk alfabesidir. Basit bir tecrübe Lâtin esasından Türk harflerinin, Türk diline ne kadar uygun olduğunu şehirde ve köyde yaşı ilerlemiş Türk evlatlarının ne kadar kolaylıkla okuyup yazdıklarını güneş gibi meydana çıkarmıştır. (1928)
Milli eğitimde, süratle yüksek bir seviyeye çıkacak olan bir milletin, hayat mücadelesinde maddi ve manevi bütün kudretlerinin artacağı muhakkaktır. (1928)
İlk ilham, ana baba kucağından sonra, okuldaki öğretmenin dilinden, vicdanından, terbiyesinden alınır. Bu ilhamın gelişebilmesi, millet ve memlekete hizmet edebilecek kudret ve kabiliyetini verebilmesi için, millet ve memlekette büyük, derin ilgi yaratan fikir ve duygularla her an desteklenmesi lazımdır. (1924)
Türkiye’nin öğretim ve eğitim politikasının her derecesini, tam bir netlik ve hiçbir tereddüde yer vermeyen açıklık ile ifade etmek ve uygulamak lazımdır. Bu politika tam anlamı ile milli bir nitelikte görülebilir. (1924)
Mili eğitim ışığının memleketin en derin köşelerine kadar ulaşmasına, yayılmasına özellikle dikkat ediyoruz. (1924)
… eğitim ve öğretim programımızın, eğitim ve öğretim siyasetimizin temel taşı, bilgisizliğin giderilmesidir. Bu giderilmedikçe yerimizdeyiz. Yerinde duran bir şey ise, geriye gidiyor demektir. Bir taraftan genel olan bilgisizliği gidermeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplum yaşamında kendisi pratik, etkin ve verimli bireyler yetiştirmek gerekir. Bu da ilk ve orta öğretimin pratik bir şekilde olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkârlarına sahip olur. Şüphesiz ki millî dehamızı geliştirecek, duygularımızı lâyık olduğu dereceye eriştirmek için yüksek meslek erbabını da yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da aynı öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz. 1922 (Atatürk’ün S.D.II., s.44-45)
Memleketteki bilgisizliği kesinlikle gidermelidir. Bunu yapmak zorundayız. Hepimizin esenliği için bunu yapacağız. Yazık ki, memlekette bilenler azınlığı oluşturuyor. Hepimizin kişisel mutluluğu, çoğunluğun yaşam ve mutluluğuyla mümkündür. Eğer çoğunluk, yani memleket ve millet mutlu ve bayındır olmazsa beş, on kişinin mutluluğundan ne çıkar? Bir memleketteki azınlık, eğer çıkarını çoğunluğun bilgisizliğinde ararsa genel felâket kaçınılmazdır. 1923 (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 9.1.1930)
Büyük Türk milletinin, evlâtlarını yüksek bir eğitim ve uzmanlıkla yetiştirmek için harcadığı çaba ve emekler az değildir. Özel ve genel yönetimlerden millî eğitime ayrılan araçlar, çeşitli bakanlıklardan orta ve yüksek öğretime harcanan gayretler ve nihayet malî gücü olan ailelerin, genel ve özel yönetimlerin Avrupa`da öğretim için harcadıkları çabalar, eğer memlekette resmen sorumlu olan güçlü ilgililerin izlemesi ve gözetimi altında birleştirilirse, alacağımız sonuçların çok daha fazla ve geçireceğimiz gelişme zamanının çok daha kısa olacağı kuşkusuzdur. 1928 (Atatürk’ün S.D.I, s.345)
Millet okulları normal öğretim dışında kadın ve erkek yüz binlerce vatandaşın aydınlanmasına hizmet etti. Bu okulların daha fazla bir çaba ve istekle devam ettirilmesi gerekir. 1929 (Atatürk’ün S.D.I, s.347)

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Müzik İle İlgili Sözleri
Atatürk’ün Türk müziğine (musikisine) verdiği önem tartışmasız çok büyüktür. Atatürk sanatın her türlüsüne önem verdiği gibi, sanatçılara da ayrı bir değer verir, sanatla uğraşılması gerektiğini her fırsatta dile getirirdi. Ayrıca müzik eşliğinde dans etmeyi de çok severdi.
Atatürk’ün müzik ile ilgili sözleri
“Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.”
“Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz.”
“Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu ifade söz ile olursa şiir, nağme ile olursa musiki, nakş ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltıraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.”
“Güzel sanatların hepsinde ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk müziğidir. Bir ulusun yeni değişikliğine ölçü, musıkide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.”
“Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim.”
“Ulusal; ince duyguları, düşünceleri anlatan; yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir an önce, modern müzik kurallarına göre işlemek gerekir. Ancak bu düzeyde Türk ulusal müziği yükselip, evrensel müzikte yerini alabilir.”
“Halkın da musıki ihtiyacını düşünmek gerekir. Halkın musıki zevkinin gelişmesi için bu musıkiye (batı musıkisine) alışması ve bu musıkiden hoşlanması için, köklü bir musıki eğitimine ihtiyaç vardır.”
“Bir çok defa bu musıkinin (Türk musıkisinin) tam haysiyetini bulamıyoruz. İşte bu dinlediğimiz musıki hakiki bir Türk musıkisidir ve hiç şüphesiz yüksek bir medeniyetin musıkisidir. Bu musıkiyi dünyanın anlaması lâzımdır. Onu bütün dünyaya anlatabilmek için, bizim milletçe bugünkü medeni dünyanın seviyesine yükselmemiz gerekir.”

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Türk Dili İle İlgili Sözleri
Atatürk, Türk diline büyük önem veriyordu. Bu yüzden Milliyetçilik ilkesi ile yakından ilişkisi olan Türk dilinin korunması çabalarına büyük destek vermiştir. Atatürk, Türk dilinin zengin ve geniş bir dil olduğunu ifade ederek, Türk dilinin mutlaka yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılması gerektiğini söylemiştir. Türkçe’nin Türk medeniyetini kucaklayacak en güzel dil olduğunu ifade eden Atatürk, Türk diline verdiği büyük önemi söylediği özlü sözler ve yaptığı çalışmalar ile gözler önüne sermiştir.
Atatürk’ün Türk dili (Türkçe) hakkındaki düşünceleri ve Türk dilinin geliştirilmesi çabalarına ilişkin söylediği sözleri

Atatürk’ün Türk dili ile ilgili sözleri
Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır. (1929)
Zengin sözlüğümüzün toplandığı gün, milli varlığımız en kuvvetli bir dal kazanacaktır. Bizim milliyetçiliğimizin esası dil birliğinin korunmasıyla mümkün olacaktır. (1938)
Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir. (1929)
Güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim ahenkli, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. (1928)
Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyeti vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde çalışmak lazımdır. (1930)
Gaye, bugünkü ve yarınki Türk’ün medeniyetini kucaklayacak en güzel ve en ahenkli Türkçe’dir. (1932)
Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir.
Büyük Türk tarihine, Türk dilinin kaynaklarına, zengin lehçelerine, eski Türk eserlerine önem veriyoruz. Baykal ötesindeki Yakut Türklerinin dil ve kültürlerini bile ihmal etmiyoruz. (1924)
Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin.
Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz.
Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. (1930)
Türk dilinin kendi benliğine, aslında güzellik ve zenginliğe kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, ilgili olmasını isteriz. (1932)
Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların benimsetilmesi için her yayın vasıtasından faydalanmalıyız. Her aydın hangi konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli, konuşma dilimizi ise ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz. (1938)
Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz. (1931)
Başka dillerdeki her bir sözcüğe karşılık olarak dilimizde en az bir sözcük bulmak ya da türetmek gerekir. Bu sözcükler kamuoyuna sunulmalı, böylece, yaygınlaşıp yerleşmesi sağlanmalıdır.
Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatında egemen ve esas kalacaktır. (1933)

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Türk Ordusu ve Askerlik İle İlgili Sözleri
Atatürk, her türlü liderlik özelliklerini üzerinde taşımasının yanında, askerlik ve harp sanatını çok iyi bilen kahraman bir askerdir aynı zamanda. Kurtuluş Savaşı yıllarında göstermiş olduğu üstün başarılar sayesinde, hem siyasi hem de askeri açıdan yükselebilecek en üst seviyelere kadar yükselmiş, milletimiz tarafından, Başkomutan ilan edilmesi yanında, Cumhuriyetin ilanından sonrada ilk Cumhurbaşkanımız olarak seçilmiştir. Milletimizin ve kahraman ordumuzun savaş yıllarındaki göstermiş olduğu büyük fedakarlıkları takdirle anan Atatürk, bu konuda bir çok yerde yapmış olduğu konuşmalarda ordumuz ve milletimizden övgüyle bahsederek, dünyada görülmemiş bir cesaret örneği sergileyen Türk ordusunu askerlik sanatını en iyi icra eden ordular arasında göstermiştir.

Atatürk’ün ordu ve askerlik sanatı üzerine söylediği bazı veciz sözler (özdeyişler)
Askeri harekat, siyasi faaliyetlerin ümitsiz olduğu noktada başlar. Ümidin güvenli bir surette geri dönüşü, orduların hareketinden daha seri hedeflere ulaşmayı temin edebilir. (1922-İzmir)
Ordumuz hayat ve onur mücadelesinde, milletin amaçlarının tek dayanak noktasıdır. (1920-Ankara)
Savaşta büyük başarının temeli olan bağımsız hareket, gerekli sınırları içinde olanıdır. (1918-İstanbul)
Ordunun esenliğini yürekten düşünen namuslu ve ahlaklı insanlar ikiyüzlülükten uzaktır. (1918-İstanbul)
Kesin sonuç daima taarruzla alınır. (1924-İzmir)
Sizin gibi komutanları, subayları, er ve erbaşları olan bir milletin yabancı eller altında köle olması mümkün değildir. (1921-Ankara)
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri! (1922-Dumlupınar)
Askerlik, işlerin yürütmesi değil, insanların sevk ve idaresi sanatıdır. (1918-İstanbul)
Aklı eren, yurdunu seven, gerçekleri gören kimselerden düşman çıkmaz. (1923-Tarsus)
Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir başka komutanlar hakim olabilir. (1915-Anafartalar)
Ben Türk Ordusunun yabancısı bir adam değilim; Ben ordu ile küçük rütbelerden beri içten teması olan bir askerim. Ben, hadiselerin akışı ile ordunun içinde subay, nihayet komutan olarak iş görmüş ve kanaatime göre başarılı olmuş bir komutanım. Türk Ordusunun, onun faziletini, kıymetini ve bu ordu ile neler yapılabileceğini bizim kadar anlayan az olmuştur. (1926-Ankara)
Ordumuz uzun bir seferden sonra hemen diğer bir sefere başlayacakmış gibi maddi ve manevi yönden hazır bulunmalıdır. (1924-Ankara)
Tarihte yarılmamış ve yarılmayan cephe yoktur. (1927-Ankara)
Zafer, “zafer benimdir” diyebilenin; başarı, “başaracağım” diye başlayanın ve “başardım” diyebilenindir. (1925-Konya)
Bütün millete hiç tereddütsüz ve gönül rahatlığıyla arz edebilirim ki, Cumhuriyet Orduları, Cumhuriyeti ve kutsal topraklarını güvenle koruma ve savunma kudretindedir ve hazırdır. (1925-İzmir)
Kuvvetli bir ordu denildiği zaman anlaşılması lazım gelen anlam; her kişisi, özellikle subayı, komutanı; medeniyetin ve tekniğin gereklerini kavramış ve ona göre iş ve hareketlerini uygulayan yüksek ahlakta bir topluluktur. (1918)
Milleti savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Lakin, milletin hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir. (1923-Adana)
Ordumuz babalarına ve atalarına layık evlatlardan meydana geldiğini göstermiştir. (1923-İzmir)
Böyle evlatlara ve böyle evlatlardan oluşan ordulara sahip bir millet elbette hakkını ve bağımsızlığını bütün anlamıyla korumayı başaracaktır. Böyle bir milleti bağımsızlığından mahrum etmeye kalkışmak boş bir hayaldir. (1921-Ankara)
Askerlik hayatımda bu kadar mükemmel bir topçu ve bu kadar mükemmel idare edilmiş bir topçu ateşi nadiren gördüm. (1922-Ankara)
Zaferin sırrı, orduların sevk ve idaresinde, bilim ve teknik kurallarını yol gösterici olarak almaktır. (1922-Bursa)
Bir milletin ruhu ele geçirilmedikçe, bir milletin azmi ve iradesi kırılmadıkça, o millete egemen olmanın imkanı yoktur. (1924-Dumlupınar)
Benim için ordumuzun değerini ifade de tek karşılaştırma şudur : Türk ordusunun bir birliği dengini mutlaka yener, iki katını durdurur. Şimdilik bundan fazlasını istemiyorum. Çünkü fazlasını milletimizin yaratılıştan sahip olduğu cengaverlik zaten sağlamaktadır.
Türkiye en zayıf zannedildiği bir zamanda ordusu sayesinde en kuvvetli olduğunu ispat etmiştir. Ordumuz vatan içinde zafer kazanmıştır. Bu durum Türkiye’nin olağanüstü gücünün, yüce kararlılığının ve ölmez varlığının en belirgin delilidir.
Bu ordular tarihte benzeri görülmemiş kahramanlıklar, fedakarlıklar göstermiştir. Şanlı zaferler kazanmıştır. Millet ve memleketin gerçekten minnet ve teşekkürüne hak kazanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti sadece iki şeye güvenir. Biri millet kararı, diğeri en elim ve güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla layık olma niteliğini kazanan ordumuzun kahramanlığı.
Savaş, nihayet meydan savaşı sadece karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Milletlerin çarpışmasıdır. Meydan savaşı milletlerin bütün varlıklarıyla, bilim ve teknik alanındaki seviyeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısacası bütün maddi ve manevi güç ve nitelikleriyle ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir sınav alanıdır.
Bu çocuklar asker oldukları zaman, onların muharebe meydanlarında başarılı olmaları için lazım olan eğitim ve öğretime özellikle önem vermeliyiz.
Büyük kararlar vermek kâfi değildir. Bu kararları cesaret ve kesinlikle tatbik etmek lâzımdır.
Türk, esaret kabul etmeyen bir millettir.
Dünyanın hiç bir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir.
Bir orduyu oluşturan her rütbe sahibi, genel olarak her şahıs, yaşayan bir makinenin canlı organları, parçalarıdır.
En büyük askerlik, çeşitli varsayımları çok iyi hesap ederek en iyi görüleni gecikmeden uygulamaktır.
Emir verirken, kendini o emri yerine getirecek olanların yerine koymak ve emrin nasıl yerine getirilip uygulanacağını düşünmek ve bilmek gerekir.
Bir Türk komutanının, ordusunu kullanmaksızın, herhangi bir kötü tesadüf ve kötü şans eseri bile olsa, düşmana esir düşmesini biz mazur görsek de, tarih bunu asla affetmez ve affetmemelidir.
Tarihte bütün bir vatanı, çok üstün düşman kuvvetleri karşısında son bir avuç toprağına kadar karış karış kahramanca ve namusluca savunmuş ve yine varlığını koruyabilmiş ordular görülmüştür. Türk Ordusu o cevherde bir ordudur. Yeter ki ona komuta edenler, komuta edebilme vasıflarına sahip olabilsinler.
Ben askerliğin her şeyinden çok sanatkarlığını severim.
Deniz silahlarına önem veriyoruz. Denizcilerimizin iyi silahlı ve iyi eğitimli olarak hazırlanmaları büyük emelimizdir.
http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Sözleri
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, TBMM ve yurdun değişik yerlerinde yapmış olduğu konuşmalarında, bizlere yol gösterici bir çok sözler söylemiştir. Atatürk’ün sözleri bugünde geçerliliğini koruyan evrensel düşüncelerdir. Hemen hemen her alanda fikirlerini açıkça beyan eden Atatürk, kurduğu cumhuriyetin devamının sağlanması ile vatanın ve milletin huzur ve refahını her şeyden üstün tutarak, toplumsal anlamdaki refahın milletçe el ele verip çok çalışarak elde edilebileceğini ifade etmiştir.
Barışı bir bütün olarak ele almış ve “Yurtta sulh cihanda sulh” diyerek dünya barışının önemine vurgu yapmıştır. Dünyada en gerçek yol göstericinin ilim olduğuna işaretle, “İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanayi nerede varsa, gidip öğrenmeye mecburuz” diyerek Türk milletine izlemesi gereken yol haritasını göstermiştir.
Kısacası Atatürk; Cumhuriyet, bağımsızlık, milli egemenlik, sanat ve sanatçı, spor, din ve laiklik, Türk kadını, demokrasi, hürriyet, bilim ve teknoloji, Türk tarımı, basın ahlakı ve ilkeleri, Türk dili, ekonomi, milliyetçilik, Türk gençliği, Türk ordusu, Türk milleti, öğretmenler, dış ve iç politika, çağdaşlık ve medeniyet, milli mücadele ve TBMM, kültür, eğitim ve öğretim gibi hayatın vazgeçilmez unsurları hakkında bir çok söz söylemiştir. Atatürkün Sözleri dün olduğu gibi bu günde geleceğimize ışık tutmakta ve yarınlarımızı aydınlatmaktadır.
Burada Atatürk’ün bir çok alanda söylemiş olduğu sözlerinden bazılarını ana başlıkları ile beraber kısa bir özet şeklinde sunuyoruz.

Atatürk’ün Cumhuriyet ile ilgili sözleri

“Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun olan idare Cumhuriyet idaresidir.”
“Cumhuriyet ahlâki fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.”

Atatürk’ün bağımsızlık ile ilgili sözleri

“Biz Türkler bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve bağımsızlığa sembol olmuş bir milletiz.”
“Türk’ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Bundan ötürü, ya bağımsızlık, ya ölüm!”

Atatürk’ün milli egemenlik ile ilgili sözleri

“Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.”
“Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”

Atatürk’ün sanat ile ilgili sözleri

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
“Bir milletin sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.”

Atatürk’ün sanatçı ile ilgili sözleri

“Sanatçı toplumda uzun çabalardan sonra alnında ışığı hisseden ilk kişidir.”
“Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkar olamazsınız.”

Atatürk’ün spor ile ilgili sözleri

“Türk gençliği, sağlıklı yetişip spor yaparsa ulusumuzun geleceği güvence altındadır.”
“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.”

Atatürk’ün din ile ilgili sözleri

“Bizim dinimiz en makul ve tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur.”
“Dini fikir ve inançlara hürmetkar olmak, öteden beri tabii ve genel bir anlayıştır. Bunun aksini düşünmek için sebep yoktur.”

Atatürk’ün laiklik ile ilgili sözleri

“Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir.”
“Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir.”

Atatürk’ün Türk kadını ile ilgili sözleri

“Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”
“Dünyada hiçbir Ulusun kadını, ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, ulusumu kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim’ diyemez.”

Atatürk’ün kadın hakları ile ilgili sözleri

“Türk kadını, evdeki medeni konumunu yetki ile işgal etmiş, iş hayatının her aşamasında başarılar göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu yetki ve lihakatle kullanacaktır.”
“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?”

Atatürk’ün demokrasi ile ilgili sözleri

“Türkler demokrat, hür ve sorumluluk sahibi vatandaşlardır.”
“Demokrasi ülke aşkıdır.”

Atatürk’ün hürriyet ile ilgili sözleri

“Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir.”
“Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin hürriyet ve istiklâline sahip olmasıyla kaimdir.”

Atatürk’ün bilim ve teknoloji ile ilgili sözleri

“İlim mutlaka cahilliği yener. O halde halkı aydınlatmak lazımdır.”
“İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip, öğrenmeye mecburuz.”

Atatürk’ün tarım ile ilgili sözleri

“Makinesiz tarım olmaz.”
“Milli ekonominin temeli tarımdır.”

Atatürk’ün basın ile ilgili sözleri

“Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.”
“Basın, milletin müşterek sesidir.”

Atatürk’ün Türk dili ile ilgili sözleri

“Türk dilinin kendi benliğine, özündeki güzellik ve zenginliğine kavuşması için bütün devlet kurumlarımızın dikkatli, ilgili olmasını isteriz.”
“Amacımız Türk dilinin öz zenginliğini ortaya çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir.”

Atatürk’ün ekonomi hakkındaki sözleri

“Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla olur.”
“Gerçekten Türk tarihi tetkik olunursa, bütün yükseliş ve alçalış sebeplerinin bir iktisat meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır.”

Atatürk’ün milliyetçilik ile ilgili sözleri

“Türklerin vatan sevgisiyle dolu olan göğüsleri düşmanların melun ihtiraslarına karşı daima demirden bir duvar gibi yükselecektir.”
“Ne mutlu Türküm diyene!”

Atatürk’ün Türk gençliği ile ilgili sözleri

“Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”
“Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

Atatürk’ün Türk ordusu ile ilgili sözleri

“Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.”
“Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini tahakkuk ettirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların, yenilmesi imkânsız teminatıdır.”

Atatürk’ün Türk milleti ile ilgili sözleri

“Bizim başka milletlerden hiçbir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, yüksek maksatlar uğrunda ölmesini biliriz.”
“Türk milleti kahramanlıkta olduğu kadar, istidat ve liyakatte de bütün milletlerden üstündür.”

Atatürk’ün öğretmenler ile ilgili sözleri

“Öğretmenler!... Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.”
“Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”

Atatürk’ün çağdaşlık ile ilgili sözleri

“Uygar olmayan kimseler, uygar olanların ayakları altında kalmakla karşı karşıyadır.”
“Efendiler, uygarlık yolunda başarılı olmak yenileşmeye bağlıdır.”

Atatürk’ün milli mücadele ile ilgili sözleri

“Yaşaması ve muzaffer olması gereken değersiz şahıslarımız değil, milli kurtuluşu temin edecek olan fikirlerdir.” Atatürkün Sözleri
“Millî mücadelenin maksat ve gayesi, tam istiklâlini ve kayıtsız şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir.”

Atatürk’ün TBMM ile ilgili sözleri

“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütün programlarının ilkesi şu iki esastır; Tam bağımsızlık, kayıtsız ve şartsız milli egemenlik!”
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti millidir; tamamiyle maddidir, gerçekçidir.”

Atatürk’ün kültür ile ilgili sözleri

“Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.”
“Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır.”

Atatürk’ün eğitim ve öğretim ile ilgili sözleri

“Gelecek için yetiştirilen vatan çocuklarına, hiçbir güçlük karşısında baş eğmeyerek tam sabır ve dayanıklılık ile çalışmalarını ve öğrenimdeki çocuklarımızın anne ve babalarına da yavrularının öğrenimlerinin tamamlanması için her fedakarlığı göze almaktan çekinmemelerini tavsiye ederim.”
“İlk ve orta öğretim mutlaka insanlığın ve medeniyetin gerektirdiği ilmi ve tekniği versin, fakat o kadar pratik bir tarzda versin ki, çocuk okuldan çıktığı zaman aç kalmaya mahkum olmadığına emin olsun.”

Atatürk’ün liderlik hakkındaki sözleri

“Milletler üzüntü ve keder bilmemelidir. Önderlerin (Liderlerin) vazifesi, hayatı neşe ve şevkle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektir.” (1937)
“Elimizdeki programın ruhu, bizi yalnız bir kısım vatandaşla alakalı kalmaktan men eder. Biz, büyük Türk Milleti’nin hizmetindeyiz.” (1937)

Atatürk’ün dünya barışı ile ilgili sözleri

“Barış ulusları refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. Memleketimizi her gün daha çok kuvvetlendirmek, her türlü ihtimallere karşı koyacak bir halde bulundurmak ve dünya olaylarının bütün safhalarını büyük bir uyanıklık içinde izlemek, barışsever siyasetimizin dayanacağı esasların başlangıcıdır.”
“Dünyada milletler bir apartmanın sakinleri gibi kabul edilir. Eğer bir apartman, sakinlerinden bazıları tarafından ateşe verilirse, diğerlerinin yangının etkisinden kurtulmasına imkân yoktur.” (1935)

Atatürk’ün matematik ile ilgili sözleri

“Ben öğrenim devrimde matematik konusuna çok önem vermişimdir ve bundan hayatımın çeşitli safhalarında başarı elde etmek için faydalanmış olduğumu söyleyebilirim. Onun için herkes matematik bilgisinin çok gerekli olduğuna inanmalıdır.”
“Bilim deyince, onda hakikat diye öne sürdüğü önermelerin pekin olmasını ister; pekinlik ise en mükemmel şekliyle matematikte bulunur.”

Atatürk’ün güzel sanatlar ile ilgili sözleri

“Güzel sanatların her dalı için, Kamutay’ın göstereceği ilgi ve emek, milletin insanca ve uygar yaşamı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.” 1936
“Sanat, güzelliğin ifadesidir. Bu ifade sözle olursa şiir, ezgi ile olursa musiki, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltraşlık, bina ile olursa mimarlık olur.”

Atatürk’ün çocuklar ile ilgili sözleri

“Sizler hepiniz geleceğin bir gülü ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizlersiniz.”
“Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmalıdır.”

Atatürk’ün sağlık ile ilgili sözleri

“Cumhuriyet Hükümeti’nin başlı başına bir ilke olarak başarıyla izlediği sağlık savaşımını gittikçe araçlarını artıran bir ölçüde sürdürmek gereklidir ve önemlidir.” 1925
“Her tür sağlık savaşımını, olanaklı olan derecede hızlı ve geniş bir biçimde izlemek, başlıca hedeflerden olmağa yaraşır.” 1929

Atatürk’ün Çanakkale Savaşı ile ilgili sözleri

“Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”
“Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir” 1915

Atatürk’ün devletçilik ile ilgili sözleri

“Devletçiliğin bizce manası şudur: Fertlerin hususî teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak, fakat büyük bir milletin bütün ihtiyaçlarını ve bir çok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleketin iktisadiyatını devletin eline almak.” 1936
“Prensip olarak, devlet, ferdin yerine kaim olmamalıdır. Fakat ferdin inkişafı için umumî şartları göz önünde bulundurmalıdır.”

Atatürk’ün siyaset ile ilgili sözleri

“Hayali dış siyasetler peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kendiliğinden kaybederler.” 1923
“Bizim açık ve uygulanabilir gördüğümüz siyaset milli siyasettir.”

Atatürk’ün tarih ile ilgili sözleri

“Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir hâl alır.” 1931
“Tarih hayal mahsulü olamaz.”

Atatürk’ün insan sevgisi ile ilgili sözleri

“İnsanlıkta mutluluk, insanoğullarının birbirine yaklaşması, insanların birbirini sevmesi, hepsinin temiz duygu ve düşüncelerini birleştirmesiyle olacaktır.” 1936
“İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak, insanlıktan uzak ve son derece üzünülecek bir sistemdir.” 1931

Atatürk’ün doğruluk ve dürüstlük ile ilgili sözleri

“Asla unutmamalısınız: Bizim en büyük kuvvetimizi, bugün de yarın da dürüst, açık bir siyaset ve sözlerimize bağlılık oluşturacaktır.”
“Biz bir şeyi vicdan bakımından iyi yaptığımıza, sözlerimizin gerçek olduğuna inanıyorsak ondan olduğu gibi açık, belli, tereddüt ve belirsizlikten uzak olarak söz etmeliyiz.” 1923

Atatürk’ün ahlak ile ilgili sözleri

“Millî ahlâkî işler, aynı zamanda hem mecburî ve hem de şayan-ı arzu olan işlerdir. Bir işin ahlâkî bir kıymeti olması ayrı ayrı insanlardan daha ulvî bir kaynaktan çıkmış olmasıdır. O kaynak toplumdur, millettir. Gerçekte de ahlâkiyet, özel fertlerden ayrı ve bunların üstünde, ancak sosyal, millî olabilir.”
“Millî ahlâkın, millet teşkilinde yeri çok büyüktür, çok önemlidir”

Atatürk’ün eğitim ve öğretimin önemi ile ilgili sözleri

“Bir taraftan bilgisizliği ortadan kaldırmaya, bir taraftan da memleket evlâdını sosyal ve ekonomik hayatta fiilen etkili ve verimli kılabilmek için gerekli olan ilkel bilgiyi pratik bir şekilde vermek, eğitim ve öğretim yöntemimizin esasını oluşturmalıdır.” 1922
“Memlekette eğitim ve öğretim ışığının yayılmasına ve en derin köşelere kadar işlemesine özellikle gözlerimizi çeviriyoruz.” 1924

Atatürk’ün Türk Vatanı ve Vatan Sevgisi İle İlgili Sözleri

“Türklerin vatan sevgisiyle dolu olan göğüsleri, düşmanların lânetlenmeyi gerektiren tutkularına karşı daima demirden bir duvar gibi yükselecektir.” 1921
“Vatanımız, Türk milletinin eski ve yüksek tarihi ve topraklarının derinliklerinde varlıklarını koruyan eserleri ile yaşadığı bugünkü siyasal sınırlarımız içindeki yurttur. Vatan, hiçbir kayıt ve şart altında ayrılık kabul etmez bir kütledir.” 1930

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Basınla İlgili Sözleri
Basın hürriyetinin önemine değinen Atatürk, basının milletin sesi olduğunu ifade etmiştir. Gazetecilerin gördüklerini, düşündüklerini ve bildiklerini samimiyetle yazmalarını isteyen Atatürk, basın özgürlüğü hakkında duygu ve düşüncelerini ifade etmekle beraber, basınında doğru ve dürüst bir şekilde yayın yapmasının şart olduğunu, elindeki imkânları kişiselleştirmemesi gerektiğini kesin bir dille tavsiye etmiştir. Atatürk’ün sözleri bu günde her yönüyle dikkate alınmalı ve Cumhuriyet basınının izlemesi gereken yegâne bir yol olmalıdır.

Atatürk’ün basın ile ilgili sözleri

Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.(1922)
Basının tam ve geniş hürriyeti iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu söylemeye lüzum görmem. Her türlü kanuni kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi telakkilerine olduğu kadar vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü hususi telakkilerin üstünde olan, yüksek menfaatlerine de dikkat ve hürmet etmek manevi zorunluluğu, asıl bu mecburiyettir ki umumi düzeni temin edebilir. Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile; bu kusuru düzeltecek etken ve vasıta; basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.(1924)
Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.(1929)
Gazeteciler kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır.(1923)
Basın hürriyetinin mahzurlarının giderilmesinin yine basın hürriyetiyle mümkün olduğuna dair bu büyük meclisin yol gösterme ve düzenleme sahasında güzel karşılanan esaslar, eğer Cumhuriyetin ruhu olan faziletten mahrum kendini bilmezlere, basının sinesinde haydutluk fırsatını verirse, eğer halkı aldatan ve doğru yoldan çıkaranların fikriyat sahasındaki uğursuz tesirleri, tarlasında çalışan suçsuz vatandaşların kanlarını akıtmasına, yuvalarının dağılmasına sebep olursa ve eğer en nihayet haydutluğun en kötüsünü göze alan bu gibi kimseler, kanunların özel müsaadelerinden istifade imkânını bulursa, Büyük Millet Meclisi eğitici ve ezici kudretinin müdahale ve uyarması elbette gerekli olur.(1925)
Özel maksatla neşriyat yapan bazı gazetelerin, halkın ekseriyeti üzerinde yaptığı tesir, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir.(1924)
Cumhuriyet devrinin kendi zihniyet ve ahlakıyla donanmış basınını yine ancak Cumhuriyetin kendisi yetiştirir.(1925)
Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.(1923)
http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Tarım İle İlgili Sözleri
Atatürk Milli ekonominin temelini tarıma bağlamış, yurdun gerçek efendisinin de bu tarımı yapacak köylülerin olduğunu ifade etmiştir.
Tarımda teknolojinin büyük önem arz ettiğini söyleyerek modern tarımın gerekliliğini işaret etmiştir. Atatürk Orman Çiftliği’nde bunların örneklerini sergileyerek, tarımla uğraşanları ve uğraşmak isteyenleri cesaretlendirmiştir.

Atatürk’ün tarım ve Türk köylüsü için söylediği sözler
Milli ekonominin temeli tarımdır.
Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bu gün dünya üzerinde olmayacaktık.
Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.
Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkanlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız.
Köylülerin gözleriyle görebilecekleri, çalışmaları için örnek tutacakları, verimli, modern, uygulamalı tarım merkezleri kurmak gereklidir.
Bende çiftçi olduğumdan biliyorum. Makinesiz tarım olmaz.
Kılınç ve saban; Bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima yenildi.
Burada bir çiftlik kuracağım. Bu çiftlikte hayvanlar yetiştireceğim. Bir küçük ormanın kenarında tarım endüstrimize ait bacalar tütecek.

http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Bilim ve Teknoloji İle İlgili Sözleri
Atatürk’ün bilim ve teknoloji ile ilgili sözleri:
İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır.Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.
Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.
Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur.
Her işin esas hedefine kısa ve kestirme yoldan varmak arzu edilmekle beraber, yolun kabul edilebilir; mantıki ve özellikle ilmi olması şarttır.
İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanayi nerede varsa, gidip öğrenmeye mecburuz.
Hiçbir tutarlı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede geleneklerin kayıt ve şartlarını aşamayan milletler, hayatı, akla ve gerçeklere uygun olarak göremez. Hayat felsefesini geniş bir açıdan gören milletlerin egemenliği ve boyunduruğu altına girmeye mahkûmdur.
İlim tercüme ile olmaz, inceleme ile olur.
Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.
İtiraf ederim ki, düşmanlarımız çok çalışıyor. Biz de onlardan daha çok çalışmaya mecburuz. Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü medeni buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunluluğudur.
İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma icat yeteneğidir.
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir.
Başarılı olmak için aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında doğal bir uyum sağlamak lazımdır. Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği idealler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır.
Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok aydınlara yöneltilen bir vazifedir. Gençlerimiz ve aydınlarımız niçin yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice benimsenip kabul edilebilecek bir hale getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.
Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile alakasız yaşayamayız. Aksine yükselmiş, ilerlemiş medeni bir millet olarak medeniyet düzeyinin üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.
http://www.ataturkdevrimleri.com
 

serkancaner

Çalışkan Üye
TÜİSAG Üyesi
Katılım
19 Ara 2011
Mesajlar
164
Tepki puanı
197
Medeni hal
Evli
Meslek
Uzman (B)
Atatürk’ün Çağdaşlık İle İlgili Özdeyişleri

Atatürk’ün çağdaşlık (Uygarlık) ile ilgili sözleri:

Efendiler bugüne değin elde ettiğimiz başarılar bize ancak ilerleme ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır. Yoksa ilerlemede ve uygarlıkta hedefe ulaştırmış değildir. Bize ve torunlarımıza düşen görev bu yol üzerinde hiç şaşkınlaşmadan yürümektir.
Biz garb (batı) medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz, onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.
Memleket behemehal asri, medeni ve müreffeh olacaktır. Bizim için bu hayat davasıdır.
Her ulusun kendine özgü geleneği, kendine göre ulusal özellikleri vardır. Hiçbir ulus, ne kendini benzettiği ulusun aynı olabilir, ne kendi ulusal bütünlüğünde kalabilir, bunun sonucu hiç kuşkusuz düş kırıklığıdır.
Uygarlık yolunda yürümek ve başarılı olmak, yaşamak için baş koşuldur.
Dünya’nın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize, ulusal varlığımıza, bu saygıyı duyguda, düşüncede, açıkça bütün davranış ve tutumumuzda göstermemiz gerekir. Bilelim ki ulusal benliğini bulamayan uluslar başka uluslara av olurlar.
Uygar olmayan kimseler, uygar olanların ayakları altında kalmakla karşı karşıyadır.
Uygarlık öyle güçlü bir ateştir ki ona yabancı olanları yakar, mahveder.
Efendiler, uygarlık yolunda başarılı olmak yenileşmeye bağlıdır. Toplumsal yaşamda, ekonomik yaşamda, bilim ve teknik alanda başarılı olmak için tek ilerleme ve yükselme yolu budur. Yaşam ve geçime egemen olan kuralların zaman ile değişmesi, ilerlemesi ve yenileşmesi zorunludur. Uygarlığın buluşları, teknik harikaları, dünyayı değişmeden değişmeye uğrattığı bir dönemde yüzyıllık köhne düşüncelerle, mazi severlikle varlığı koruyup, sürdürmek olasılığı yoktur.
http://www.ataturkdevrimleri.com
 
Üst
!!! Reklam Engelleyici Tespit Edildi !!!

Reklam Engelleyici Kulladığınız Tespit Edildi !

Sitemiz geçimini reklam gelirlerinden kazanmaktadır. Bundan dolayı Ad Block gibi reklam engelleyicilerin kullanılmasına izin verilmemektedir. Anlayış göstererek bu site için reklam engelleyicinizi devredışı bıraktığınız için şimdiden teşekkür ederiz.

Devredışı bıraktım, siteyi gezmeye devam edebilirim.